Sağlıklı olduğuna inandığınız pek çok şey sizin için sağlıklı olmayabilir
Sağlık konusunda kesin gözüyle baktığımız kimi bilgiler gerçeği yansıtmıyor. Örneğin çok yararlı yönleri olan fındık herkes için yararlı değil. En çok tüketilen baharatlardan olan karabiber de öyle. Son zamanlarda glutensiz ve laktozsuz beslenilmesi gerektiği şeklinde ki söylemler de hepimizi kapsamıyor. Kahve ile ilgili genel geçer inanışları da unutmayalım. Gentest Enstitüsü Direktörü Dr. Serdar Savaş, tüm bu örnekler ve daha fazlasının altında yatan bilimsel gerçekleri açıklıyor ve kişiye özel tedavi çağının önemine dikkat çekiyor. Ceyda Erenoğlu'nun özel haberi...
1. FINDIK HERKES İÇİN FAYDALI DEĞİL
Fındık faydalı bilinen yağlı bir tohumdur ve içeriğindeki çoklu yağ asitleri bu bilgiyi desteklemektedir. Buna karşın çağımızda fındık, gittikçe daha sık görülen diyabet, kalp-damar hastalıkları, Alzheimer ve kanserler gibi hastalıkların temelini oluşturan mekanizmalardan biri olan kronik inflamasyona katkı sağlayacak bir yağ asidini de bünyesinde barındırmaktadır. Omega 6 adı verilen bu yağ asidinin, bugün herkesin bildiği ve faydaları saymakla bitmeyecek olan Omega 3 yağ asidiyle vücudumuzda bulunması gereken bir oranı vardır. Bu oran kişinin metabolizmasında IL-6, TNF-α ve MnSOD gibi inflamasyon ile ilişkili genlerinde polimorfizm olması halinde farklılaşmaktadır. Bu durum ayçiçek mısırözü, kanola yağları ile, kaju, ayçekirdeği ve yer fıstığı için de geçerlidir. Bu nedenle kişinin inflamasyonla ilişikili yatkınlıklarını bilmesi ve buna göre beslenip fındık tüketimini bu bilimsel gerçekten yola çıkarak dengelemesi daha doğru ve sağlıklıdır.
2. HERKES KARABİBER TÜKETMEMELİ
Türk sofralarının vazgeçilmezi olan karabiber, içeriğindeki piperin ile vücutta inflamasyonun bastırılmasında görev alan bir baharattır. Ancak karabiberde bazı bireylerin tüketimden kaçınmasına neden olması gereken bir özellik vardır. Vücudumuza giren toksinlerin yani zehirlerin temizlenmesinde görev alan ve detoksifikasyon olarak isimlendirilen sistemde pek çok farklı gen bulunur. Karabiber bu genler tarafından vücuttan uzaklaştırılır. Eğer bireyde detoks genleri iyi çalışmıyor ve vücuda sigara gibi toksinleri alıyorsa, karabiber toksinlerle yarışa gireceğinden toksinlerden kurtulmayı zorlaştırıp kişideki bu yükün artmasına yol açabilir.
3. GLUTEN VE LAKTOZ HERKES İÇİN ZARARLI DEĞİL
Sklıkla “Glutensiz/Laktozsuz besleniyorum” “Gluten/Laktoz zararlı olduğu için artık tüketmiyorum” şeklinde cümleler duyuyoruz. Oysa Gluten ve Laktoz denilen gıda bileşenleri herkes için zararlı değildir. Gluten, çoğu kişi için mide-bağırsak kanalında kolaylıkla sindirilebilen normal bir proteindir. Ancak, bazı kişiler gluteni sindiremez. Sindiremeyen bireyler ya çölyak hastasıdır ya da HLADQ2/8 genlerinde polimorfizminin vardır. Bu durumların dışında kalan bireylerin gluteni sindirmesinde bir engel yoktur. Laktoz için de benzer bir durum söz konusudur. Kişinin LCT geninde bir polimorfizm söz konusu değilse laktoz tüketiminde herhangi bir sakınca bulunmamaktadır.
