Son dakika! AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik'ten açıklamalar
Son dakika haberleri... AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik MYK toplantısı sonrası açıklama yaptı. Malazgirt-30 Ağustos tartışmasına değinen AK Partili Çelik, "Milletin gözüyle tarihimize bakanlar, Malazgirt ile 30 Ağustos arasında çelişki ya da birbirine alternatif iki mesaj görmez" dedi. Doğu Akdeniz ile ilgili Yunanistan'a, "Yunanistan bugün için Doğu Akdeniz'de bir korsan devlettir, boyunu aşan işlere kalkışıyor" ifadelerini kullanan Çelik Macron'un 'kırmızı çizgi' açıklamasına sert çıktı. Çelik, "Macron, kendi sahamızda, Mavi Vatan'ımızda kırmızı çizgi ilan ediyorsa, biz o kırmızı çizgiyi Macron'a aynen iade ederiz" dedi. Çelik, CHP'li sözcülerin İçişleri Bakanı için sarfettiği sözleri ise 'terbiyesiz ve ahlaksız' olarak niteledi...
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, partisinin MYK toplantısına ilişkin açıklamalarda bulundu.
AK Parti Sözcüsü Çelik, "Milletin gözüyle tarihimize bakanlar, Malazgirt ile 30 Ağustos arasında çelişki ya da birbirine alternatif iki mesaj görmez." dedi.
Çelik, "Milli bayramlarımız arasında bir yarış oluşturmaya çalışanlar, tarihimize bütünsel bir şekilde bakmaktan uzaklar, hem de tarihi kazanımlarımızı, milletimizin tarih içindeki büyük yürüyüşünün gün dönümlerini maalesef bir travmaya dönüştürme şeklindeki siyasetlerine devam ediyorlar." diye konuştu.
AK Parti Sözcüsü Çelik, 30 Ağustos kutlamalarıyla ilgili, "İçişleri Bakanlığının bunu yasakladığı şeklinde bir yalan uyduruldu. Böyle bir şey hiçbir yerde söz konusu değil." dedi.
Çelik, "Milletin tarihi, pastanın dilimleri gibi bölünecek, isteyenin istediği dilimi alabileceği bir yapı değildir, buna bir bütün olarak bakmak lazım. Kendi zevkinize göre tarihin bir kısmını büyütüp diğer kısımını küçültemezsiniz, bir kısmını var edip diğer kısmını yok edemezsiniz." diye konuştu.
"DEAŞ'LA YAPILAN MÜCADELE İNSANLIK ADINA YAPILAN MÜCADELEDİR"
Çelik, DEAŞ'ın sözde Türkiye emirinin yakalanması konusunda şu ifadeleri kullandı: DEAŞ ile mücadele, insanlık adına yapılan bir mücadeledir.
"YUNANİSTAN'I İLGİLENDİREN HİÇBİR KONU YOK"
AK Parti Sözcüsü Çelik, "Yunanistan bugün için Doğu Akdeniz'de bir korsan devlettir, boyunu aşan işlere kalkışıyor." dedi.
Doğu Akdeniz'deki çalışmalara yönelik Çelik, "Çalışmaları kıta sahanlığımız içerisinde deniz yetki alanlarımızda yürütüyoruz, Yunanistan'ı ilgilendiren hiçbir konu yok." ifadelerini kullandı.
AK Parti Sözcüsü Çelik, Yunanistan konusunda, "Güvenilir bir muhatap arıyorsanız Türkiye'den daha güvenilir bir muhatap yoktur." diye konuştu.
"BİZ O KIRMIZI ÇİZGİYİ MACRON'A AYNEN İADE EDERİZ"
AK Parti Sözcüsü Çelik, "Macron, kendi sahamızda, Mavi Vatan'ımızda kırmızı çizgi ilan ediyorsa, biz o kırmızı çizgiyi Macron'a aynen iade ederiz." diye konuştu.
Çelik, "Mavi Vatan konusunda şaka kaldırmayacağımızı veya sonradan özür dilenecek bir eylemin özrünü kabul etmeyeceğimizi şimdiden ifade ediyoruz." dedi.
