Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Son dakika haberi! Ekrem İmamoğlu'ndan önemli açıklamalar

        Habertürk'te Didem Arslan Yılmaz'ın moderatörlüğünde gerçekleşen programda Nagehan Alçı, Deniz Zeyrek ve Mehmet Akif Ersoy'un sorularını yanıtlayan Millet İttifakı CHP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Ekrem İmamoğlu, Yüksek Seçim Kurulu'nun İstanbul seçimlerini iptal ve yenileme kararını "milletin iradesine aykırı" olarak niteledi. Siyasette hiçbir zaman kariyer hesabı yapmadığını dile getiren CHP'li İmamoğlu, "Kendi kariyerinizi çizdiğinizde siyasette başarı şansınız olamaz" diye konuştu. CHP'nin seçim kampanyasına her kesimden katkılar geldiğini anlatan İmamoğlu, "Seçimlerin ardından tüm şeffaflığıyla kimin ne yardım yaptığını açıkayacağız" diye konuştu. İmamoğlu bir soru üzerine "İmralı'da bulunan terör örgütü elebaşısı Abdullah Öcalan'ın avukatlarıyla görüşmesi gerektiğini" söyledi. İstanbul'u geçmişte yöneten her ismin yaptığı hizmetlerin olduğunu vurgulayan İmamoğlu sözlerini şöyle sürdürdü:

        25 yıl belediyeyi yönetiyorsunuz. Ne yapacaktınız, arkaya yatıp uzanacak mıydınız? Ondan öncekiler hizmet etmedi mi? Sayın Sözen, sayın Dalan hizmet etmedi mi? Ondan öncekiler. Sonrasında sayın Erdoğan, sayın Gürtuna, sayın Topbaş. Elbette bir şey yapacaklar. Bakanlık kanalıyla İstanbul'a yapılmış hizmetler. Tabii ki yapılacak. İlk bunu projelendiren uzakdoğu ülkeleriyle tartışan sayın Ecevit. Sayın Yıldırım özelinde projelerin verimliliğini, geçerliliğini, aynı zamanda ülkeye olan maliyetini tartışacaksak ayrı ayrı konuşuruz. İtirazlarım olanlar var olmayanlar var. Bir köprüden geçmeme rağmen benim cebimden para çıkarsa tartışırım. Benim elbette mega projem var. İstanbul bugün mutsuz bir şehirhaline gelmiştir. Yaptığımız araştırmalarda yüzde 60 fırsatını bulsam bu şehri terkederim diyor. Sizce AK Parti niye mega proje anlatamadı? Ben sosyal projelerden bahsettim. Kent yoksulluğunun giderilmesinden bahsettim. Benim derdim vakıflarla işbirliği yapmamak değil. Seçilmiş üç beş vakıf üzerinden bu şehrin nimetlerini, fırsatlarını sürekli paylaşırsanız facia olur. Ben Beylikdüzü'nde İHH ile doya doya hizmet işbirliği yaptım. Onlarla işbirliği yapmaktan onur duyuyorum.Biz bu şehre çocuklarının mutluluğunu vaadediyoruz. Bu kent nereye gidiyor? Tamamıyla aksını kaybettirdiler. Geleceğe dair iyi işlerin önüne taş kondu.

        27 Mayıs'ın yıldönümünde bir soru üzerine İmamoğlu şöyle konuştu: 27 Mayıs Türkiye'nin utanç anlarıdır...

        İmamoğlu'nun açıklamalarından satır başları:

        Didem Arslan Yılmaz: YSK'nın gerekçeli kararını nasıl yorumluyorsunuz?

