Pınar Gültekin cinayetinde gerekçeli karar! Tartışmalı tespitler
Muğla'da vahşice öldürülen üniversite öğrencisi Pınar Gültekin'in katili Cemal Metin Avcı'ya verilen 23 yıl hapis cezası için gerekçeli karar açıklandı. Gerekçeli kararda "Yakarken amacı cesedi yok etmek, eziyet değil" ifadeleri yer alırken, karara Avukat Rezan Epözdemir tepki gösterdi. Epözdemir, rapora rağmen mahkemenin Pınar Gültekin'in öldürülmesinin canavarca hisle ve eziyet çektirilerek olmadığı şeklindeki tespitinin dahi "hukuksuz kararın vahametinin göstergesi" olduğunu ileri sürdü.
Muğla'da öldürülen üniversite öğrencisi Pınar Gültekin'in cinayeti sanığı Cemal Metin Avcı’nın 23 yıl hapis cezasıyla cezalandırıldığı dava dosyasının gerekçeli kararı da tartışma yarattı. Gültekin ailesinin avukatı Dr. Rezan Epözdemir karara büyük tepki gösterdi.
Sanık Cemal Metin Avcı cinayetten hüküm giydiği dosyada istinaf yolu açık. Yani Gültekin ailesi karara itiraz edecek. Ancak bu arada tartışma yaratan kararın sahibi olan mahkemenin gerekçeli kararı da ortaya çıktı.
Gerekçeli kararın tam metniSanığın Pınar Gültekin'i canavarca hisle eziyet çektirerek öldürmekle suçlandığı yasa maddesiyle ilgili mahkemenin yazdığı gerekçeli karar ve ifadeler tepkilere neden oldu.
İşte gerekçeli karar ve tartışma yaratan ifadeler:
“SIRF ZEVK İÇİN ÖLDÜRDÜĞÜNÜN DELİLİ YOK”
TCK'nın 82/1-b maddesinde düzenlenen canavarca hisle veya eziyet çektirerek öldürme unsuru yönünden yapılan değerlendirmede; Muğla Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen iddianamede ve Muğla Cumhuriyet Savcısınca verilen mütalaada sanık Cemal Metin Avcı hakkında TCK'nın 82/1-b maddesinin tatbiki talep edilmiştir.
Canavarca hisle öldürme unsuru yönünden yapılan değerlendirmede, TCK'nın 82/1-b maddesinde düzenlenen canavarca his kavramı içerisinde yer alan eylemler çeşitli yargısal kararlarda vurgulandığı üzere sırf öldürmüş olmak için öldürmek, ölenin acı çekmesinden zevk almak için öldürmek, insanı kurban etmek gibi duyguların etkisi altında gerçekleştirilen eylemlerdir.
Mahkememiz yargılamasına konu somut olayda ise taraflar arasında önceye dayalı tanışıklık ve anlaşmazlıklar bulunduğu gözetildiğinde sanık Cemal Metin'in az yukarıda da açıklandığı üzere sırf öldürmüş olmak için öldürme veya ölenin acısından zevk alma veya öleni kurban etme gibi bir düşünce içerisinde hareket ettiğine dair herhangi bir delil bulunmadığından mahkeme somut olayda söz konusu nitelikli halin uygulama şartlarının gerçekleşmediğini kabul etmiştir.
"EZİYET İÇİN ACI ÇEKTİREREK ÖLDÜRMESİ GEREKİR”
Eziyet çektirerek öldürme yönünden yapılan değerlendirme:
“Maktulün hemen öldürülmemesi, belirli bir süre acı çektirilerek öldürülmesinin gerektiği, maktulü öldürme olanağı bulunan failin hemen öldürmeyi gerçekleştirmemesi, ölüm sonucunu meydana getirmede zorunlu olmayan şekilde maktule eziyet etmesi gerekir. Yakarak öldürme fiilleri kural olarak söz konusu bent kapsamında değerlendirilmektedir ancak fiili gerçekleştirmeye yönelik olmayıp cesedi ve delilleri yok etmeye yönelik davranışlar bu bent kapsamında değil ancak diğer unsurlarla birlikte TCK'nın 62 maddesi kapsamında değerlendirilebilecektir.