Çelik, Doğu Akdeniz konusunda şunları söyledi:
"Fransızların oraya Rafale uçaklarını getirerek ya da Güney Kıbrıs'la tatbikat yaparak elde edeceği hiçbir şey yok. Bütün bu diplomasinin sonucu Yunan hükümetinin ağır yenilgisiyle sonuçlanacaktır."
Milletvekili Barış Atay Mengüllüoğlu'nun darbedilmesiyle ilgili AK Parti Sözcüsü Çelik, "Birisi saygısız üslupla İçişleri Bakanına saldıracak ama İçişleri Bakanımız kişilik haklarını koruduğu için 'saldırıyı kışkırtıyor' olacak, böyle saçma sapan bir denklem kurulabilir mi?" ifadelerini kullandı.
Çelik'in açıklamalarından satır başları şöyle:
"BAZILARI DİYARBAKIR ANNELERİNE DUYARSIZ"
Şartlar ne olursa olsun zulme karşı çıkmak, hakikatin şahitleri ve şehitleri olmak gerçek insan olmanın ölçüsüdür. Kerbela bir insanlık okuludur, Aşura bu insanlık okulunun hakikat dersleridir. Aşura mesajının taşıyıcılarının hepsine rahmet diliyoruz. Şehitlerimiz var. Türkiye'nin terörle mücadelesinin ne kadar haklı olduğunu gösteren olayla karşılaşıyoruz. Şehitlerimize rahmet diliyoruz. Diyarbakır anneleri bu sene 1. yılını dolduracak. Bazılarının duyarsız kalması söz konusu, teröre evlatlarını kaptırmış aileler, evlatlarını geri almak için büyük bir vicdan mücadelesi veriyorlar. Ailenin bir kısmı evlatlarına kavuştu, diğerleri de kavuşmayı büyük bir umutla bekliyor.
"CUMHURBAŞKANIMIZ SOKAK SOKAK TAKİP ETTİ"
O annelere bir kere daha saygılarımızı gönderiyoruz. Bütün annelerin ellerinden öpüyor, en kısa zamanda evlatlarına kavuşmalarını diliyoruz. 2020 yılı hepimizin hayatında özel bir yıl, son derece olumsuzluklarla dolu bir yıl oldu. Giresun'da yaşanan felaket şimdiye kadar belki de hiç görülmemiş bir felaket söz konusu oldu. Hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet diliyoruz. Cumhurbaşkanımız ilçe ilçe, sokak sokak yakından takip etti. Bakanlarımız ilk andan itibaren oradaydı. Bütün bu çerçeve içerisinde Giresun'daki yaraların sarılması için olağanüstü bir mücadele ortaya konuldu.
"ORADAKİ KUM VE ÇAKIL OCAKLARI KAPATILACAK"
Mahsur kalan vatandaşlarımız sağ salim kurtarıldı. 118 köy yolun tamamına ulaşım sağlanmıştır. Halen 434 iş makinasıyla enkaz kaldırma çalışmaları ve temizlik çalışmaları devam ediyor. Cumhurbaşkanımız da açıkladı, esnaflarımıza 50 bin liraya kadar zararı olanlara tamamı hibe olarak verilecek. KOBİ'ler için 100 bin liraya kadar faizsiz kredi desteği devreye sokuldu. Belediyeler altyapı çalışmaları için 25 milyon lira hibe edilmiştir. Konut, işyeri, diğer hasarlar için nakdi yardım yapılmıştır. Oradaki insanımıza psiko destek verme çalışmaları devam ettirilmektedir. Bir daha böyle felaketin tekerrür etmemesi için yapılacak işler var. İlk etapta 120 milyon liralık bütçeyle bent yapımı, islah, köprü yapımı gerçekleştirilecek, oradaki kum ve çakıl ocakları kapatılarak dereler kontrol altına alınacak. Bir kez daha vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimizi ifade ediyoruz.
