Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

Osman Kavala davasında nihayet tünelin ucunda ışık göründü.

Yanlış yazdığımı düşünmeyin, bilinçli bir şekilde Osman Kavala davası diyorum zira başından beri Gezi davasında yargılanan diğer tüm sanıkların Kavala’nın tutukluluğunu bir çerçeveye oturtmak için sos olarak kullanıldığı kanaatindeyim.

Başından sonuna hukuken büyük boşluklar barındıran iddianameler dayanak gösterilerek 7 yıldır cezaevinde tutuluyor Osman Kavala.

31 Mart seçimlerinden sonra havanın değişmesi ile birlikte bunun geç de olsa farkına varıldı. İşaretler Kavala’nın beraat edeceğini gösteriyor.

Meslektaşım Abdülkadir Selvi’nin yazısı ile konuşulmaya başlayan ihtimal dünkü gelişme ile oldukça kuvvetlendi.

Kavala’nın avukatı Hilal Zengin daha önce birkaç kez yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunmuş ancak bu talep reddedilmişti.

30 Nisan’da yeniden yargılama talebini yineledi Zengin. Mahkeme CMK’nın 23/3 maddesinde belirtilen yargılamanın yenilenmesi halinde önceki hakimin görev alamayacağı hükmüne dayanarak 14. Ağır Ceza Mahkemesine başvurdu ve davaya bakmak üzere yeni heyet görevlendirilmesini istedi.

24. Ağır Ceza bu başvuruya istinaden yeniden yargılama talebini incelemek üzere mahkeme başkanı olarak Şenol Kartal, üye hakim olarak da Mücahit Kemal Yanak ve Enes Budak’ı görevlendirdi.

Osman Kavala’nın avukatları Köksal Bayraktar’ı, İlkan Koyuncu’yu tanıyorum ancak bugüne kadar Hilal Zengin ismini hiç duymamıştım.

Yargılamanın yenilenmesi talebi için yakın zaman önce dosyaya vekalet sunmuş. Yeniden yargılama gerekçesi olarak Abdülkadir Selvi’nin yazdığı tezi ileri sürüyor.

Bir anda ortaya çıkan bir avukat ve medyada değişen iklimle birlikte yer alan ilginç bir tez…

Tesadüf olmadığı apaçık. Belli ki devlet bu davayı nihayet bitirmek istiyor.

Osman Kavala’nın hukuksuz yargılandığını, hakkındaki suçlamaların mantık çerçevesinden ve inandırıcılıktan uzak olduğunu ve tahliye edilmesi gerektiğini belki de en çok dile getiren gazeteci olarak söylüyorum: Hilal Hanım’ın sunduğu ve Abdülkadir Selvi’nin yazığı gerekçe mantıktan son derece uzak.

Ha diyeceksiniz ki bu davanın neresi mantıklı ki sonu mantıklı olsun… Haklısınız böylesine absürt bir dava da belki absürt bir gerekçe ile bitirilmek isteniyor.

Ancak şayet önümüzdeki süreçte bu mantıksız tez üzerinden bir içtihat oluşması istenmiyorsa yargı yargılanmanın yenilenmesi başvurusuna gerekçe olan tez üzerinden gitmemeli.

Güvendiğim hukukçulara sordum…

Gezi davasını çok daha makul bir gerekçe ile yeniden ele almak mümkün.

Hukuka aykırı delil (ki bulmak pek zor olmasa gerek) ya da şimdiye dek uygulanmayan AİHM kararı gerekçe gösterilebilir.

Esasen en sağlıklısı Kavala’nın bekleyen AYM başvurusunu değerlendirmeye almak.

O başvuruyu işleme koyup ona istinaden yargılamayı yenileseler hem doğru olanı yapar hem de Anayasa Mahkemesi’nin itibarına yönelik kuvvetli bir mesaj vermiş olurlar ki bu yeni dönemin ruhuna son derece uygun.

Fakat tüm bunların yerine başvuruda sunulan gerekçeye dayanarak yenileme kararı verirlerse TCK 312’den verilmiş diğer kararlara ilişkin de yeniden yargılamanın yolu açılmış olur.

Bu da önümüzdeki süreçte işin içinden çıkılmaz başka sorunlar getirir.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar