Futbolda kimse onun kadar keyif vermedi!
Suç oranının yüksek olduğu bir şehirde büyüyen Ronaldinho, illegaliteden futbolla kaçmıştı. Herkesi kendine hayran bıraktığı yeşil sahalara yıllar önce veda eden Brezilyalı efsane çocukken kaçtığı hapishaneye ise emeklilik günlerinde, üstelik başka bir ülkede düştü!
Paraguay'ın başkenti Asuncion'daki bir yardım etkinliğine katılma amacıyla ülkeye giriş yapan Ronaldinho, otelde yapılan kimlik kontrolünde sahte pasaport kullandıkları gerekçesiyle kardeşiyle birlikte gözaltına alınmıştı. Paraguay'da konu hakkında açıklamalar yapan savcı Federico Delfino, Ronaldinho ve kardeşi Assis'in tutuklanmayacağını dile getirse de ikili daha sonra tutuklanmış ve hapishaneye sevk edilmişti.
Hapishanede diğer suçlulardan farklı bir bölümde tutulduğu belirtilen Ronaldinho, yine de diğer mahkumlarla bir araya gelebiliyor. Brezilyalı efsanenin hapishanedeki futbol maçındaki görüntüleri de sosyal medyaya düşmüş ve gündem olmuştu. Eski Paraguay Milli Takım oyuncusu Nelson Cevas, Ronaldinho'yla görüştüğünü geçen günlerde belirtti.
Arkadaşının gülüşünü 'kaybettiğini' dile getiren Cuevas, "Ronaldinho yaşananlardan hiç hoşnut değil. Gülümsemesi, güzel enerjisi giderek kayboluyor" ifadelerini kullandı. Ronaldinho'nun 1980'de Porto Alegre kentinde başlayan hikayesi, Brezilya'nın kuzeylerinde devam etmişti.
Büyüdüğü şehir Brezilya'nın önde gelen okullarından birine ev sahipliği yapması dışında churrasco adlı et yemeğiyle meşhurdu. Tabii bir de işlenen suçlarıyla! Bu zamana kadar illegaliteden futbol aracılığıyla kaçan Ronaldinho'nun emeklilik günlerinde hapishaneye düşmesi ise tüm futbolseverleri üzdü.
Hayatının ilk yıllarında Brezilya ve şehri, rüşvet, suç ve sınıfsal ayrılıklarla doluydu. Başkan Joao Figueiredo askeri kuralları andıran yöntemleriyle Brezilya'yı ayağa kaldırmaya çalışıyordu. Ronaldinho'nun abisi Roberto da ailesini ayağa kaldırmaya...
Ronaldinho 8 yaşındayken babası Joao, bir havuzda geçirdiği kalp krizi sonrasında hayatını kaybetti. Abisi Roberto, hemşire olan annesine aile geçimi konusunda yardım ediyordu. Moreira ailesi için de bunun yolu diğer Brezilyalılar gibi futboldan geçiyordu!
Roberto, Gremio'yla anlaştı. Altyapının en iyilerinden biri olarak gösteriliyor ve onun için "Harika bir geleceği olacak" yorumları yapılıyordu. Ancak sakatlıklar beklenen geleceği onun elinden aldı. Kariyeri İsviçre, Portekiz'de devam ederken aynı senaryo küçük kardeşi için yazılmaya başlandı...
Abisini futbol oynarken izleyerek büyüyen Ronaldinho, onu ilk antrenörü olarak benimsedi ve onun izinden gitmeye karar verdi. Kardeşinin topla nasıl oynadığını görünce onu taklit etmeye başladı.
Sokaklarda saatlerce futbol topuyla hareketler deniyor, bölgedeki çocuklarla birlikte oynuyordu. Ancak Brezilya'da bile kimse top hakimiyeti konusunda onunla boy ölçüşemiyordu!
Sokaklarda yayılan şöhreti, sahillere ve futsal maçlarına taştı. Daha çok santrforda oynayan Ronaldinho, hocaları tarafından özgür bırakılmanın tadını çıkararak sahada istediğini yapabiliyordu. Belki de futboldan bu kadar keyif alma nedeni o yıllara dayanıyordu.
