"Şeker hastalığıyla mücadele anne karnında başlamalı"
14 Kasım Dünya Diyabet Günü'ne özel açıklamalarda bulunan Türk Böbrek Vakfı Başkanı Timur Erk, "Ülkemizin yeni diyabet hastalarına değil, sağlıklı ve genç bir nüfusa ihtiyacı var" dedi
Türk Böbrek Vakfı Başkanı Timur Erk, 14 Kasım Dünya Diyabet Günü kapsamında yaptığı açıklamada, böbrek hastalıklarının başlıca nedenlerinden biri olan diyabet riskine dikkat çekerek, şeker tüketiminin kontrol altına alınmasının önemini vurguladı.
Artan şeker tüketimi ve diyabet vakalarındaki yükseliş ülkemizde de çok ciddi rakamlara ulaştı. Ülkemizde 18 yaş üzeri diyabet hastası oranı yüzde 14,5 oldu ve 10 milyonu aşkın kişi diyabet hastası. Ülkemizde diyalize giren hasta sayısı da 65 bine yaklaştı ve bu kişilerin de yüzde 40’ı aynı zamanda diyabet hastası. Türk Böbrek Vakfı Başkanı Timur Erk, Güney California Üniversitesi’nde apılan çarpıcı bir araştırmayı gündeme getirdi. Science dergisinde yayımlanan bu araştırmaya göre, şeker tüketimini kontrol altına almak yalnızca çocukluk ve yetişkinlikte değil, anne karnından itibaren sağlıklı bir geleceğin temelini oluşturuyor.
İLK İKİ YILDA DÜŞÜK ŞEKER TÜKETİMİ, DİYABET VE HİPERTANSİYON RİSKİNİ AZALTIYOR
Erk, “Vakfımız, yıllardır ülkemizde şeker ve tuz tüketiminin azaltılması için büyük çaba harcıyor. Özellikle gelişme çağındaki çocuklarımızın ambalajlı gıdalardan uzak durması ve şeker tüketiminin minimuma indirilmesi için şehir şehir, okul okul gezerek eğitimlerle farkındalık yaratmaya çalışıyoruz. Dünyada bu konuda yapılmış en güncel araştırmalar da çabamızın ne kadar önemli olduğunu ortaya koyuyor” dedi.
TBV Başkanı Erk, Güney California Üniversitesi araştırmacılarının annenin gebelik döneminde ve doğumdan sonraki ilk iki yılda düşük şeker tüketiminin diyabet ve hipertansiyon riskini nasıl azalttığını ortaya koyduğunu belirtti.
"İkinci Dünya Savaşı'ndaki şeker karnesi uygulamasıyla yapılan karşılaştırmalı çalışmada, düşük şeker tüketimi olan bireylerin diyabet riskinin yüzde 35, hipertansiyon riskinin ise yüzde 20 oranında azaldığı görülmüş. Bu sonuçlar bize, şekerle mücadelenin anne karnından başlaması gerektiğini gösteriyor" diye ekledi.
Araştırma sonuçlarına göre, hamilelik döneminde ve bebeğin ilk iki yılında şeker tüketiminin azaltılması, diyabet ve hipertansiyonun başlangıcını geciktiriyor. Ayrıca, savaş sonrasında şeker karnesi uygulamasının sona erdiği dönemde İngiltere’de şeker tüketiminin iki katına çıkması, bu dönemde sınırlı şeker tüketen kişilerin yetişkinlikte daha sağlıklı bir durumda olduklarını kanıtlıyor.
ŞEKER KARNEMİZ TATLI DEĞİL
TBV Başkanı Timur Erk, ABD’de uzmanlar, 2 yaş ve üzeri bireylerin şeker alımını günlük kalorinin %10’uyla sınırlamayı önerse de ortalama bir Amerikalı günde yaklaşık 17 tatlı kaşığı ilave şeker tüketiyor. Bu oran, özellikle Tip 2 diyabet ve diğer sağlık sorunları açısından ciddi bir risk oluşturuyor. Ülkemizde ise bu oran kişi başına 14 tatlı kaşığı seviyesinde, yani bizim de şeker karnemiz pek tatlı görünmüyor” dedi.
ŞEKER TÜKETİMİNİN AZALTILMASI İÇİN ÖZEL SEKTÖRE BÜYÜK GÖREV DÜŞÜYOR
Timur Erk, gıda sanayicileri, okullar, restoranlar gibi birçok kurum ve kuruluşun bu konuda harekete geçmesi gerektiğini ve hatta şeker tüketimini azaltmak için acil bir eylem planı hazırlanmasının zorunlu olduğunu ifade etti.
Türk Böbrek Vakfı Başkanı Timur Erk, Tip 2 diyabetin kontrol altına alınmadığında böbrek hastalıkları, kalp-damar sorunları ve hastalıkları, sinir ve göz hasarları, uzuv kaybı gibi pek çok ciddi komplikasyona yol açabileceği konusunda uyarıda bulundu.
Erk, “Bu tür kronik rahatsızlıklarla mücadele, şeker tüketimini kontrol altında tutmakla başlar. Ülkemizin yeni diyabet hastalarına değil, sağlıklı ve genç bir nüfusa ihtiyacı var” diye ekledi.