“UZUN SÜRE EZİYET ÇEKTİRDİĞİNİN DELİLİ YOK HEMEN ÖLDÜRMEK İSTEDİ”
Söz konusu açıklamalar ışığında somut olay yönünden yapılan değerlendirmede, Maktul hakkında İstanbul Adli Tıp Kurumu 3. Üst Kurulunca düzenlenen 20/05/2021 günlü raporda ve sonrasında düzenlenen ek raporlarda maktulün saçlı deri altı hematomunda %14,9 karboksihemoglobin tespit edildiği dikkate alındığında kişinin hayatta iken yangına maruz kaldığının kabulü gerektiği belirtilmiş ise de, söz konusu raporda ve İstanbul Adli Tıp Kurumu 1. Adli Tıp İhtisas Kurulunun 30/10/2020 tarihli mütalaasında da belirtildiği üzere sanığın maktulün boynuna yaptığı baskının ve bu durumun maktulde mekanik asfiksiye neden olup tek başına ölüm neticesini gerçekleştirebileceğinin belirtildiği, sanık Cemal Metin ve maktulün olay günü saat 15:00 sıralarında yayla evine girdikleri ve sanığın maktule yönelik eylemi gerçekleştirdikten sonra maktulü varilin içerisine koyup yakmaya çalıştığı ancak varilin tutuşmaması üzerine yayla evinden çıktığı ve planı doğrultusunda maktulün cep telefonunun sinyal vermesi için önce Keyif Oturağına daha sonra ise maktulün yaşadığı Akyaka Mahallesine gittiği, daha sonra yayla evine döndüğü, daha sonra üzerindeki kıyafetleri değiştirmek ve yıkamak için kendi evine gittiği, Muslihittin Mahallesinde bulunan akaryakıt istasyonuna benzin almaya gittiği, dikkate alındığında sanık Cemal Metin'in maktulle birlikte yayla evine girdikten hemen sonra maktulün boğazını sıkarak maktulü öldürmeye kalktığı ve eylemini bir an önce tamamlamak istediği, eziyet çektirme kastının bulunması halinde uzun süre eylemini devam ettirmesinin gerektiği, sanığın profesyonel bir sağlık personeli olmadığı da gözetildiğinde maktulün boğazını ölümü gerçekleştirecek nitelikte kırık oluşmasına neden olacak kadar sıktıktan sonra maktulün henüz ölmemiş olduğunu bilemeyebileceği..."
PINAR GÜLTEKİN’İ YAKMA AMACI EZİYET DEĞİL CESEDİ YOK ETMEK
"Sanığın maktule yönelik yakma fiilini gerçekleştirmekteki amacının eziyet çektirmeye yönelik olmayıp maktulün cesedini yok ederek yakalanmaktan kurtulma ve suç delillerini yok etmeye yönelik olduğu gözetildiğinde mahkeme sonuç cezaya etkisi olmamakla birlikte koşulları oluşmadığından söz konusu unsurun somut olayda gerçekleşmediğini kabul etmiştir."
PINAR ÖLDÜRÜLMEDEN ÖNCE YAKILDI DEMEK MÜMKÜN DEĞİL
Burada ayrıca belirtmek gerekir ki, sanık müdafileri tarafından dosyaya sunulan Adnan Menderes Üniversitesi Adli Tıp Anabilimdalı öğretim üyelerince düzenlenen 17/06/2022 tarihli heyet raporunda kişinin hayattayken yangına maruz kalmasının sadece %14,9'luk karboksi hemoglobin değeriyle söylenmesinin mümkün olmadığı, vücut boşluğu olmayan sadece saçlı deri altı hematomlu alanda saptanmasının yeterli ve değerli olmadığı belirtilmiştir."