        EKREM İMAMOĞLU: Ne yazık ki dağ fare doğurdu demiştim. Çok kötü bir süreç Türkiye demokrasisi adına. YSK Türkiye'nin demokrasi sürecine büyük bir darbe vurmuştur. Öncesinde başlamıştı sıkıntılı süreç. 31 Mart gecesi başlamıştı. Kaygılarımız 31 Mart öncesinde de vardı. Örneğin devletin tüm yetkili yetkilileri 'dünyanın en güvenilir seçim sistemi Türkiye'de' diyorlardı. Seçimi kaybedenler mazeret uydururlar diyorlardı. Biz temkinli yaklaşarak bakın seçim stratejisi olarak meydan meydan geziyor olabilirsiniz, yapmayın, işinize bakın. Özellikle bakanlıklara mesajlar yolladım meydanlarda, televizyon programlarında. Kendilerinden çok emin, buna sadece devletin bakanları, yetkilileri değil AK Parti Genel Başkan yardımcıları, hatta sayın Cumhurbaşkanı. Sayın Cumhurbaşkanı'nın açıklaması bir adım daha ileriye gidip, seçime hazırlıklı olduklarını ifade ederken her sandıkta AK Partili insanların görev yaptıklarını söyledi.

        REKLAM

        "YSK MİLLETİN İRADESİNE AYKIRI BİR KARAR VERDİ"

        Biz de büyük çaba gösterdik sandık güvenliğiyle ilgili olarak. O gece devletin eliyle Anadolu Ajansı birçok ekrana yansıyan bilgileri verme noktasında Türkiye tarihinin belki dünya tarihinin en rezil gecesini yaşattık. Devlet yetkili kurumlarından bir kişi 'niye yapmıştır' demiyor. Biz elimizdeki ıslak imzalı tutanakları üzerinden hakkımızı savunduk. 14 saat bu ülkeye veri verilmemiştir. Pişkin konuşmalar olmuştur. Tedbirli olduk. Onların sandık görevlilerin bazı yerlerde bizden daha fazla olduğunu biliyoruz. Hakkımızı aradık. 6 Mayıs itirazlar vs. 45 gün uydurdular. Hak olanları elbette, bazı içtihatlara göre hak kabul edilen itirazlar elbette vardır. Birçok gerekçe uydurma. Negatif olumsuz tarih yazdılar. Demokrasiye darbe vurdular, halkın iradesini yok saydılar. YSK hukuka aykırı bir karar verdi.

        "HAKKINI ARAMA KONUSUNDA BU KADAR NAKLEN YAYIN OLMAMIŞTIR"

        YILMAZ: Oy farkı 29 binden 13 bine nasıl düştü sorusu yöneltildi. Geçersiz oyların yeniden sayıldı. Burada bilinçli, organize iş var deniyor. Ne dersiniz?

        İMAMOĞLU: Uydurma, çok basit örnek vereceğim. 31 Mart gecesi 3 bin 870 oyla kazandık, elimizdeki sağlam verilere göre diyen bir aday var. Çıktı açıklama yaptı. Partililerine kendisini alkışlattı. Biz hep temkinli davrandık. 1 Nisan günü ilerleyen saatlerinde bir tahminde bulundum, bazı hatalar, eksiklikler var. 17-18 bin oyla kazanacağımızı düşünüyorduk. 24 saat içinde 13 civarında naklen yayın yaptım. Herhalde rekordur. Hakkını arama konusunda bu kadar naklen yayın olmamıştır.

        Farkın kapanmayacağını beyan ettim. Saat 04.40 itibarıyla 1 Nisan'da AK Parti il başkanlığında kazandıklarını ilan ettikleri o 3 bin 870 sayıyı beyan ettiler. Saat 10.00 itibarıyla YSK Başkanı Sadi Güven, 27 bin 899 gibi bir rakam açıkladı. Maddi hataları düzeltiyoruz diye biz açıklama yapmışız. Lehimize, AK Parti lehimen bu düzeltmeler yapıldıktan sonra aradaki fark 21 bin civarına indi. Burada bizim de rakibimizin de oyu arttı. Bağcılar'da 230 oy aldığımız sandıkta sıfır girilmiş. Tüm sandıkların sürecine gelmeden önce geçersiz oylar sayılması karar verildi. Burada da oy farkı oluştu. 6 ilçenin tamamının sayımı da yapıldı. Bir de dediler ki, sandıklara sondaj yapacağız, 59 sandık. Burada da bizim lehimize 13 oy çıktı. Baktılar ki gerekli farklılık olmuyor. YSK ret kararı verdi.