4. HER BİREYİN TÜKETMESİ GEREKEN KAFEİN MİKTARI FARKLI
Kahveye dair kullanılan bu cümlelerin temelinde yatan etken kafeindir. Kimilerinden, “Kafein tüketmek kemik erimesine yol açar, tüketilmemelidir” kimilerinden ise “Kafein odaklanmayı artırdığı için daha iyi performans için bol kafein tüketmek gerekir” sözlerini işitiriz. Her iki cümlede de doğruluk payı vardır. Buna karşın her bireyin günlük tüketebileceği kafein miktarı farklıdır. Bu miktar kişinin kafein ile ilişkili genlerine (özellikle CYP1A2) yaşına, cinsiyetine ve sağlık durumuna göre değişkenlik göstermektedir. Birey alması gereken optimum kafein miktarını tüketerek; Parkinson, karaciğer sirozu, diyabet ve hatta kolon kanserinden korunabileceği gibi konsantrasyonunun artmasını da sağlayabilir. Optimum alımı aşması halinde ise kemik minerilizasyonunda azalma, taşikardi, anksiyete gibi bazı sorunlar yaşayabilir. Her bireyin kendisine yararlı kafein miktarının kendisine özel olduğu unutulmamalıdır.
5. SAĞLIKLI BESLENME HER TÜR İHTİYACIMIZI KARŞILAMAYA YETMİYOR
“Sağlıklı beslenme her tür ihtiyacımızı karşılamaya yeter.” Doğru bilinen bir yanlış da bu cümledir. Her bireyin genetik yapısı farklıdır. Bunun yanına cinsiyet ve yaş gibi faktörler de eklenince her birey için aynı öneriler geçerli olmaz. Herkesin makro ve mikro besin ihtiyacı değişiklik gösterir. Kimi kişi için günlük 400 mcg folik asit yeterli iken bir başkası için bu miktar 600 veya 800 mcg olabilir. İhtiyaçları yüksek olan bir kişinin bunu sadece besinlerle karşılaması mümkün değildir.
6. HER PROBİYOTİKTEN YARAR SAĞLAYAMAZSINIZ
Probiyotikler bağırsak sağlığımızın korunması ve geliştirilmesi için bağırsaklarımızda bizimle birlikte yaşayan faydalı bakterilerdir. Bu bakterileri dışardan takviye yoluyla almak da mümkündür. Doğru zannedilerek yapılan yanlışlardan biri herhangi bir ayrım gözetmeksizin probiyotik kullanmaktır. Doğru probiyotik seçimi bağırsakların doğru şekilde desteklenmesini sağlar. Her bireyin bağırsaklarının bakteri yapısı kendine özgüdür. Bağırsak mikrobiyotası bilinmeden probiyotik kullanımı yarar sağlamayacağı gibi zararlı da olabilir.
7. EGZERSİZDE ÇOK EFOR HARCAMAK ÇOK KİLO VERDİRMEZ
Doğru bilinen yanlışların bir diğeri ise egzersiz yaparken hedeflediğimiz kilo kaybını terleme miktarına bağlamaktır. Oysa kişilerin verimli yağ kaybı sağlayabilmeleri ve kilo verme sürecini daha iyi yönetebilmelerinin en büyük yardımcısı, doğru nabız aralıklarında yapılan egzersizlerdir. Bu nabız aralıklarının önemini en çok genetik olarak COMT geninde polimorfizmi bulunan bireylerde görebiliriz. Bu bireyler için egzersiz yoğunluğunu artırmak kilo verim sürecinde kişiye yarar sağlamamakta, aksine bu durumu yaşayan kişinin motivasyonunun kırılmasına yol açarak negatif etki göstermektedir. Eğer kişi bunu bilir ve buna uygun egzersiz planı uygularsa belki de daha az efor sarfederek hedeflenen kiloya ulaşabilir.