EPÖZDEMİR: HUKUKA AYKIRI KARAR
Vahşice öldürülen Pınar Gültekin'in katili Cemal Metin Avcı'ya haksız tahrik indirimiyle 23 yıl hapis cezası verilmesine ilişkin tartışmalar devam ederken Gültekin ailesinin avukatı Dr. Rezan Epözdemir gerekçeli karara tepki gösteren bir açıklama yaptı. Muğla 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nin gerekçeli kararının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu ve çelişkiler barındırdığını kaydeden Epözdemir, "Mahkemenin gerekçesi, dosya münderecatı ve delil durumuyla örtüşmemektedir. Mahkeme, sanık savunmalarının tamamına itibar edip onların savunmalarına kutsiyet atfederken tarafımızın ve müvekkillerin beyanlarının hiçbirisine itibar etmemiştir. Dahası, Mahkeme, beyanlarımızın yerinde olmadığını ortaya koyma gayesi ile yerleşik Yargıtay içtihatlarının aksine olağanüstü bir gayret içerisine girmiştir. Bu durumu şaşkınlıkla ve üzülerek müşahede etmekteyiz. Hem beraat gerekçeleri hem haksız tahrik gerekçeleri hukuki dayanaktan yoksun ve mesnetsizdir. İşbu hukuka aykırı karara karşı tarafımızca yasal süresi içerisinde gerekçeli istinaf dilekçesi verilecek, maddi gerçeğin ortaya çıkması ve adaletin tecellisi için sonuna kadar hukuki mücadelemiz devam edecektir" dedi.
"EZBER TAHRİK SAVUNMASI"
Epözdemir, cinayetin nasıl işlendiğine ilişkin ayrıntıları hatırlatıp her bir aşamasının önceden planlandığının altını çizdi. Pınar Gültekin davasında da kadına şiddet davalarında karşılaşılan ezber "haksız tahrik" savunmalarından birinin yapıldığını kaydeden Epözdemir, şöyle devam etti:
"Cemal Metin Avcı soruşturma aşamasında ailesinin ilişkiyi öğrenmesi konusunda Pınar Gültekin’in şantaj ve tehdit ile kendisinden para istediğini ve bu sebepten öldürdüğünü iddia etmiş; iddianamenin kabulünden sonra Cemal Metin Avcı tarafından mahkemeye mektup yazılarak hemcinsi ile zorla ilişkiye sokulduğunu ve bunun videoya çekildiğini, Pınar Gültekin’in de bu konuda kendisinden para istediğini ve bu sebepten öldürdüğünü iddia etmiş; ayrıca son olarak 09.11.2020 tarihli duruşmada da kendisine bıçak çekildiğini ve bıçağın kolunu kestiğini, bu nedenle Pınar Gültekin’i öldürdüğünü ileri sürmüştür. Kendisine çapraz sorgu sırasında sorulan ısrarlı sorularımıza da 'Bıçaklamasaydı asla öldürmeyecektim' diyerek haksız tahrik savunmasını bıçak olgusuna dayandırmıştır."
"SADECE SANIK İFADESİ"
Sanığın ileri sürdüğü haksız tahrik savunmalarının hiçbir delili olmadığını kaydeden Epözdemir, "Amaç hayatının baharında diri diri yakılarak canice katledilen ve beton dökülerek dere yatağına atılan maktule Pınar Gültekin'i kötü göstermektir. Şayet ortada gerçekten bir haksız tahrik varsa, niçin bahsi geçen herhangi bir video, kayıt, bilgi, belge, sanıklar ve müdafileri tarafından dosyaya sunulmamıştır?" dedi. Epözdemir, "Sadece sanık ifadesi ve onlarca aksi tanık beyanı varken bir tanığın danışıklı muvazaalı ifadesine dayanarak haksız tahrik kurumunu uygulamak hukuken ve fiilen kabul edilemez mahiyettedir" ifadelerini kullandı.
"ADLİ TIP RAPORUNA RAĞMEN"
"Adli Tıp 3. Üst Kurulu’nun 20.05.2021 ve yine aynı kurulun 13.01.2022 tarihli raporlarına göre Pınar Gültekin’in hayatta iken yangına maruz kaldığı, diğer bir ifade ile yakıldığı sırada hayatta olduğu tartışmasızdır" diyen Epözdemir, bu rapora rağmen mahkemenin Pınar Gültekin'in öldürülmesinin canavarca hisle ve eziyet çektirilerek olmadığı şeklindeki tespitinin dahi "hukuksuz kararın vahametinin göstergesi" olduğunu ileri sürdü.
"İSTİNAF AŞAMASINDA"
Epözdemir, açıklamasını şöyle bitirdi:
"Muğla 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin işbu kararına karşı gerek tarafımızca, gerek Muğla Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından gerekse Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Adaletin tecelli edeceği, maddi gerçeğin ortaya çıkacağı hakkaniyet zemininde bir kararın istinaf ve temyiz aşamasında verileceğini umut ediyoruz. Gereğini kamuoyunun bilgilerine saygılarımızla sunarız."
Fotoğraflar: DHA