Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Oray Eğin Aradığım Çin lokantası Erdoğan'a komşu çıktı

        Shang Palace ★★★

        Shangri-La Bosphorus Otel, Beşiktaş-İstanbul

        Aradığım şık, Batılı damak tadına hitap eden ama köklerine sadık, özel bir kutlama vesilesiyle ya da mesela ayda bir düzenli olarak gidip aynı lezzetleri tekrar tatmak istediğim bir Çin lokantası. New York şehri Çin mahallesi ve Çin lokantalarıyla meşhur ama saydığım kriterlere uygun üst düzey bir Çin lokantası yok. Oysa Londra’da var, genellikle de lüks otellerin içinde yer alıyorlar ve yıllardır istikrarlı bir şekilde iyi yemek veriyorlar. Paris’te de var, Shangri-La Otel’in içindeki Shang Palace’ın bir Michelin yıldızı bile var. Ve aynı Shang Palace birkaç senedir İstanbul’da da var. Bilen biliyor, hatta müdavimleri de oluşmuş. Ama adını duymuyoruz, medyada bahsedilmiyor, görmek ve görünmek için gidilen bir yer değil. Yeri de biraz tatsız. Ama tam aradığım türde bir Çin Lokantası.

        Yıllar önce Londra’da Mr. Chow lokantasını açıp Çin yemeğinin de lüks olabileceğini kanıtladıktan sonra o yılda ilerleyen diğer Asya lokantalarına benziyor. Aslında bir zincir. Ama Hakkasan ve Nobu gibi üst tabakaya hitap eden bir zincir Shang Palace. Paris dışında Hong Kong’daki şubesinin de Michelin yıldızı var. Dubai’de, Singapur’da falan da var. İstanbul’da açılmış olması ise bizim için büyük bir şans ve zenginlik.

        BODRUM KATTA AYRI BİR DÜNYA

        Ama Shangri-La sevimsiz bir İstanbul oteli. Dış mekanı yok. Boğaz’da ama odalarında balkon yok. Yan komşusu “çalışma ofisi” olduğundan etrafta çok fazla polis var; sanki bir olay çıkacakmışçasına sürekli tetikte olmamız gerekiyormuş gibi. Lokantada yer altında penceresiz bir salon; bu tarz Asya lokantalarının dünyadaki kaderi bu galiba. Londra’da Dorchester’ın içindeki—ve hala çok iyi—China Tang gibi.

        Lobi Araplarını geçip, asansörle alt kata inince, masaya oturur oturmaz değil belki, ama ilk lokmayı atar atmaz bütün bu olumsuzluklar unutuluyor. Boğaz’ın kenarında bodrum katında bir lokantaya ancak çok iyi yemek için gidilir. Üstelik ortam da çok şık, zaten biraz üzerinize başınıza dikkat ederek (‘smart casual’) gelmenizi rica ediyorlar.

        Kafa karıştırmaya gerek yok, zaten iki kişiyiz, mutfağa güvenerek tadım mönüsü söylüyoruz. Fiyat-kalite dengesi açısından da İstanbul’daki en uygun akşam yemeklerinden biri.

        YEDİKLERİM AKLIMDA KALDI

        En çok neyi özledim: incecik dilimlenmiş, salatalık ve mantarla servis edilen başlangıçtaki salata, özellikle de mükemmel bir kıvamda bırakılmış mantarlar akılda kalıcıydı. Ballı soslu ızgara tavuk güzel, ama çok fazla iz bırakmadı. Bu gibi tadım mönülerinde çorbaya karşıyım, nitekim acı-ekşi deniz ürünlü çorbayı içmesem de olurmuş.

        Şıklık olsun diye birkaç damla havyarın süslediği karidesli-tavuklu mantı ve yanında çorbalı Çin mantısı.
        Şıklık olsun diye birkaç damla havyarın süslediği karidesli-tavuklu mantı ve yanında çorbalı Çin mantısı.

