Başbakan Şeyh Hasina’nın Bangladeş’teki halk isyanından sağ çıkması, Hint Alt Kıtası’nın tarih tekerrürlerine aykırılık bakımından olağanüstü bir mucize. Britanya’dan bağımsızlık sonrası kavga gürültü üçe bölünen siyasi coğrafyada doğrudan veya aralıklarla anadan oğula, babadan kıza geçen makamları can sağlığıyla tamamlayan olmadı; suikastlar, darbe infazları, bombalar ve bir idam tamamını hayattan kopardı.
Hindistan’da Başbakan İndira Gandi suikasta kurban gitti, başbakanlığı devralan oğlu Raciv Gandi keza. Pakistan Başbakanı Zülfikar Ali Butto idam edildi; kızı eski Başbakan Benazir Butto’yu muhalefetteyken canlı bomba öldürdü – sonra “Bay yüzde 10” lakaplı kocası Asıf Zerdari cumhurbaşkanı oldu. Pakistan’da cunta Lideri Ziya ül Hak kimsenin babası veya oğlu değildi ama şüpheli bir uçak kazasında öldü.
Bu silsilenin Şeyh Hasina ile ilgisi şu ki, babası Şeyh Mucibur Rahman ülkenin kurucu lideri ve ilk başbakanı, sonra da cumhurbaşkanıydı ama iktidarı kısa sürdü, çünkü karısı ve üç oğluyla birlikte darbeci subaylar tarafından öldürüldü. Şeyh Hasina toplu infaz sırasında yurt dışındaydı; 1981’de sürgün dönüşünden bu yana babadan devraldığı Avami Birliği liderliğiyle siyasetin baş aktörlerindendi.
Son 30 küsur yılda Hasina’nın başbakan olmadığı dönemlerde iktidarda olan rakibi Halide Ziya ise Bangladeş bağımsızlık savaşının liderlerinden olan kocası Cumhurbaşkanı Ziya ur-Rahman’ın darbeci askerlerce öldürülmesi sonucu siyasete atılmış ve Bangladeş’in ilk kadın başbakanı olmuştu. Her iki kadın liderin de asker veya sivil otorite eliyle hapse giriş çıkışlarının çetelesi çok uzun. İşte en son Şeyh Hasina, dört dönemdir tek kadın–tek parti otoritesi sonucu halkın galeyana gelmesiyle Hindistan’a kaçarken, yolsuzluk iddiasıyla hapse attığı Halide Ziya da parmaklıklar arkasından kurtuldu.
Şeyh Hasina'nın posterleri yırtılıyor, babasının heykelleri indiriliyorŞeyh Hasina sürgün dönüşü demokrasi ve insan hakları mücadelesiyle Muhammed Erşad cuntasına kafa tutarak sivil hayata geçişi sağlamıştı. Ancak ekonomik krizler, yolsuzluklar, grevler, muhalefetin seçim ve meclis boykotlarıyla şiddete evrilip kan da dökülen siyasi kargaşa ortamında iktidara tutunsa da giderek otoriterleşti. Ocak 2024 seçimlerinde muhalefetten 20 bin kişiyi hapse atıp koltuğunu korudu Hasina; son fırtına, seçimde hile iddiasıyla birlikte kamuda partili yandaşlara yüzde 30 iş kotası yüzünden koptu. Şimdi Nobel Barış Ödüllü Muhammed Yunus, yeni seçimlere kadar geçiş hükümetinin başında. Fakat siyasi boşluk ve sivil itaatsizlik ortamında istikrarın garantisi yok. Ordunun yönetime el koyması ihtimal dahilinde.
UCUZ İŞ GÜCÜ ŞİMDİ KORKULU RÜYA
Bangladeş’i görmedim ama giysilerimin etiketinde “Made in Bangladesh” yazısını görüyorum, tişört ütülerken, o üründe emeği olan Bangladeşli kadınları düşünüyorum. Asgari ücretle çalışan milyonlarca kadının açlık sınırının altında yaşamaya devamlı isyanda olduğunu biliyorum. Onlar da ürettikleri tek bir taytın, yerkürenin her köşesinde bir aylık ücretlerine bedel fiyatla satıldığını biliyor. Düne kadar asgari ücrete karar veren tek yetkili Hasina artık yok, geçim derdinde akıbetleri ne olacak, onu bilmiyorlar.
Hızlı modanın uluslararası dev şirketleri şimdi tam da yeni sezon yaklaşırken, Bangladeş’teki 4 bin fabrikada ucuz iş gücüyle kitlesel imalatın sekteye uğrayacağı endişesinde. Temmuzda başlayan protesto hareketinde 400’den fazla insan can verdi ama küresel konfeksiyoncular için asıl mesele, Güney Asya’daki sömürü düzeneğinden yüklü bir parçanın eksilmesi.