"30 AĞUSTOS YASAKLANDI DİYE YALAN HABERLER SÖYLENDİ"
Cumhurbaşkanımızın katılımıyla Malazgirt zaferi görkemli bir şekilde kutlandı. Diğeri de 30 Ağustos'taki bayramımızdı. Sultan Alparslan'ın önderliğinde yapılan Malazgirt'le birlikte Anadolu'ya geldik, Kurtuluş Savaşımızın Gazi Mustafa Kemal'in önderliğinde yapılanla biz buradayız ve bir yere gitmiyoruz mesajını verdik. Birinde buraya geldik, diğerinde de bizi buradan göndermek isteyenlere asla gitmiyoruz, burada kalmaya devam ediyoruz dedik. Sultan Alparslan'ı ve Gazi Mustafa Kemal'i bir kez daha minnetle, saygıyla, rahmetle andık. Milli günlerimiz arasında hangisi diğerinden üstündür gibisinden sanal yarışlar oluşturmaya çalışanlar travmaya dönüştürme siyasetlerine devam ediyorlar. Bu millet birdenbire ortaya çıkmadı. Bir kökü var geleneği ve yaşadığı pek çok sosyal ve siyasi olaylar var. Tamamen yalan ve fitneye dayalı propaganda yapıldı. İçişleri Bakanlığı'nın yasakladığına dair baştan aşağı yalanlar söylendi.
"FİTNE ŞEBEKESİ HEMEN ÇALIŞMAYA BAŞLIYOR"
Bu sene Kovid tedbirleri sebebiyle İletişim Başkanlığımızın organize ettiği 300 İHA ile yapılan ışık gösterisi herkesin beğenisini kazandı. Bu yalanlar çok çabuk şekilde oluşturuluyor ve hızlı bir şekilde yayılıyor. Bir fitne şebekesi hemen çalışmaya başlıyor. Sosyal medyada gündem oluşturuyorlar. Uygulanan tedbirler bu yıl içerisinde 23 Nisan, 19 Mayıs'ta da söz konusuydu. 15 Temmuz'da da söz konusuydu. Ramazan ve Kurban bayramlarındaki bayramlaşma için de söz konusuydu.
"TARİHİ OLMAYANIN TARİFİ DE OLAMAZ"
Tarihimizi bölmeye çalışan bu siyasi yaklaşımları ve bunların peşinden sürüklenenleri bir kere daha uyarmak istiyoruz. Bu iş sağlıklı bir şey değil. Milletin tarihi pastanın dilimleri gibi isteyenin isteyenin dilimi alacağı bir yapı değiltir. Tarihi olmayanın tarifi olmaz. Malazgirt'ten 30 Ağustos'a kadar aynı şekilde birlik ve tazelikle hatırlatılması bir kazanım olarak görülmelidir.
"DEAŞ'A EN AĞIR KAYBI VERMİŞ BİR ÜLKEYİZ"
DEAŞ'la mücadele çok önemlidir. 50'ye yakın ülkenin oluşturduğu koalisyon DEAŞ'la karadan bir başarı elde edemedi. Bu İslam ve insanlık düşmanı örgütle karada da mücadele vererek en ağır kaybı verdirmiş bir ülkeyiz. DEAŞ'la mücadele konusunda sesi en çok çıkanlar PKK ve PYD gibi terör örgütlerine destek verenler oldular. Bunlar esasında birbiriyle alışveriş içerisinde olan örgütlerdir. Doğrusu bunların hepsiyle güçlü bir şekilde mücadele etmektir. Bugün DEAŞ'ın sözde Türkiye emirinin yakalanması gibi çok önemli bir operasyona emniyet güçlerimiz imza attı. Bu şahsın siyasileri kaçırmak şeklinde planları ele geçirildi. Türkiye içerisinde eylem planlarının olduğu görüldü. İçişleri Bakanlığımızı, emniyet teşkilatımızı, emeği geçenlere teşekkür ediyoruz. Bu örgütle mücadelenin en güçlü şekilde sürdürüleceğini ifade etmek istiyorum.
"UZAKTAN EĞİTİM TRT VE EBA İLE VERİLECEK"
Bir hemşire kardeşimize dönük olarak hepimizin canını sıkan, hepimizin tiksindiği bir tweet atıldı. O da Antalya emniyeti tarafından gözaltına alındı. Bir kez daha emniyeti tebrik ediyoruz. İstiklal marşının okunmasıyla eğitim dönemi başladı. 18 Eylül'e kadar uzaktan yürütülecek. Uzaktan eğitim TRT ile TRT Eba kullanılarak verilecek. Milli Eğitim Bakanlığımız yüzyüze eğitime geçmeyi planlamakta. Eba canlı ders uygulaması ile öğretmenler öğrencileriyle canlı ders yapabilecek. Değerli öğretmenlerimiz çevrim içi ile canlı derslerini gerçekleştirecektir. 20 bin sözleşmeli öğretmen alındı. Türkiye'nin eğitim konusundaki seferberliği ve gücü artarak devam ediyor.