        Asıl şov ‘xiaolongbao’ ile başlıyor. “Çorbalı mantı” diye kötü bir tercüme yapacağım bu Çin mantısının özelliği hamurun içinde et suyunun olması. Önce tepesiden bir delik açıp içindeki çorbayı hüpletmek şart, ardından da genelde domuzdan olan içindeki et ve hamur birlikte yeniyor. Ama burası İstanbul, tavukla yapılıyor. Kişi başına bir tane yetmiyor tabii.

        Bir yanı kızarmış dana etli mantı bize yabancı olmayan bir lezzet.
        Bir yanı kızarmış dana etli mantı bize yabancı olmayan bir lezzet.

        Bir sonraki mantılar da tavuk ve karidesli, üzerlerinde de bahsetmeye değmeyecek kadar az havyar var. Ama olsun, o işin şıklığı, süsü. İçindeki malzeme harika, hamuru tam olması gereken kalınlıkta ve buharda çok iyi pişmiş. Ben etli ve bir tarafı çıtır çıtır kızartılmış olan bir mantı daha söyledim, o hepsinden güzeldi. Bir tür Özbek mantısı gibi, bize çok yakın bir lezzet. Zaten o yüzden merak ettim, çünkü genelde dana etinden Çin mantısı bulmak zordur.

        Ördek gerçekten çok iyi.
        Ördek gerçekten çok iyi.

        Ve gelsin ördek: iyice kızarmış derisi alınmış, üzerine konmuş, altında ustaca kesilmiş dilimleriyle ne çok fazla ne çok az bir ördek tabağı. Yanında olması gereken tüm aksesuarlar tabii ki: hoisin sos, soğan, salatalık ve krepler. Küçük dürümler yapıp tadına doya doya yemek için ideal.

        Bonfile küpleri akılda kalıcı değil.
        Bonfile küpleri akılda kalıcı değil.

        Bir diğer ana yemek karabiber sosuyla tavada kızartılmış daha bonfile küpleri ama çok tat alamadım açıkçası. Sanki et biraz fazla pişmiş, sosuyla tam bütünleşmemişti. Aynı anda gelen elle açılmış sebzeli erişteden tabak tabak yiyebilirdim, zaten bir aşamada önüme çekip tabağı sahiplendim.

        Buharda pişmiş sebzeler de vardı. Hatta başlangıçta gelen siyah mantar da içlerindeydi. Ama bir: yer kalmadı, iki: bu kadar lezzet ziyafetinin yanında sanki ayıp olmasın diye eklenmiş gibiydi. Sebze tabağının yıldızı benim için her zaman ‘bok choy’ ya da ‘pak choy’dur, burada da kural değişmedi. Hafif acılığı, hem diriliği hem de yumuşaklığıyla asil bir sebze.

        Ördek, bonfile ve erişte ana yemek üçlüsü olarak aynı anda geliyor.
        Ördek, bonfile ve erişte ana yemek üçlüsü olarak aynı anda geliyor.

        Tatlı olmasa da olur. Kimse Çin lokantasına tatlı yemek için gelmiyor, gelen kuğu şeklindeki mangolu profiterol yorumu idare ederdi, ama şaşırtıcı şekilde ona eşlik eden mango çorbası (ya da püresi) ferahlatıcıydı. Tam yemeği bitirmek için idealdi.

        MÜDAVİMİ OLURUM

        Shang Palace şimdiden İstanbul’da yeniden gitmek, hatta müdavimi olmak istediğim bir lokanta. Favorilerime ekliyorum.

        Sorun iPad’le gelen mönüde çok fazla seçenek olması. O yüzden kalabalık bir grupla gidip farklı farklı tabakları bol miktarda sipariş etmek ve hepsinin ortadan tadına bakmak şart.