        YILMAZ: AK Parti bu sayım sandıkların yüzde 10'unu oluşturuyor. Tamamı sayılsaydı fark kapanırdı.

        İMAMOĞLU: Biz istatistik bilimine göre konuşuyoruz. Binali Bey'in mühendislik okumuş birisi olarak istatistik olarak yanlış bilgilerini görüyorum üzülüyorum. Türkiye'deki her seçimi tekrar sayalım. İttifakın bir bölümü 1 oyla bile seçim kazanılır derken, İstanbul 13-14 binle kazanılmaz diye üzücü açıklamalar var. Geçersiz oylarda hatalar olduğu ortada.Buradaki istatislikle geçerli oyların istatistiki arasında ciddi fark var. Kimisi ampüle basmış, kimisi altı okun ucuna basmış. Bu AK Parti'de daha çok bize az olmuş.

        "KENDİ KARİYERİNİZİ ÇİZDİĞİNİZDE SİYASETTE BAŞARI ŞANSINIZ YOK"

        NAGEHAN ALÇI: 7'den 70'e kendinizi herkese tanıttınız. Mine Kılıç'ın yazdığı sizle ilgili kitabınızı okudum. Çok detay öğrendim. Eşiniz 'sabrı başarısının en büyük sırrıdır' diyor. Özkan Sümer'in 'olanla yetinmez, daha fazlasını ister' diyor. Beylikdüzü belediye başkanı olduktan sonra aklınıza herhalde İstanbul'u koydunuz. 2023'de İstanbul'u kazanın ya da kazanmayın Cumhurbaşkanı adayı olacağınızı düşünüyorum.

        İMAMOĞLU: Bunları duymak elbette güzel. Benim siyasi ideallerimi asla ve asla bir makam hırsı üzerinden yapmadım. 2009'da Beylikdüzü'nde belediye başkanı adayı olmak istemiştim. Ama o dönemde partimin tercihi başka oldu. Partim bana ilçe başkanı olma yolunda telkinlerde bulundu. Özellikle 4,5 yıllık ilçe başkanlığım sürecinde asla ve asla kendi kariyerinizi çizdiğiniz an siyasette başarılı olma şansınız yok. Toplum size yön veriyorsa, karar vericiler takdir hakkınızı sizin lehinize kullanıyorsa çok ideal ve doğru bir iş.

        "YSK'NIN DOĞRU KARAR VERECEĞİNE İNANIYORUZ DEDİM"

        MEHMET AKİF ERSOY: YSK'yla ilgili iktidarın çok üst düzey yetkilileri defaten güvenirliği söylendi. Siz YSK ile ilgili seçimden önce şüphe içerisindeydiniz?

        İMAMOĞLU: Bu kadar güven sunarken niye bu kadar endişeliyiz diye sorduk.

        ERSOY: Siz güven duyduğunuza dair açıklamalar yaptınız.

        İMAMOĞLU: Elbette YSK seçim sürecine karar verecek merci. Neticede tavırlar, davranışlar, karar alma biçimleri. Gerekçelere müdahaleleler. Ben takip ediyoruz dedim. YSK'yı dikkatle takip ediyoruz dedim. Doğru karar vereceklerine inanıyoruz dedim. İnanmıyoruz mu diyecektim.

        ALÇI: Sayın Sadi Güven'e CHP'liler çok haksızlık etti

        İMAMOĞLU: Kimi kastediyorsunuz bilemem, ben etmedim.

        ALÇI: Sayın Engin Altay.