"EBA DÜNYADA EN FAZLA TIKLANAN ÜÇ SİTEDEN BİRİ"
Cihaz ve internet erişiminde yaşanan sorunlara bakanımız gayet şeffaf bir şekilde cevap veriyor. 1,5 milyon civarında bu sorunu yaşayan öğrencimiz olduğu söyleniyor. Bu ihtiyaçların giderilmesi için Eba destek noktaları açıldı. Öğrencilerimiz bu noktadan eğitimlerini alabilecekler. Televizyon temine konusundaki çalışmalar tamamlandı, bilgisayar temini çalışmaları halen devam ediyor. Telefon oparatörleri ücretsiz interneti öğrencilerimize sağladı. Eba eğitim programı dünyada en çok tıklanan üç internet sitesinden biridir. Türkiye bu konuda takdir görmektedir. Bu programdan yararlanmak isteyen başka ülkelere Türkiye yardım etmektedir.
"ESASINDA OLMAYAN ŞEYİN ÜZERİNDEN MUHALEFET"
Türkiye'nin peynir ithal edecek diye açıklamalar yapıldı. Böyle bir şey yok arkadaşlar. Siyasetçi olmalarına rağmen iki satır okumadan suçluyor. Muhalefet yapmanın bir seviyesi olması lazım. İşin aslı 17 Mayıs 2018'de Venezuela ile ticari anlaşma imzalamışız. Bunda hiçbir şekilde sanayi ve tarım ürününde ithalat yapacağımıza dair hüküm yok. Esasında olmayan bir şey üzerinden muhalefet yapılıyor. Bunu sadece yalan siyaseti nasıl üretilebilire ilgili bir örnek olarak veriyorum.
"YUNANİSTAN DOĞU AKDENİZ'DE KORSAN DEVLETTİR"
Doğu Akdeniz'deki gelişmeleri çok yakından takip ediyoruz. Herhangi bir tartışmaya mahal vermeyecek şekilde şunu söyleyebiliriz, Türkiye bu konuda yüzde yüz haklıdır. Yunanistan bugün için Doğu Akdeniz'de korsan devlettir. Boyunu aşan işlere kalkışıyor. Arkasında koşulsuz AB desteğini alarak hukuk, siyaset, ahlak dışı çabaların içine giriyor. Burada trajik olarak AB'nin durumudur.
"YAPILAN İŞ YUNANİSTAN'I ŞIMARTIP, KIŞKIRTMAKTIR"
Koşulsuz destekleriz diyen Macron'un iç siyasetteki tükenişinin peşine takılmış durumdalar. Yapılan iş Yunanistan'ın şımarıklığını ve saldırganlığını kışkırtmaktan başka bir şey değildir. Almanya'nın öncülüğünde müzakere zemini oluşturulacaktı, tam 1 gün kala Yunanistan gitti Mısır'la korsan bir anlaşma yaptı.
"MEİS ADASININ KITA SAHANLIĞI OLAMAZ"
Buradaki kaynakların mekanizma ile eşit bir şekilde bölüşülmesini sağlayalım, Kuzey Kıbrıs'ın haklarını koruyalım. Buna yanaşmıyorlar. Kıbrıs devletinin temsilcisi siz değilsiniz. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti egemen ve meşru bir devlettir. Biz kendi deniz yetki alanlarımızda çalışmalarımızı yürütüyoruz. Yunanistan bir takım ada devleti değil. Meis adasının herhangi bir şekilde kıta sahanlığı olamaz. Bu uluslararası hukuka ve içtihatlara aykırıdır. Türkiye 2 kilometre, Yunanistan'a 580 kilometre. Hukuk açısından kabul edilemeyecek bir yaklaşım. Bu yaklaşım Ege'yi Yunan gölü yapma gibi maksimalist bir anlayıştır.