        Bir diğer sorunsa lokantadan çıkar çıkmaz insanın hemen Türkiye gerçekleriyle yüzleşmesi. Ben bu yüzleşmeyi otelden çıktıktan hemen iki dakika sonra yaşadım. Beşkitaş’taki durakta gece binmeye çalıştığım belediye otobüsünün şoförü durur gibi yaparken, kapıyı açar gibi yaparken, yolcu alır gibi yaparken, ama aslında basıp gitmenin dışında başka hiç niyeti yokken.

        Bir yanda bu kadar güzel bir yemek yiyoruz, bir yanda da şans eseri yaşıyoruz. Her an hiç olmadık anda başımıza bir şey gelebilir. Çözüm otellerde, şoförlerin kullandığı lüks otomobillerde, sitelerde mi yaşamak? O zaman da “şehir” diye bir şey kalmıyor ama.

        Tam da Cumhurbaşkanlığı’nın Beşiktaş’taki yerleşkesinin girişine doğru bakarken şoförün yarattığı teröre tanık olan bir kadın “Boşverin,” dedi. “Ben geçen hafta hayatımı kaybediyordum bu İETT şoförleri yüzünden. İllaki bir başkası gelecek.” Türkiye’de çoğumuzun hayatı tam da böyle geçiyor, illaki bir başkası gelecek diye bekleyerek.

        Ortam

        Beşiktaş’a hiç ait olmayan, eğreti duran Shangri La otelin bodrum katında çok ama çok şık bir lokanta. Terlik, şort vs. giyilmiyor. Belli ki şehre iş için gelmiş otelde kalan yalnız yabancılar, Hopper karakterleri gibi, tek başlarına oturdukları masalarda yemek yiyorlar. Otelin yan komşusu meşhur “çalışma ofisi” ve bu sayede zengin olan muhafazakar sınıf da erken akşam yemeği için topluca gelmiş. Bir de görmek ve görünmek için değil, belli ki daha önce denemiş, beğenmiş, özel bir vesileyle yolunun yeniden buraya düştüğü belli Beyaz Türkler var. Hepimiz bir arada olmaktan çok mutluyuz burada.

        Servis

        Dünyanın en bilinen ve lüks otel zincirlerinden biri, tabii ki servis de kusursuz. Mesafeli, bilgili, dakik.

        Öne çıkan yemekler

        Bütün Çin mantıları ama özellikle dana etli ve ‘tavuk çorbalı’ olan. Soğuk ördek salatası, çıtır ördek, elle açılan erişteler ve şaşırtıcı şekilde ‘mango çorbası’ çok güzel.

        Fiyat

        İlk açıldığında “Pahalılığına akıl sır erdirmek mümkün değil,” demişti bir arkadaşım. Oysa şimdi İstanbul’daki en bütçeye uygun üst düzey yemeklerden biri. Tadım mönüsü iki kişi 4700 TL. Yanındaki şarap eşleştirmesi 850 TL; bu paraya neredeyse bir bardak su içmek mümkün birçok yerde artık. Istakoz falan sipariş edecekseniz—ne gereği var, burada ıstakoz mu yenir—7500 TL’ler falan ödeyeceksiniz. Ama ana yemekler 500-1500 TL arası, başlangıçlar 300-600 arası değişiyor. İki ayrı servisle gelen tam ördek 4100 TL.

        Açık

        Pazartesi hariç her gün 12:00-23:00 arası kesintisiz servis.

        Rezervasyon

        Çok büyük bir yer ama rezervasyon şart, çünkü asıl hareket tam ortadaki odada. Bir de bu şık mekanlara öyle el kol sallayarak girince hafiften kınar gibi bakıyorlar. O yüzden dimdik rezervasyonlu girerek gitmek şart.

        Yıldız tablosu

        ★★★

        Yıldızlar sıfırdan dörde kadar. New York Times’dan esinlenilen değerlendirmeye göre sıfır kötü, vasat ya da tatminkar. Bir yıldız iyi, iki yıldız çok iyi, üç yıldız muhteşem, dört yıldız ise olağanüstü.