        "ÇALDILAR, HIRSIZLIK YAPTILAR DENMEZ"

        İMAMOĞLU: Benim paramla, 82 milyon insanın parasıyla maaşlarını alan insanlar sürece ihanet etti, çok net.

        ERSOY: Siz AA'ya alternatif olarak ajans kuracağınızı söylüyorsunuz

        İMAMOĞLU: Sizin gibi kurumlara bilgi akışı sağlamamız için elinde kurumsal dayanağı ve yazılımı olması gerektiğini söyledi arkadaşlarımız. Bizim için o rezilliği yaşatan insanlar orada durdukça AA yok hükmündedir.

        DENİZ ZEYREK: Genç bir delikanlı rakibinizin yanına sokuldu. Bu seçim neden yenileniyor d edi. O da çok basit çaldılar dedi. Ben de size bu seçim neden yenileniyor dersem...

        İMAMOĞLU: Hukuksuzluk yaptılar, haksızlık yaptılar ama çaldılar denmez. Hele hırsızlar hiç denmez. Caminin önünde cuma namazının çıkışında yanınızda Diyanet İşleri Başkanı ile beraber kime diyorsunuz? Sayın Cumhurbaşkanını ben 6 Mayıs'ta uğurladım. 5 gün sonra çaldılar denmeye başlandı. Ramazan ayınız mubarek olsun dedim. Sizin de mubarek olsun dedi. Ben olsam bir hırsız varsa karşımda elini tutmam. Halk dilinde deniyor. Binali Yıldırım da çark etti. Sonra o da hırsızlar demeye başladı. Üzüldüğüm taraf şu, 16 milyon İstanbullu mu çaldı, YSK mı çaldı, sandık kurulu üyeleri mi çaldı? Kim çaldı? Ben 11 seçim yaşamış bir insanım.

        "BEN 16 MİLYON İNSAN VE TÜRKİYE DEMOKRASİSİ MAĞDURUYUM"

        İMAMOĞLU: Bir kelimeyi sürekli tekrar ederek insanların bilincinde bir algı oluşturuyorsunuz. Bir yalanı yeterince uzun, gürültülü, sık söylerseniz insanlar inanır. Sürekli tekrar tekrar söyleyin. Gobels'in sözü. Şu anda insanlar gerçeği öğrenmiş durumda farkında değiller.

        YILMAZ: Oylarım çalındı asıl mağdur benim dedi.Siz de öyle diyorsunuz. Kendi mağduriyetinizi nasıl tanımlıyorsunuz?

        İMAMOĞLU: Ben 16 milyon insan ve Türkiye demokrasisi mağdurum. Binali Yıldırım Bey niçin mağdur bilemiyorum. Kendisi İstanbul bile değil İzmir milletvekili.

        "BEN HAKKINI ARAYAN VE KİMSEYE DE HAKKINI YEDİRMEYEN BİRİYİM"

        İBB Meclisi'nin birinci oturumunda bu önergeyi Meclis'te sundum. Grup başkanı 'bunu komisyona havale edelim' dedi. Ben de geleneksel olarak bu teklif kararıyla oylanır,bunu daha önceki sayın Mevlüt Uysal yönetimi hazırladı dedim. Hayır gelsin inceleyelim dediler. Komisyona sevkedildi. Sayın Mevlüt Uysal döneminde sonra bizim ilavemizle Meclis'e gelen, komisyona gelen imzalanan bir sözleşmeye sayın Binali Yıldırım niye imza atar? Seçim dönemind 85 lira Akbili 40 lira yapacağım dediğimde kimin parasını kime dağıtıyorsunuz diye fırça attılar. Sonra biz yaptık dediler.

        ALÇI: Mağduriyet algısının kazandırdığını düşünüyor musunuz? Sayın Yıldırım da mağdur olduğunu söylüyor. Mağdur olmanın siyasetçiye kazandırdığı önkabülü üzerinden gidiyor. Halk Türkiye'de mağdur olana değil güçlü ve mağrur olana destek veriyor.