Eylemler sırasında sokağa çıkma yasağı nedeniyle tekstil fabrikaları dört gün kapalı kalınca, yağma ve kundaklama vakaları da meydana gelince, başta İspanyol ve İsveçli markalarda şafak attı. Geçen çarşamba fabrikalarla dikiş atölyeleri ve tedarikçilerin bir kısmında yeniden iş başı yapıldı. İş yerleri asker koruması altında, bu amaçla bir devriye birimi kuruldu ama gelecek belirsiz. Bangladeş Konfeksiyon İmalatçıları ve İhracatçılar Birliği (BGMEA) dört günlük kesintinin yol açtığı kayıpla ilgili tahminde bulunmak için henüz erken diyor. Ancak uluslararası perakende piyasasında aksamalar bekleniyor, firmalar aslı yok dese de kayıp maliyetinin tüketiciye yansıtılması da gündemde.
Bangladeş, Çin ve Avrupa Birliği’nin ardından dünyanın üçüncü büyük tekstil ihracatçısı konumunda. Dünya Ticaret Örgütü verilerine göre Bangladeş’in 2023 ihracatı 38.4 milyar dolara ulaştı. Bangladeş’in toplam ihracatının yüzde 83’ünü konfeksiyon ürünleri karşılıyor.
Polis, eylemci işçi kadınlara karşı güç kullanıyorPeki tekstil işçisi dört milyon kadının payına ne düşüyor? Bangladeş büyük tedarikçi cüssesine rağmen konfeksiyon sanayiinde asgari ücretin en düşük olduğu ülkelerin başında geliyor. İşçi kadınlar yıllardır asgari ücret artışı, iş güvenliği ve sendikal haklar için mücadele veriyor, kolluk gücüyle cenk pahasına sokaklara dökülüyorlar. Fabrika işçileri kimyasallara karşı korunmadıkları için ağır hastalıklara yakalanıyor, giysilerin yüksek polyester içeriği alerjilere ve hormon sisteminde hasara yol açıyor.
ASGARİ ÜCRET MÜCADELESİ
Yetmiyor, ihmal ve denetimsizlik nedeniyle iş cinayetlerinde can veriyor Bangladeşli kadınlar. 2013’de birçok markanın imalathanesi bulunan Rana Plaza’nın çökmesi sonucu 1.134 işçi hayatını kaybetti, binlercesi yaralandı, engelli kaldı. Ölenlerin çoğu işçi kadınlardı, annesiz kalan çocuklar sokağa düştü. Oysa binadaki çatlaklar için uyarmışlardı.
Rana Plaza'nın çökmesi tarihin en büyük tekstil faciası olduAz sayıda işçinin bağlı olduğu sendikalar iş yeri güvenliği konusunda zaten patronaj korkusuyla işlevsizdi. Bu trajedi üzerine çok sayıda perakendeci ve marka iş yerlerinde yangın ve bina güvenliğinin tesisi için ortak anlaşma imzaladı. Denetim ve yangın merdiveni gibi yapısal iyileştirmeler için fon sağlandı.
Ancak asgari ücret artış talebinde milim yol kat edilmedi. Hayat pahalılığı, yoksulluk ve kayırmacılığa karşı öfkenin son patlamasından çok önce, geçen yıl sonu kadın işçiler yine eylemdeydi. Protesto gösterilerinde polisle çatışırken, “Çocuklarımız aç, çöplerden yemek topluyoruz” sesleri yansıyordu haberlerden. Asgari ücret 2018’den beri 8 bin taka (74 dolar) düzeyindeydi, hükümet 12 bin 500 takaya (114 dolar) yükseltme teklifinde bulunuyor, kadınlar ise asgari yaşam için 23 bin taka (212 dolar) talep ediyordu.
Giyim firmaları işçilerin talebine destek verse de siparişlerde maliyet artışı için müzakereye oturmaktan uzak durdular. Ucuz iş gücüyle yüksek kârdan kimse ödün vermiyordu. Son karar Şeyh Hasina’nın iki dudağı arasındaydı; kadınların talebi kabul görmedi. Çalışma Bakanı Monnujan Sufian, “Tekstil işçilerinin asgari ücretini Başbakan Şeyh Hasina’nın talimatlarıyla 12 bin 500 takaya çıkarıyoruz” dedi, noktayı koydu.
Son 15 yıllık iktidarında işçi kadınların yaşam şartlarını umursamayan bir kadın lider olarak tarihe geçti Şeyh Hasina. Şimdi geçici hükümetin başında da olsa, mikrokredi programıyla kadınları iş sahibi yaparak sosyal statü kazandıran Nobelli ekonomist Muhammed Yunus’un tekstil işçisi kadınlara da faydası dokunur belki, kim bilir.