"O KIRMIZI ÇİZGİYİ MACRON'A İADE EDERİZ"
Buradaki sınırlarımız bellidir. Hepsi BM'ye bildirilmiştir. İlan ettiğimiz ve bildirdiğimiz hudutlarda sondaj faaliyetlerimizi gerçekleştiriyoruz. Macron bizim kendi sahamızda sondaj çalışması yapmamızı kırmızı çizgi ilan ediyorsa biz o kırmızı çizgiyi aynen Macron'a iade ederiz. Macron gibi bir devlet başkanı nasıl konuşacağını bilmesi gerekir. Türkiye'nin ciddiye alması mümkün değildir.
"DÜNYA YUNANİSTAN'I AŞAĞILARKEN TÜRKİYE YARDIM ETTİ"
Yunanistan'ın yaptığı Meis provokasyonudur. Buraya silahlı güç gönderildiğine dair haber çıktı. Paris Antlaşması'na göre bu ada silahsızlandırılmıştır. Önce açıklama yaptılar, arkasından nöbet değişimi dediler. Biz Yunanistan'ı bu tip provokasyonu yapmamaları konusunda uyarıyoruz. Biz komşuyuz, Türkiye Cumhuriyeti büyük ve köklü devlettir. Türkiye'den daha güvenli bir muhatap yoktur. Bunun dışında Fransızların uçaklarını getirerek, Güney Kıbrıs'ta tatbikat yaparak elde edeceğiniz hiçbir sonuç yok. Bütün bunlar Yunan hükümetinin ağır yenilgisiyle sonuçlanacaktır. Yunan Başbakanı dünyayı gezip de kendisinin arkasında asla durmayacak kimselerle işbirliği arayışına gitmek yerine, hukuka ve hakkaniyete saygılı bir şekilde Türkiye ile konuşmuş olsaydı en güvenilir muhatapla konuşmuş olacaktı. Yunanistan şunu bilsin onların çıkarlarının bittiği sınırda Yunanistan diye bir şey görmezler. Sizin başınızda ekonomik kriz varken, Türkiye size yardım ederken bütün dünya sizi aşağılamakla meşguldü. Yunanistan doğru düşünsün, doğru davransın. Türk deniz kuvvetleri ile herhangi bir şekilde yanlış yapacağı işe girmesi.
SORULAR VE YANITLAR
ÖTV meselesiyle ilgili Kovid süresince bütün dünyada olduğu gibi Türkiye'nin içinden geçtiği sıkıntılar var. Alınması gereken tedbirler oluyor. Bugün alınan kararlar, destekler, düzenlemeler birtakım rasyonel göstergelerin neticesi olarak yapılıyor. İçinden geçtiğimiz dönemi diğer ülkelere göre pozitif ayrışarak geçiriyoruz. Kuşkusuz bazı noktalarda sarsılmaya devam ediyoruz. Bir türbülansın içinden geçiyoruz. Ekonomi yönetimi bütünsel bir bakışla bu kararları alıyor. Önümüzdeki aylarda, zamanlar içerisinde vatandaşımızın memnuniyetini arttıracak kararları almaya devam edeceğiz.
"SİYASİ İRADE BİRÇOK DİNAMİĞE BAKARAK KARAR VERİR"
Acı şeyler görmemek için, elde ettiğimiz normalleşme ile ilgili kazanımları kaybetmemek için maske, mesafe temizlik meselesine riayet etmek gerekiyor. Bilim Kurulu üyesi Tevfik Bey'in açıklaması şöyle, kararı biz vermiyoruz, olumlu ve olumsuz fikirlerimizi söylüyoruz. Bilim Kurulu'ndaki bütün hocalarımıza müteşekkiriz. Hepsinin ilmi birikimlerinden, Türkiye sevdasından bu süreçte azami şekilde istifade ettik. Son söz bu tip süreçlerde siyasi iradenindir. Siyasi irade birçok dinamiği biraraya getirirek karar verir. Zaman zaman 'Bilim Kurulu bunu demiş ama yapılmamış' deniyor. Kuşkusuz vatandaşımızın hayatını tehlikeye atacak bir şey olmaz. Bu ne tek başına doktorların ne de tek başına siyasilerin vereceği karar. Hayat bir bütün. Hocamızın kastettiği, biz tıbbi açıdan görüşümüzü söylüyoruz, değerlendirmelerimizi yapıyoruz, sonuçta bu siyasi iradenin önüne geliyor. Başka veriler de geliyor. Bu kararlar böyle alınıyor. Bütün dünyada da böyle oluyor.