        İMAMOĞLU: Ben diyorum ki 16 milyon İstanbullu ve demokrasi mağdur edilmiştir. Ben gayet mağrur hakkını arayan ve kimsenin hakkını yemeyecekbir karaktere sahip kişiyim. Bu mağdur süreci yaşayan halk karar verecek. En mağrur, en güçlü, projeleri olan bir karakterle seçimi kazanacağız halk adına. Kendi kişisel mağduriyetini beyan eden sayın Yıldırım en başından aday olduğu için mağdur olmuş olabilir.

        "O SÖZÜ 15 YAŞINDAKİ GENÇ SÖYLEDİ! BU NASIL KURGUDUR?"

        YILMAZ: Sosyal medyada Kuleli'de fotoğraf çektiniz. Niye orayı tercih ettiniz?

        İMAMOĞLU: Boğazın kenarındaydık. Kaldı ki müze şu anda orası. Komplo teorileriyle bu ülkede canlar alındı. İnsanlar hayatlarından edildi.Balyoz, Ergenekon vesaire. Şimdi aynı kafa neler uyduruyor? Bugün Haliç'te çekimler yapıyorduk. Bir arkadaş yerleşim yaptı, bayram kutlaması yapacağız, cami olsun dedim, yönetmen espriyi patlattı, sağ tarafta da Rum Patrikliği var dedi. 15 yaşında bir genç. Bakırköy'deyiz. 15-20 bin insana hitap ediyorum. İncirli'ye gidiyoruz. Binlerce insan bizimle yürüdü. En son 15 kişiye düştü. 15 yaşında genç, tüylerim diken diken oldu. Hiç bırakmadı, 2,5-3 km. Yumruğunu sıkarak 'Ekrem Abi her şey çok güzel olacak' dedi. Bu nasıl kurgu olabilir, Allah aşkına. Dün bana 12-14 yaşındaki kız çocuğunun 'bu ülkeye adalet gelecek mi' diyerek gözyaşlarını gördüm. Bu çocuk niye böyle konuşsun?

        "NE KADAR BAĞIŞ YAPILDIĞINI TÜM ŞEFFAFLIĞI İLE AÇIKLACAĞIZ"

        İMAMOĞLU: Bu ülkede azınlık denmesine bile karşı insanım. Bu ülkede Rum, Ermeni, Katolik, Proteston, Ortodoks, Yahudisini azınlık kabul etmeyen, vatandaş kabul eden bir kişiliğe sahibim. Türk, Kürt ayırt edmeyen bir duruşa sahibim.

        ZEYREK: Bir tarafta sayın Cumhurbaşkanı, sayın Bahçeli,sayın Yıldırım, sayın Soylu var. AK Parti teşkilatları Ankara'da bir isimle konuştum. 'Bize talimat verdiler, İstanbul'daki akrabalarımızı seferber etmek için çalışıyoruz' dedi.Karşınızda bir tablo var. Siz de 'Kemal Bey ön plana çıkmasın, CHP'liler polemiklere girip tartışma yaratmasın' diyorsunuz. Bu dengesiz bir şey değil mi? Rakibinizi kim olarak görüyorsunuz?

        İMAMOĞLU: Ben rakibimi görmemezlikten gelen bir insanım. Rakibimi çok konuşan bir insan değilim. Rakibim yerine geçen kimse o da umurumda değil. Bu memleketin sorunları var, kurban olayım, ekonomik sorunları var.Ben sokaklardayım. Bu ülkenin resmi rakamlarla 5 milyonu geçen işsiz sayısı var. Bu ülkenin döviz artışı, borçlanma rakamları bütçe açığı birçok konu. Bu millet size 24 Haziran'da 5 yıl bu ülkeyi yönetin. Atanmış bakanları var bu ülkenin. Yurtdışı konular var. Terörle ilgili sorunlarımız var. Bunlarla ilgilenin. Bana diyor ki, 'İstanbul'a niye gidip geliyorsun diye soruyormuşum'. Esastan çıkarsanız ülkeyi ihmal etmiş olursunuz.