Abisi yurt dışında futbol oynarken kardeşi de Gremio altyapısının en meşhur futbolcusu haline geldi. 13 yaşındayken bir maçta Gremio, rakip takımı 23-0 yendi ve tüm goller Ronaldinho'dan geldi!
16 yaşındayken Brezilya altyaş takımlarına çağrıldı. Geovanni, Matuzalem, Jorginho'yla birlikte yıldıza dönüşmeye başladı. Xavi, Iker Casillas, Gabriel Milito gibi yıldızların da bulunduğu turnuvada Geovanni'yle birlikte harika tekniğiyle dikkat çekti.
Gremio teknik direktörü Edinho artık onu aşağıda tutamadı ve 1998'de Copa Libertadores maçında ilk kez forma şansı verdi. 1999 yılına gelindiğinde Gremio'nun ataklarını yönlendiren isim olmuştu bile!
1999'daki Copa America ise dönüm noktası oldu. Ronaldo, Rivaldo, Emerson, Amarosolu kadrosuyla Brezilya favori olmasına favoriydi ancak bundan daha fazlası vardı. Venezuela ile oynanan maçta daha sonra Fenerbahçe efsanesi olacak Alex de Souza oyundan çıkıyor, Ronaldinho sahne alıyordu. Cafu'nun pasında ceza sahasında harikalar yaratarak attığı gol ise her şeyin başlangıcı oldu.
"O golden sonra iyice tanınmaya başladım, artık herkes adımı söylemeye başlamıştı. O gün farkında değidim ama o gol, sahiden hayatımı değiştirdi." sözleriyle anlatıyor Ronaldinho.
48 maçta 23 gol attıktan sonra Ronaldinho'nun ünü yurtdışına taştı. Brezilyalı futbolcu öğrenmeye ve gelişmeye açtı, Avrupa'ya gitme vakti geldi.
Arsenal ve Manchester United transfer etklifinde yapsa da abisine danıştı ve onun verdiği "düzenli oynama fırsatın olsun" tavsiyesiyle Paris Saint-Germain'in yolunu tuttu. Takım arkadaşı Geovanni ise 15 milyon Euro'ya Barcelona'nın.
Nicolas Anelka ve Jay-Jay Okocha'yla birlikte Avrupa'nın en iyi hücum güçlerinden birini oluşturdular. Yeteneği hiçbir zaman sorgulanmayan Ronaldinho, burada takım arkadaşlarından çalışma temposu ve iş ahlakından etkilendi.
2002-03 sezonunda ise işler değişti. 10 numarayı sırtına geçiren Ronaldinho Marsilya derbisinde 3-1'lik zaferde 2 golle başrol oynadı. Laurent Blanc Ronaldinho'yu "Fransa'ya ilk geldiğinde ona karşı oynadım. O dönemde bile dünyanın en iyisi olabileceğini söyleyebilirdiniz. İnanılmaz bir yeteneği ve birçok top hilesi vardı." ifadeleriyle anlatıyor.
2001-02 sezonunda özellikle ilk aylarda ilk 11 ile yedek kulübesi arasında gitti geldi. Teknik direktör Luis Fernandez, oyuncunun gece hayatından ve Brezilya tatillerinin antrenman dönemlerine denk gelmesinden şikayet etti.
Ronaldinho, Fransa'da 55 lig maçında 17 gol ve 14 asistle oynadı ancak en iyi yılları daha başlamamıştı. Geovanni 2003 yılında Barcelona'dan koparken Ronaldinho yeni bir maceraya hazırdı.
Barcelona, Real Madrid'in David Beckham transferine 25 milyon Euro'luk Ronaldinho transferiyle karşılık verdi. Brezilyalı futbolcu, Barcelona tarihinin en pahalı 2. transferi oldu.
Ronaldinho Barcelona'da 207 maçta 94 gol atarken 69 da asist yaptı. El Classico'daki performansları takdir toplarken Kasım 2005'te Santiago Bernabeu'da attığı gol sonrasında Madridli taraftarından alkış aldı.
O maçta 2 gol atan Ronaldinho, 'Barcelona, Diego Maradona'dan sonra ilk defa "dominant" futbolcu gördü' yorumlarını beraberinde getirdi.
