Son dakika! Cumhurbaşkanı Erdoğan: Gençliğimize sesleniyorum...
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe'de Atatürk'ü anma programında yaptığı konuşmada, "Ben gençliğimize sesleniyorum, siz gururlu bir gençlik olmalısınız. Sizin gururlanabileceğiniz bir ecdadınız var. Siz rastgele bir gençlik değilsiniz. Bizim kendileriyle iftihar edebileceğimiz bir ecdadımız var. Onlara ne derse desin biz kim olduğumuzu biliyoruz, kim olduğumuzu evlatlarımıza ve dünyaya anlatmaya devam edeceğiz" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ulu önder Mustafa Kemal Atatürk'ün ölümünün 81'inci yıldönümünde Beştepe'de yaptığı konuşmada, "Türk tarihini bir asra sıkıştırmaya çalışan bir zihniyetle karşı karşıyayız. Bunların arasında siyasetçilerin de bulunuyor olması üzüntü vericidir. Cumhuriyeti yüceltmek için tarihimizi yok saymaya kalkanlar kendi geçmişlerinden utananlardır. Ne Atatürk'ü ne de Cumhuriyeti bu istismarcı zihniyetin insafına teslim etmeyeceğiz" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Beştepe'de Atatürk'ü anma programında konuştu.Erdoğan'ın açıklamalarının satırbaşları şöyle:
"Bugün Cumhuriyetimizin kurucusu, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ölümünün 81'inci yıldönümü. GaziMustafa Kemal'i ve onunla birlikte ahirete intikal etmiş şehitlerimizi, gazilerimizi yad ediyorum.
Türk tarihini bir asra sıkıştırmaya çalışan bir zihniyetle karşı karşıyayız. Bunların arasında siyasetçilerin de bulunuyor olması üzüntü vericidir. Cumhuriyeti yüceltmek için tarihimizi yok saymaya kalkanlar kendi geçmişlerinden utananlardır. Ne Atatürk'ü ne de Cumhuriyeti bu istismarcı zihniyetin insafına teslim etmeyeceğiz.
Cumhurbaşkanlığı Forsumuzdaki 2 bin 200 yıllık tarihimiz bizim en büyük güven ve gurur kaynağımızdır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün de eksikleri yanlışları olabilir. Ama bunlar kendisinin milletimizin gönlünde asla halel getirmez. Hala bu konuları konuşmamız üzüntü vericidir. Atatürk'e ve Cumhuriyetimize yapılacak en büyük katkı içinden geçtiğimiz şu kritik günlerde birliğimize, beraberliğimize ve 2023 hedeflerine sıkı sıkı sahip çıkmaktır.
İŞİMİZ BİTMEDİ
Sürekli Atatürk denilerek onun mirasına sahip çıkılamaz. Bu yıl 96'ncı yıldönümüne ulaştığımız Cumhuriyetimize en büyük katkıyı hükümetlerimiz yapmıştır. Türkiye'yi Cumhuriyet tarihinin tamamından yapılanlarının 3 katı, 5 katı, 10 katı hizmetlere kavuşturarak bunların uygulamasını sağladık. Türkiye'nin büyümesini, kalkınması için tek bir çivi çakmayanların ağızlarından çıkan Cumhuriyet ve Atatürk sözü yalandan ibarettir. En büyük ticaret Cumhuriyet ve Atatürk'tür. Bize olan düşmanlığın en büyük sebeplerinden biri bu kirli ticareti ifşa etmemiş olmamızdır. Kendi tarihine, kültürüne, medeniyetine küfretmeyi marifet sayanların ortada dolaşması işimizin bitmediğini gösteriyor. Tarihimize ve kültürümüze düşmanlık gösterenleri aydınlatmadan mücadelemiz bitmeyecektir.
İktidarıyla muhalefetiyle her kesimden insanımızla ne yapmamız gerektiğini 'Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa yoktur' sözü anlatıyor. Hep birlikte önce ülkemizin bu cendereden güçlenerek çıkması ve hedeflerine ulaşması için çalışmamız gerekiyor. Her bir insanımız kendibulunduğu mevzide verecektir. Hepimiz de işimizi en iyi şekilde yapacağız.