        ALÇI: 31 Mart öncesinde ben Tayyip Bey'le çok iyi çalışırım diyordunuz.

        İMAMOĞLU: Ben hem uyumlu çalışırım dedim. 39 ilçede sayın Cumhurbaşkanı niye miting yapsın? Bu ülkenin oy verip seçtiği Cumhurbaşkanı niye İstanbul'un 39 ilçesini diye dolaşsın.

        ZEYREK: Güçlü ve kalabalık bir grup var. Devletin olanakları kullanıyor vesaire. Siz de bağış kampanyası başlattınız. O olanaklar konusundaki dengesizliğin sonucu olarak görüyorum şahsen. İşe yaradı mı?

        İMAMOĞLU: Bu kampanyayı CHP başlattı. Ekrem İmamoğlu olarak yerel seçimlerde kampanya başlatma hakkımız yok. Yüzbinlerce bağış, olağanüstü sahiplenme. Ben onu takip edecek kişi değilim. Yaklaşık 600 binin üzerinde insanın yardımda bulunduğunu biliyorum. Bu ay Akbile 40 lira gönderdim, kalan 45'i size gönderiyorum diye yazdıranlar var. Olağanüstü mesajlar var. Bağış süreci doğru süreçtir. Diğerlerinin gücü devletin gücüdür. Her bir kuruşun hesabını vermeleri gerekir. Bağışla ilgili sürecin tümüyle açıklayacız. Ne kadar kullanıldı, kalan kısmı ile birtakım manevi yatırımlar yapacağız. Çocuklar, kadınlar, sosyal sorunlar.

        "ABDULLAH ÖCALAN TABİİ Kİ AVUKATLARIYLA GÖRÜŞEBİLİR"

        ERSOY: Cumhurbaşkanı miting yapmayı planlıyor, Bahçeli mitili İstanbul'a attık dedi. Siz bunu manasız buluyorsunuz? Aynı anda Kuleli'yle ilgili yurtta sulh cihanda sulh mesajı yanlış anlaşıldı.

        İMAMOĞLU: 21. yüzyılın dış ilişkiler felsefesi. Kim yanlış anladıysa anlasın.

        ERSOY: Kullanıldığı yer itibarıyla zihinlerde bıraktığı algı, başka bir yere çekildi. Beka tartışmasıyla gittik meseleye. Uluslararası basında çok konuşuldu. Burada FETÖ, PKK, S-400'ler Türkiye'ye gelecek. Çok sıcak bir yaz geçireceğiz. Cumhurbaşkanının bu konuları önemsemesi bununla ilintili bir şey mi?

        İMAMOĞLU: Gelin Türkiye'yi beraber yönetelim. 24 Haziran'da yetki alan AK Parti. Ne bekası? Kim daha vatansever? Bu ülkenin 82 milyon vatanseveri var. Terör örgütlerine karşı hep beraber dimdik ayaktayız. İşin altından başka kuyular kazıp, uydurma bahaneler üretip, FETÖ'cü diyenlere gidin aynaya bakın diyorum. Bu ülkenin bekasını bana göre benden çok düşünen olmaz. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin, CHP'nin, Türkiye Cumhuriyeti'nin evladı, 48 yaşında bir adam yönetecek. Sayın Erdoğan'ın olduğu gibi. Kolkola hizmet etsek, omuz omuza olsak. Yani her yeri aynı siyasi parti yönetecek. Ülkenin yarısı terörist mi? Bunlar boş işler. Millet bu boş söylemlerin farkında. 31 Mart önce her konuşma bekaydı. Şimdi niye beka kalktı ortadan. Şimdi başka hırsızlar, çaldılar var.

