Dün sabah ABD ve Avrupa gazetelerini büyük bir gururla açtım. Hepsinde Türkiye’den müthiş bir övgüyle bahsediliyordu.
Bu çok sık olan bir şey değil maalesef. Özellikle de Avrupa basınında.
Son yıllarda neredeyse tek istisna Ukrayna Savaşı. Türkiye’nin Ukrayna konusunda takındığı tavır ve sergilediği köprü görevi herkes tarafından takdirle karşılanıyor.
Ancak onun dışında genellikle başta Alman basını olmak üzere Batılı yayın organlarında Türkiye’ye ve Hükümete yönelik olumlu nerdeyse hiçbir yazı ve yorum bulamazsınız.
İşte dün sabah bu anlamda bir milattı ya da uzun zamandan sonra bir ilkti diyebiliriz.
Başarının keyfini çıkarmak varken…
Milli İstihbarat Teşkilatımız Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın onayıyla büyük bir arabuluculuk başarısına imza attı.
Hem Sayın Cumhurbaşkanı'nı hem MİT Başkanı İbrahim Kalın’ı hem de operasyonda görev alan herkesi tebrik etmek lazım.
Wall Street Journal Erdoğan’ın Ukrayna Savaşında gösterdiği diplomatik başarının bir devamı, Türkiye’nin diplomatik gücünün bir göstergesi olarak anlatıyordu Ankara’da gerçekleşen esir takasını mesela.
New York Times da Washington Post da benzer şeyler yazıyordu. Baktım Frankfurter Allgemeine ve Süddeutsche Zeitung, Guardian ve Herald Tribune, le Monde ve el Pais de farklı değil.
Türkiye’nin müthiş bir arabuluculuk başarısına imza attığı günün ertesinde bunun keyfini çıkarmalı, altını çizmeliyiz, değil mi?
Ama öyle yapmadık. Bu olumlu hava sadece birkaç saat sürdü zira instagrama erişim engellenmesi kararı ile birlikte Türkiye ile ilgili olumsuz haberler yine tüm o güzel havayı bir tül gibi örttü.
Instagram’ın engeli fevkalade yanlış
Instagram’ın Hamas lideri Haniye ile ilgili paylaşımlara kısıtlama getirmesini elbette fevkalade taraflı ve yanlış buluyorum. Aynı şeyi Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın Ayasofya’daki gıyabi cenaze namazı konuşması ile ilgili paylaşımla ilgili olarak facebook da yaptı.
Belli ki bu platformların sahibi Mark Zuckerberg ve şirket yönetimi konu Filistin olunca demokrasi standartlarını rafa kaldırıyorlar. Burada sadece Hamas’ın Batı’da terörist kabul edilmesi yok aynı zamanda duygusal faktörler de var.
Yasağa yasakla mı karşılık vermeliydik?
Ancak onların yasakçı zihniyetine biz neden kendi yasağımızla cevap veriyoruz?
İki yanlış bir doğru etmez!
Instagram kısıtlaması onların ayıbıdır, o ayıba esir takasının yarattığı hava ile Batı’yı utandıracak şekilde "Siz hoşunuza gitmeyince ifade özgürlüğünü kısıtlıyorsunuz ama biz buna rağmen sizin platformunuzda kendi vatandaşlarımızın ifade özgürlüğüne saygılıyız" desek hem esir takasının yarattığı olumlu havayı korumuş hem de instagram ve facebook’a iyi bir ders vermiş olurduk…
*
Filmini de yaparlar…
Türkiye’nin arabuluculuğunu yaptığı 24 kişilik esir takasının soğuk savaştan beri gerçekleşen en büyük takas operasyonu olduğu söyleniyor.
O gün Rusya’ya, ABD’ye, Almanya’ya Ankara’dan kalkan uçakların hikayesi basında yer aldı.
Ben takas edilen grubun içinde en çok dikkat çeken isim olan gazeteci Evan Gershkovich üzerinde durmak istiyorum.
Çok genç bir gazeteci Gershkovich. Sadece 91 doğumlu.
Sovyetler’den ABD’ye toplu göçler sırasında gelen Yahudi asıllı Rus bir anne babanın çocuğu.
2016’dan beri Rusya’da yaşıyor ve gazetecilik yapıyordu Gershkovich. Geçen sene tutuklandığında Wagner ile ilgili bir haber üzerine çalışıyormuş.
Wall Street Journal muhabiri Gershkovich’e casusluk suçlaması yöneltildi, bu suçlamada gerçeklik payı var mı yok mu bilemeyiz ancak ABD Gershkovich’in Rusya’nın ABD’nin elindeki önemli bazı isimleri takas etmek için tutuklandığını iddia etti ve suçlamalara sert bir şekilde karşı çıktı.
Hakikaten de soğuk savaştan beri Rusya’da casusluk iddiası ile tutuklanan ilk gazeteci Gershkovich.
Sonuçta ABD kendi medya mensuplarını çok güçlü şekilde destekleyen ve koruyan bir ülke.
Dün ABD Başkanı Biden ve yardımcısı Kamala Harris’in Gershkovich’i karşılamasındaki o filmografik havada da bunu gördük.
Evet Rus hapishanelerinde aylarca kalmak feci bir deneyim olsa gerek, neler yaşadığını henüz bilmiyoruz ABD’li gazetecinin ama bundan sonra neler yaşayacağını tahmin ediyoruz.
Tutuklu iken Times dergisi dünyanın en etkili 100 isminden biri seçmişti, ABD’ye ülkenin başkanının kucaklaması ile girdi ve tüm medya ondan bahsediyor.
Kısacası bu korkutucu deneyimden sonra Gershkovich’in talihi dönmüşe benziyor. Hollywood esir hikayesini onun üzerinden film yaparsa şaşırmayalım.
Yapsın, çok da güzel olur ama Türkiye de o filmi izlemekle kalmasın, senaryoda kendi rolüne daha çok alan açmak için şimdiden harekete geçsin…
Şayet Hollywood böyle bir film yaparsa bu bizim açımızdan büyük bir iletişim başarısı olur…