KÖTÜ KOMŞU EVSAHİBİ YAPTI
Göreve geldiğimizde başbaşkanım, insansız hava aracı alalım istiyoruz. ABD'li mevkidaşlarla konuşuyoruz. Ve biz insansız hava aracını alamadık. O gün bugün şimdi biz insansız hava aracını yapıyoruz, silahlı insansız hava aracını yapıyoruz. Şimdi bir üst segmente çıkıyoruz, Akıncımızı yapıyoruz. Dünyada birkaç ülkede var. Akıllı bomba istiyoruz ve G20'de Sayın Obama ile başbaşa konuşuyoruz, 'Kongre'ye götüreceğim' dedi ve Kongre'de olmaz. Hani biz terörizme karşıydı, NATO'da beraberiz. Biz müttefik değil miyiz? Niye bana akıllı bomba vermiyorsun? Şimdi teröristlere parasız veriyorsun. Bize paramızla dahi akıllı bomba vermediler. Ne oldu, şimdi akıllı bombamızı da üretiyoruz. Kötü komşular bizi evsahibi yaptı.
KAÇACAK DELİK BULAMIYORLAR
Türkiye'nin asıl gücü şu insanımızın birliği, beraberliği, kardeşliğidir. Biz hep birlikte tek yumruk olup düşmanlarımızın tepesine bindiğimizde kimsenin karşımızda dayanabilmesi mümkün değildir. Son birkaç yılda bu gerçeği yaşadık. İnlerini tepelerine geçirdik. Şimdi kaçacak delik bile bulamıyorlar. Hem içeride hem dışarıda. Türkiye'deki ana muhalefet 'Sizin ne işiniz var Suriye'de' diyor. Suriye'nin benim topraklarımda ne işi var? Milletimizi kendi içinde bölmek, kırdırmak için her yolu denediler, başaramadılar. Demokrasimizi yıkmak, bizi cuntacıların zulmü altına sokmak için ellerindeki araçları seferber ettiler. Terör örgütünü kullanarak ülkemizi kana ve ateşe boğmak istediler. Bunda da istedikleri neticeye ulaşamadılar. Ekonomimizi hedef alarak kur, faiz, enflasyon üçgeniyle bizi yeniden eski günlere döndürmeye çalıştılar. Bu sinsi oyunu bozduk, ekonomiyi yeniden rayına oturttuk. Türkiye'yi dışlamaya, izole etmeye yeltendiler. 15 Temmuz'da 16 saatte o darbeyi hiç ettik. Bütün mesele inanmak.
3 HAREKAT DÜZENLEDİK
Terör tehditlerini kaynağındakurutmak için kimsenin beklemediği harekat gerçekleştirdik. 3 ayrı harekatla toplam 8 bin 100 km2 alanın üzerindeki alanı güvenli hale getirdik. Güvenli hale getirdiğimiz bölgelere Suriyelilerin geri dönüşünü sağladık. 365 bin Suriyeli kendi evlerine döndü. Hedef şu anda ülkemizde bulunan Suriyelileri kendi evlerine döndürmek için planlarımızı yaptık, projelerimizi hazırladık.
Binlerce yıllık tarihi sürekliliğimiz içindeki son devletimiz olan Türkiye Cumhuriyetine ve onun kurucusuna sahip çıkmak hepimizin görevi. Bunu yaparken Osmanlı'ya, Selçuklu'ya kötü söz söylememek lazım. Türkiye'yi Osmanlı'dan kurtardığımız miras üzerine kurduk. Kök olmazsa ağaç olur mu? Bu mirasa sadece topraklarımız değil, kurumlarımız, geleneklerimiz de dahildir. Gazi Mustafa Kemal Samsun'a bir Osmanlı subayı olarak çıkmış, Ankara'daki Meclis'i yine Osmanlı adına faaliyete geçirmiştir. Bu hakikatler ortadayken Osmanı'yı aşağılamak ya cehalettir, ya gaflettir ya da art niyettir. Tarihimiz bizim yörüngemizdir. Türk milletini kendi tarih yörüngesinden çıkarmak isteyenlerin amacı budur. Milletler ve devletler mezarlığı olan tarih bunun sayısız örnekleriyle doludur. Kimi dönemlerde kısmen de olsa zayıflıklar ortaya çıktı ama milletimiz güçlü irfanı ve ilmiyle işi düzeltmeyi başardı.
