Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Muharrem Sarıkaya Churchill'in evinde alınan kritik karar…

        TARTIŞILAN konu, zamanın ruhuna ve mekana birebir uyuyor; dört başı mamur denilse yeridir.

        Davet sahibi Büyük Britanya’nın yeni kralı III. Charles…

        Kralın yanındaki de de İngiltere’nin çiçeği burnundaki Başbakanı Keir Starmer

        Davetliler ise Büyük Britanya’nın yakın geçmişte Brexit ile terk ettiği ağırlıklı bölümü AB’den 40’a yakın ülkenin devlet ve hükümet başkanı…

        Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski ile AB’nin üst yönetimi ve

        NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg de aralarında

        RUSYA’NIN AVRUPA BASKISI

        Ele aldıkları konu, “Rusya’nın Avrupa üzerinde gittikçe artan baskısı…”

        Bir de ABD’de Trump’ın Başkan seçilmesi halinde Avrupa’nın geleceğinin nasıl şekilleneceği…

        Bugüne kadar 4 kez yapılan Avrupa Siyasi Topluluğu adını alan toplantı, Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un fikri…

        Hedefi ise Avrupa Birliği’ndeki ve dışındaki müttefik ülkelerin kolektif zorluklarıyla yüzleşmek için yakın çalışma modellerini geliştirmeyi amaçlıyor…

        CHURCHİLL’İN EVİNDE…

        Toplandıkları mekan, yani Blenheim Sarayı (Palace), ele aldıkları konu açısından bakıldığında bir o denli önem arz ediyor…

        Oxfordshire yakınlarındaki Woodstock’ta, Gleyme Nehri’nin oluşturduğu baraj gölü kenarında bulunan Blenheim Sarayı, aslında bir saraydan öte kırsal malikane…

        Bu kadar ihtişamının ötesine geçen bir diğer tarafı da İngiltere’nin önemli şahsiyeti Başbakan Sir Winston Churchill’in baba evi ve doğum yeri olması…

        Mezarının da bu Saray’ın haziresinde bulunması…

        Konu başlığından yola çıkıldığında toplantı için mekanın özenle seçildiği anlaşılıyor.

        Çünkü 2. Dünya Savaşı döneminde Ruslarla birlikte savaşmasına karşın, Sovyetlere karşı temkinli davranan Chirchill, 1946’da ABD’deki Westminester Kolleji’nde verdiği bir söylevde “Demir Perde…” deyimini uluslararası literatüre kazandırmış, Soğuk Savaş’ın habercisi olarak tanımlamıştı…

        Endişesi de Rusların bir gün Avrupa üzerinde hakimiyet kuracak olmasıydı…

        Aradan on yıllar geçtikten sonra doğduğu ve ebedi istirahatine çekildiği Blenheim Sarayı’nda Avrupa’nın 40 önemli devlet ve hükümet başkanı dün aynı konuyu tartıştı.

        Nitekim toplantıya katılan Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski de Churchill’in Ruslara karşı cesaretine atıfta bulunmuş, “Avrupa ne tiranlara teslim olmuş, ne de kendini satmış bir kıta olacak mı?” sorusunu yöneltmiş…

        TRUMP BAŞKAN OLURSA AVRUPA NE YAPACAK?

        İngiltere Başbakanı Starmer ise Trump’ın iktidara gelmesi durumuna atıf yaparak, ülkesinin Avrupa ile güvenlik, göç ve ticaret konularındaki ilişkilerini güçlendirmek istediğini vurgulamış.

        Bu sözler aslında kısa süre önce koltuğunu devraldığı Muhafazakar Parti’li Başbakan Rishi Sunak’ın politikalarının tersi siyaset izleyeceğinin de açık göstergesi…

        Ayrıca NATO’yu kendi masraflarını ödemeyen ülkelerden çekerek, korunmalarını zayıflatma politikası güdeceğini açıklayan Trump’a karşı da Avrupa’ya verilmiş güvence…

        Bir anlamda, “ABD korumazsa biz varız endişe etmeyin…” demeye getirmiş.

        İNGİLTERE’NİN AVRUPA’YA DÖNÜŞÜ…

        Burada da kalmamış, ABD’nin Ukrayna’ya verdiği desteği eleştiren, Trump’ın Başkan Yardımcılığına getireceğini açıkladığı JD. Vance’in tutumu karşısında da Zelensky’nin elini rahatlatmış…

        Trump’ın zücaciye dükkanı gibi kırılgan yapıya sahip Avrupa’ya fil gibi girip dağıtmasına izin verilmeyeceğinin bir ilanına dönüşmüş…

        Muhafazakar Parti’nin 14 yıllık iktidarının ardından Birleşik Krallık’ın yeniden Avrupa ile yakınlaşma politikasına geçildiğinin de ilanı olmuş.

        ABD GÜDÜMÜNDEN ÇIKIŞ ADIMI

        Bu önemli, çünkü yeni bir dünya savaşının yakınlaştığına dönük söylemlerin arttığı bir dönemde, Avrupa uzun süredir güvenlik ve diplomasi politikalarında ABD’nin tahakkümü altında bulunuyordu.

        ABD’nin geliştirdiği stratejilerin peşine takılan ve onun yörüngesinden çıkamayan kaygan zeminde hareket etme serbestisini de yakalayamıyordu.

        Rusya’nın üzerlerindeki baskısı, Avrupa’nın güvenlik ve diplomatik kararlarında ABD’ye mahkumiyetten kurtulmasının da önüne gecikiyordu…

        FRANKO-GERMAN GÜCÜ TÜKENDİ

        Bu duruma gelmesinde İngiltere’nin Brexit kararının etkili olduğu AB yöneticileri tarafından da net şekilde dile getiriliyordu.

        AB diplomatik siyasetinin belirlenmesinde etkin olan isimlerinden biriyle sohbet ederken, bir süre önce burada da aktardığım şu cümlesinin ne denli önemli olduğunu Blenheim Sarayı toplantısı da sergiledi:

        “AB’nin motor iki gücü vardı; Fransa ve Almanya. Franko-German iktidarı dışında ilk kez AB’de bir arayış başladı. Çünkü Fransa ve Almanya’nın ekonomik ve politik ruhu kalmadı. Lider boşluğu yaşıyor. Teknolojik gelişmelerde bile Çin’in gerisine düşmüş bir Avrupa var…”

        Ortaya çıkan bu boşluğun da ABD tarafından doldurulduğunu, Ukrayna başta olmak üzere, Gazze, Yemen, Libya ve Suriye politikalarında Washington’un kararlarına ve ürettiği stratejisine bağımlı kalmak zorunda bulunduklarının altını çizmişti.

        Cümlesini şöyle noktalamıştı:

        “AB’nin bu noktaya gelmesinde Brexit’in etkisinin ne denli büyük olduğu açık. İngiltere’nin çekilme kararı sonrası gerileme başladı…”

        CHUCHİLL’İN RUHU…

        AB ülkelerinde bir zamanlar uğruna savaşılacak çok önemli değer olan özgürlük, demokrasi, temiz ve yeşil çevre, insan hakları, bireysel zenginleşme gibi kavramların unutulduğunu da bu aşamada kayda geçirmişti.

        İngiltere’nin 14 yılın ardından Avrupa’ya dönüş kararı Rusya korkusuyla birlikte ABD tahakkümünden çıkmayı da sağlar mı?

        Bunu kestirmek çok zor, çünkü dünyayı saran ekonomik daralma şu an ülkelerin önündeki en büyük engel…

        Ayrıca teknoloji yeni bir aşamaya geçti ve Avrupa, sadece Çin değil, ABD, Güney Kore, Tayvan’ın gerisine düştü…

        Pil ve otomotiv sanayi bir yana, yapay zekada bugün İngiltere dışında Avrupa’da üzerinde konuşulan ülke neredeyse yok denecek kadar az…

        Bir zamanlar Sovyetler için Churchill’in dile getirdiği “Demir Perde” AB’nin kendisine dönüştü…

        İngiltere’nin dün Blenheim Sarayı’ndaki kararı ve tutumu Avrupa’nın bu cendereden çıkması açısından önemli bir adım…

        Churchill’in ruhunu Avrupa’da yeniden diriltmeye yetecek mi?

        Onu da zaman gösterecek…