"O golde o kadar yoğun duygular yaşamıştım ki beni alkışladıklarını bile fark etmedim. Maçtan sonra televizyonda özetleri izlerken gördüm. Futbol tarihinde pek az oyuncunun başına böyle bir şey gelir. Bu yüzden kendimi çok ayrıcalıklı hissediyorum." diyordu Ronaldinho.
Beckham o dönem doğrudan kıyaslandığı yıldızı "Barcelona'da oynadığı dönemde Ronaldinho, oradan çalınamaz durumdaydı. Her zaman yüzünde gülümsemesi, sakin ifadesi ve rahalığıyla futbolun dahisi gibi duruyordu." sözleriyle anlatıyor.
2005-2006 yılında 45 maçta 26 gol 23 asistlik performansıyla futbol tarihinin en iyi sezonlarından birini geçirdi. Barcelona'nın hem ligi hem de Şampiyonlar Ligi'ni kazanmasında büyük rol oynadı. Arsenal'le oynanan final maçında Ludovic Giuly'nin attığı zafer golünün hazırlayıcısı oldu.
2006-07 sezonundan sonra sakatlıkları Brezilyalı yıldızı biraz yavaşlattı. Barcelona'nın yeni yıldızı altyapıdan çıkan Lionel Messi olmaya başlamıştı ve Frank Rijkaard Arjantinli'ye fazla güveniyordu. Pep Guardiola'nın takımın başına geçmesiyle ise işler iyiden iyiye değişti.
Katalan menajerin yoğun presli yüksek konsantrasyonuna adapte olmakta zorlanacağı düşünülen Ronaldinho, Barcelona tarihine adını yazdırmış olarak Milan'ın yolunu tuttu. Messi'nin efsanesi ise başladı. Milan'da 10 numaralı formayı giyemeyen Brezilyalı, Andrea Pirlo, Kaka, Clarence Seedorf, Alessandro Nesta ve Filippo Inzaghi'li kadroya eklendi.
Carlo Ancelotti onu Kaka'yla birlikte oynattı ve Ronaldinho'nun İtalya günleri güzel başladı. Hatta 2005-06 sezonundaki formunu yakaladı. Ancak sakatlık sorunları nedeniyle sezonu sadece 10 golle tamamlayabildi.
Ancelotti zaman zaman oyuna sonradan soktuğu ya da oyundan erken çıkardığı Ronaldinho için "Onun durumu beni şaşırttı desem yalan olur. Fiziksel durumu sürekli belirsizdi. Yeteneği ise aksine tartışmaya açık bir konu değildi." dedi.
2009-10 sezonunda forvet arkasından favorisi olan sol kenara geçti ve daha fazla özgürlüğe sahip oldu. Yıldız futbolcu, sezonun ortalarında eski formunu tekrar yakaladı. 43 maçta 15 gol 19 asistle oynaması, Brezilya Milli Takımı Teknik Direktörü Dunga'ya yeterli olmadı ve 2010 Dünya Kupası kadrosuna giremedi.
Sonrasında ise sadece 2014 sezonunda eski Ronaldinho performansını görebildik. Brezilya, Meksika'da futbol oynadı, Hindistan'da futsal denemesi oldu. Kondisyon problemleriyle boğuştu, teknik direktör ve taraftarlar tarafından zaman zaman sorgulandı.
Birçok etkileyici performansı bizlere sunarken YouTube'ta halen milyonlarca kez izlenen video klipleri yapıldı. Özellikle topu kale direğine vurdurup geri döndürüp üst üste birkaç kez daha yaptığı video yıllardır ününü koruyor. Yıldız futbolcu o video için "O dönem o video çok konuşuldu ve herkes gerçek olup olmadığını sordu. İnsanlara o hareketi gerçekten de yaptığımı defalarca anlattım ama onlar sormaktan, ben de yanıtlamaktan yorulmadım!" diyor.
Videolarda, maçlarda birçok rakibini çaresiz bıraktığı anları bolca izledik. Peki onun karşısında oynamaktan en çok zorlandığı oyuncu kim? "Böyle birçok oyuncu var; Paolo Maldini, John Terry..." diyor Ronaldinho.
"Kariyerim boyunca bu tür oyuncularla antrenman yaptığım için maçlara hep hazır çıktım. İçlerinde en zorlusu Puyol’du. O ve Gattuso birlikte antrenman yapmaktan çok hoşlandığım oyunculardı."