        ALÇI: PKK derken, Türkiye'nin güvenliği varken, Abdullah Öcalan'ın avukatlarıyla görüşme kararına ne diyorsunuz?

        İMAMOĞLU: Hukukçularıyla görüşmesi kadar doğal bir şey olamaz. Bu kadar tecritle adil olduğunuzu kime söyleyebilirsiniz.

        TÜRK NE KADAR TEMİNATSA KÜRT DE O KADAR TEMİNATTIR

        ZEYREK: Ben olsam ne yapardım diye düşünüyorum. Bir fotoğraf çekiyorsunuz Kuleli askeri lisesi var, sübliminal mesajlar veriyor deniyor

        İMAMOĞLU: Bunu kullanmaya çalışan şeytan zihinli insanlar. Ya da aynı o kriptocu kafa. Şu programda yurtta sulh cihanda sulhu 50 daha söylerim.

        ZEYREK: Yunanistan'da sizi destekleyen haberler yapılıyor. Biri de 'o tarafa bakın' diyor. Bunu düşünmüş müydünüz? Ceketinizi çıkardınız. Bu çalışılmış mıydı?

        İMAMOĞLU: Kavgayı ve kavgacı dili çok seven siyasi anlayış var. Ben de tam tersi. Hayatta hiç kavga etmedim, hiç de dayak yemedim. Onları ringte kendi kendileriyle bırakırım. Birbirlerini dövmeye başlar. Benim bu şehirle ilgili projelerim var. Ben onlarla ilgilenirim. Kavgaya beni çekemezler.

        YILMAZ: İstanbul'da ciddi bir Kürt seçmen var. Kürt meselesini nasıl tanımlıyorsunuz?

        ALÇI: Devletle Abdullah Öcalan'ın görüşmesine olumlu bakar mısınız?

        İMAMOĞLU: Benim Kürt meselesi diye bir tanımı doğru bulan birisi değilim. Benim Kürt vatandaşım, hemşehrim, kardeşim var. Türk vatandaşı ne kadar teminatsa bu ülkenin Kürt kökenli vatandaşım, hemşehrim de o kadar teminattır. Ben bu akşam bir evdeydim. Gaziosmanpaşa'da bir evde iftarımı açtım. Çocuğumuzun, sokağımızın meselesi aynı. Devlet bütün süreçleri aklıselim, şeffaf yönetmesi lazım. Devletin bazı işleri vardır. Açılım dendi, Meclis'te insanlar anlatın bize ne yaptığınızı bilmiyoruz dediler.

        "BENİM KÜRT VATANDAŞIM ADALET VE EŞİTLİK İSTİYOR"

        ALÇI: Dersim Belediye Başkanı Fatih Mehmet Maçoğlu'na ciddi destek verdiniz. Kürt ve Alevi katliamı olan Dersim katliamı konusunda ne düşünüyorsunuz?

        İMAMOĞLU: Tarihle ilgili program yapın inanın 2-3 saat konuşurum. İnanın ne bu akşamla ilgisi var. Arzu ederseniz ilerleyen günlerde, aylarda otururuz bu hususları görüşmemiz gerekiyorsa birkaç saat tartışırız. Bu işler 1 dakikalık cevaplarla cahil insanların eline fırsat vermek olur. Mesele İstanbul meselesi. Urfalı bir çocuğumuzun İstanbul'a gelip, çöplerden kağıt toplayıp, niçin çöp ayrıştırma makinasına kapılıp ölme meselesidir. Siz başka meselelerden gündem yaratmak olabilir. Benim gündemim Urfalı çocuğun meselesi. 3 milyon Kürt vatandaşımın gündemi adalet ve eşitlik istiyorum demesidir. Bana terörist demesin diyor. HDP'ye oy veriyorum bana niye terörist diyorlar diyor.

