"En rahat yastık vicdandır!!! Allah herkese 'vicdan' rahatlığı versin" sözünü çok severim.
Peki nedir vicdan; "İyiyle kötüyü birbirinden ayıran; iyiden haz, kötüden gam duymaya sebep olan manevi his. Dilimize Arapçadan geçmiştir. Kendinden geçecek kadar ilahi aşk hali manasındaki geçit kelimesinden üretilmiş" diyor sözlükler. Vikipedia'da ise; "Vicdan ya da duyunç kişinin kendi niyeti veya davranışları hakkında kendi ahlaki değerlerini temel alarak yaptıklarını veya yapacaklarını ölçüp biçtiği bir kişilik özelliğidir. Vicdan birçok dinde, birçok felsefi akımda, mistisizmde önem verilmiş bir kavramdır" diye uzayıp gidiyor.
Soruyorum size, "Asansörde sıkışıp kalmış zavallı üstelik kaçmaya çalışan bir kediyi altı dakika tekmeleyerek öldüren bir kişinin vicdanı var mıdır?" ve bu kişinin iyi hal numarasını görmemezlikten mi geleceğiz.
Bugün kaçmaya çalışan, hiç kimseye kötülüğü olmayan bir kediye bunu yapan, bir başkasına hangi zalimlikleri yapar ve böyle bir potansiyeli sahip midir? İşte tam da vicdan yoksunu bu kişinin tutuklanmasını bekliyorduk ki, önceki gün görülen duruşmada Cumhuriyet savcısı esasa ilişkin mütalaasında sanığın cezalandırılmasını ve hükümle birlikte tutuklanmasını talep etti. Mahkeme ise sanığa iyi hal indirimi ile 2 yıl 6 ay hapis cezası verdi. Sanığa yurt dışına çıkış yasağı konuldu. Tabii bir tutuklama çıkmadı. Gönül isterdi ki, tutuklansın cezasını çeksin, herkese örnek olsun. "Vicdan"ını, insanlığını bir kez de tutuklu ve yalnız baş başa sorgulasın. Ama olmadı.. Tutuklanmadı.
Binler mahkeme salonuna akın etti. Ve 6 dakika boyunca kediyi tekmeleyerek öldüren İbrahim Keloğlan da; "Ben bir suç makinası değilim. Bir anlık öfke ile yaptım. 8 Şubat'taki duruşmada köylere giderek kedi maması dağıttım, barınaklara bağışta bulundum. Bana terapi gibi geldi" diye kendini savundu.
-Evet suç makinası olmayabilirsin ama vicdansızsın.
-Bir anlık öfken vicdanını, insanlığın önüne geçiyorsa köylere mama dağıtarak bunu kazanamazsın.
Bu sebeple yasalarımızın bir an önce daha da caydırıcı cezalar vererek bu ve bunun gibi öfke kontrolü olmayan insanları durdurması icap ediyor. Bu yasalar bugün sadece Eros'a değil. Her canlı için geçerlidir.
***
Peki o annenin vicdanı var mıdır?
Son yıllarda insanlığın"Vicdan"ını en sorguladığımız zamanlardan geçiyoruz. Mesela bir başkasının ölümüne sebep olan oğlunu, üç saat için Mısır'a oradan da Amerika'ya kaçıran Eylem Tok'un vicdanı var mıdır?
Bana göre yok!!!
Kendisini anne vicdanı ile oğlunu kaçıran bir kadın olarak tanımlıyor. Ve bütün anneleri de zan altında bırakıyor. Bana göre vicdansız, sadece kendini ve oğlunu düşünen bir kadının çırpınışlarından başka bir şey değil Eylem Tok'un yaptıkları.
Vicdanlı insan arkasında ölüp ölmediğini bile bilmediği yaralı insana değil hayvan bile bırakmaz.
Üstelik büyük soğukkanlılıkla oradaki insanların telefonunu toplayıp kaçıp bavul yapıp ağzında sakızı ile kaçmaz.
Olayın neresinden tutsan vicdansızlık.
Tamam önce Mısır'a sonra Amerika'ya kaçtı. Parası var, gücü var kaçtı. Peki her akşam yastığa rahat bir vicdanlı kafasını koyup uyuyabilecek mi?
Oğlu hayatına hiçbir şey yokmuş gibi mi devam edecek.
Hiç zannetmiyorum.
Sürekli arkada gözü, ensesinde her an yakalanma korkusu ile hayatını sürdürecek.
Böyle yaşamaktansa, teslim olmak hayatta verilecek en doğru karar ve vicdandır!!!
***
Bu da gayet rahat vicdanlı bir insan tavrıdır
Murat Cemcir ve Ahmet Kural mevzusunu bilmeyen yok. Çok kez bu konuda yazı yazdım. İkisini de çok iyi tanımam. Hatta hiç tanımam. Uzaktan ikisinin tartışmasına baktığımda Murat Cemcir'in Ahmet Kural'ın samimiyetsiz, gerçek olmayan, kullanılmış dostluğuna verilmiş haklı isyan ve tepki olarak görünüyordu. Ben böyle yorumladım ki, çoğu kişiden mevzuyu dinlediğimde de tespitim doğru çıktığını gördüm.
En son yine Murat Cemcir'e Ahmet Kural olayı sorulmuş. O da gülerek, eğlenerek, umursamaz tavır ile; "Ben kimseye küsmem. Bana küser insanlar. Ben dururum. Sonra geri gelirler barışırlar sonra yine giderler. Ahmet benim çok sevdiğim eski arkadaşım. Güzel maceralar yaşarsın sonra bir gün biter. insanlar hayatlarına girer, eşin, sevgilin, dostun olarak gelirler sonra giderler. Hayat böyle" demesi temiz vicdandır.
Öyle bir temiz vicdandır ki!!!
Aslında şunu demek istiyor Murat Cemcir; "Ben dostuma, arkadaşıma saygısızlık yapmadım, kırmadım, dökmedim. Kötü bir sözüm olmadı. Kötü bir hareketim olmadı. Arkasından iş çevirmedim, arkasından konuşmadım. Arkadaşıma, dostuma yanlışım olmadı. Ne gerekiyorsa yaptım. Vicdanım rahat. Küserler, gelirler, giderler, yine barışırlar, yine küserler ben dururum" diyor.
Aslında kısa ve net...
Sen dururken etrafında birileri sürekli kavga eder. Aslında kavga ettikleri sen değilsindir kendileri ve iç dünyasındaki yalanlarıdır...