"BAZI İLLERDE VAKALAR YÜKSELİRSE YENİ TEDBİRLER ALINIR"
Burada hem İçişleri Bakanımız hem de Sağlık Bakanımız il il değerlendirme yapıyorlar. Bazı iller çok iyiydi, daha sonra yükselmeye başladı. Sahada bir gevşeme oldu. Burada mevcut tedbirler içerisinde maske, mesafe kuralına uyulsa biz bunu aşarız. Normalleşme kararlarını bazı illerde geri alma gibi durum ortaya çıkabilir. Sahadaki gevşemeye bağlı olarak illerde yükseldiği zaman yeni tedbir almanız gerekiyor.
"AHLAKSIZ VE TERBİYESİZ SÖZÜNÜ GÖRMEZDEN GELİYORLAR"
Biz bazı meselelere cevap verirken mümkün olduğu kadar üslubumuzu korumaya çalışıyoruz. Fakat maalesef son zamanlarda CHP sözcüsü bu kuralın dışına çıktı, sistematik olarak ihmal ediyor. İçişleri Bakanımıza sarayın memuru diyor, bu ifade terbiyesizliktir. Birincisi bu. Şimdi bir milletvekili sıfatı taşıyan birisi, milletvekili sıfatına yakışmayan şekilde İçişleri Bakanımıza tecavüzün kollayıcısı deniyor. Bu ahlaksız, terbiyesiz sözü görmezden geliyorlar, sonra İçişleri Bakanımızın ona verdiği cevap üzerinden siyaset üretmeye çalışıyorlar. Bütün arkadaşlarımız birisi çıkıp da tecavüz kollayıcısı diye ifade kulladığı zaman İçişleri Bakanımızın kullandığı cevabı muhatabımıza veririz.
"İÇİŞLERİ BAKANIMIZ KİŞİLİK HAKLARINI KORUMUŞTUR"
Birisi saygısız üslupla İçişleri Bakanımıza saldıracak, İçişleri Bakanımız kişilik haklarını koruduğu için saldırıyı kışkırtıyor olacağız. Böyle saçma sapan bir denklem olabilir mi? Herhangi bir milletvekili saldırıya uğradığı zaman saldırganların bulunması için hassasiyet üretelim. Bir İçişleri Bakanına utanmadan atama memuru diyeceksin. Böylesine ahlaksız denklem olabilir mi? Kendilerine tecavüz kollayıcısı diye herhangi bir milletvekili ifade kullansa bunu normal mi karşılayacaklar?
"BU KONUŞANLAR VESAYETİN KARARGAHI HALİNE GELMİŞLERDİ"
Önlerine fantazi bir metin koyuyorlar, çıkıp onu okudukları zaman siyaset yaptıklarını zannediyorlar. Parlamenter sistem varken onun hiçbir kuralına uymayanlar, vesayetin karargahı haline gelmiş olanlar bu konuşanlardı. Parlamenter sistem içerisinde anayasa değişikliği çalışmaları yaparken CHP hiçbir meselede çağdaş bir parlamentersistem nasıl olmalı diye parlak bir fikir öne süremedi. Kim bizim arkadaşımıza tecavüz kollayıcısı gibi bir ifade kulanıyorsa yaptığı terbiyesizliktir. İçişleri Bakanımız da kendi kişilik haklarını koruyan cevap vermiştir.
"BU AÇIKLAMA LAF OLSUN DİYE YAPILMIŞ, NEZAKET DIŞIDIR"
Bu tip toplantılarda katılım sözkonusu olduğu zaman katılan herkes test yaptırır. Buradaki mesele protokol meselesi değil. Test yaptırmak size dönük saygısızlık değil tam tersine sizin arasına katılacağınız topluluğa saygınızı gösterir. Genel olarak söylüyorum, buradaki mesele bir topluluğun içerisine gireceğimiz zaman hepimiz yaptırmak zorundayız, sorumluluk duygusu gereği bu. Hem kişinin sağlığının korunması hem de herhangi birine zarar vermemek gibi bir şey. Bu açıklama nezaket dışı, laf olsun diye yapılmış saygısız bir açıklama.