MÜHRÜNÜ VURMUŞ
Son günlerde birileri ağızına sakız etti. Neymiş, Osmanlı'da okuma yazma çok düşükmüş, Osmanlı'nın kendi silah sanayi yokmuş, Osmanlı yönetimi altındaki halklara zulüm edilmiş. Osmanlı'nın da eksikleri vardır. Bu tarihçilerin ve uzmanların işidir. Bize düşen görev, ecdadımızın güçlü yönlerini geleceğimiziaydınlatan ışık haline getirmektir. Bosna Herkes'in ilim abidesi Aliya İzzetbegoviç'i bilirsiniz. Durumu ağır dediler, uçağı indirdik ve hastaneye ziyarete gittik. Oğlu Bakir Bey'in ifadesine göre zihni de kapalı gibiydi. Seslenince gözlerini açtı kendisiyle birkaç kelam ettik. O da bana 'Evladım Tayyip dedi. Buralar evladı Fatihan'dır. Buralar Osmanlıdır. Ben gidiyorum dedi. Buralar size emanettir' dedi. Ertesin gün rahmete kavuştu. Aliya İzzetbegoviç, şu son haliyle Bosna Herkes'in mücadelesini veren bir komutandı. Fakat bizimkiler Bosna Herkes'te bir Osmanlı'nın olduğundan bihaber. Bütün eserleriyle orada Osmanlı var. Mührünü öyle vurmuş. Yok ederek değil. Afrika'da da bunu görürsünüz. Orada bile var. Onların bunlardan haberi yok. Bizim ayak izimiz nerelere gitmiş, haberleri yok.
GENÇLİĞİMİZE SESLENİYORUM
Ben gençliğimize sesleniyorum, siz gururlu bir gençlik olmalısınız. Sizin gururlanabileceğiniz bir ecdadınız var. Siz rastgele bir gençlik değilsiniz. Bizim kendileriyle iftihar edebileceğimiz bir ecdadımız var. Onlara ne derse desin biz kim olduğumuzu biliyoruz, kim olduğumuzu evlatlarımıza ve dünyaya anlatmaya devam edeceğiz.
Rahmetli Kemal Karpat hocamız başta olmak üzere, liyakatlarına kimsenin itiraz edemeyeceği tarihçiler, okuma-yazma bilenlerin oranının nüfusun yarısından fazla olduğunu belirtiyor. Rusya, İtalya, Fransa'yla karşılaştırıldığında çok yüksek bir oranı işaret ediyor. Erkek nüfusun önemli bir kısmı şehit oldu. Toplam nüfusun bir kısmı da sınırlarımız dışında kaldı. Harf devrimiyle her şeyin sıfırlandığı eklendiğinde ülkemiz okuma yazmanın düşük olduğu bir dönem yaşadık. Bunu Osmanlıya yüklemek tam anlamıyla bir bütandır. Osmanlının silah sanayi olmadığı da bir yalandır. Coğrafyamızdaki 600 yıllık hükümranlığı döneminde savaşsız tek bir haftası olmadığını görerek silah sanayi olmadığını söylemek tarih bilmezliktir.
SAVUNMA SANAYİ
Osmanlı'nın İstanbul'un fethi başta olmak üzere silah sanayindeki yenilikçiliğine, üstünlüğüne bağlı olduğunu söylemek için ilkokul düzeyindeki bir tarih bilgisi yeterlidir. Hiç olmaması değil, üstünlüğün kaybedilmesidir. Yaşadığı tüm sıkıntılara rağmen Osmanlı çok önemli hamleler yapmıştır. Cumhuriyet döneminde Kırıkkale başta olmak üzere yayılan silah sanayinde böyle bir dönem vardır. Her şeye rağmen biz ecdadın bu mirasından aldığımız ilhamla 17 yılda bu fabrikalarla savunma sanayinde dışa bağımlılığı tersine çeviriyoruz.Göreve geldiğimizde yüzde 20'si yerliydi, şimdi yüzde 70'i yerli hale geldi. Hedef yüzde 100. Bugün Türkiye bütçesi 60 milyar doları bulan, 70 milyar dolara ulaşan bütçesiyle dünyada sayılı bir oyuncu haline geldi. Sakarya'daki tank palet fabrikasının sayımı diye bir şey söz konusu değil."