        "SAYIN DEMİRTAŞ ÜLKENİN İHTİYAÇ DUYDUĞU BİR DİL KULLANDI"

        31 Mart öncesinde defalarca dedim ki programa çıkalım, iki medeni insan olarak tartışalım. Bu ülke yıllar sonra siyaseten normalleşsin. Sudan bahanelerle kavga etmeye, ettirtmeye ihtiyacı yok. Süreç başladı. 4-5 defa hazırım, katılmak istiyorum dedim. Ben tek başıma kararı veriyorum. Siz bana soracaksınız tek başıma karar veremem demeniz için rakibinizin beyan etmemiş olması lazım. Ben kabul ettim. Ben bayılırım. Türkiye'nin normalleşmesi için. Ben Didem hanımı istemiyorum dese de, şu kanalı istiyorum dese de kabul ederim. Ben bu kadar önemsiyorum ilişkiyi. Ben rahmetli Özal'ın kabir ziyaretinde Binali Bey'i gördüğümde arabadan inip yanına gittim, elini sıktım. Tartışmaların sürdüğü dönemdi. Nasılsınız efendim dedim, döner dönmez iyiyim dedi, devam etti gitti. 5 saniye sohbet etseydi, sarılırdım.

        ZEYREK: HDP seçmeniyle temas halindeyim. Benim kararımda etkili olan şey sayın Demirtaş'ın 'benim hatırım için bunu yapın' şeklinde attığı tweet deniyor. Sizin açıklamanız, sonra Demirtaş'ın tweeti çok etkili olmuş. Bu konudaki duruşunuzda bir değişiklik var mı?

        İMAMOĞLU: En çok beğendiğim yanımı söyleyeyim. Düşüncesini güne, zamana göre hele hele oya göre çevirecek, evirecek bir insan olmadım, asla olmayacağım. Habertürk kayıtlarına geçsin. Siyasi ömrüm ne kadar olur bilemem. Ben milletvekili değilim, bakan değilim. Ben sayın Demirtaş'ı Cumhurbaşkanlığı döneminde takip etmiş birisiyim. Kendisiyle tanışmadım. Keşke tanışsaydım. Ülkenin ihtiyaç duyduğu bir dille süreç yönetti. Bu yöntemi siyaset anlayışını beğeniyorum dedim. O siyasi dönemini, anlayışını beğenen birisiyim. Keşke o dil herkesin gündeminde olsa.

        "27 MAYIS TÜRKİYE'NİN UTANÇ ANLARIDIR"

        Terör eylemine kurban edilmiş bir kızımızın cenazesine gittiğim için PKK'lının cenaze törenine gitti diye ilan eden gazeteler var. Bu nasıl bir şey? Elbette dava açacağım. Size PKK'cı, FETÖ'cü diyenlere dava açmaz mısınız? Keşke evinin önünde gazeteciyi dövenlere cezasını çektirse. Keşke bu ülkede genel başkanına yapılan saldırıya ceza verse de rahatlasak.

        ALÇI: Nazlı Ilıcak, Ahmet Altan, Osman Kavala gibi davalar var. Anayasa Mahkemesi'nden kararlar çıktı. Bunlarla ilgili ne söylersiniz? 6-7 Ekim olayları ve o süreçte Selahattin Demirtaş çizgisine ne dersiniz?

        İMAMOĞLU: Nagehan Hanım, bunlar bir programlık konu. Gündemle uzaktan yakından alakası yok. Gazetecilerin özgürce görevlerini yapmalarını isterim. Bu ülkede fikir suçu diye bir şey olmamasını isterim. Detayını bilmediğim hususta benden hüküm istiyorsunuz. O konulara çalışır konuşuruz. Fikir suçu olmadığı bir Türkiye istiyorum. Hak ve özgürlüklerin kanun yasa temelinde sağlıklı bir şekilde işlendiği bir Türkiye istiyorum. 1 gün önce siyasi iradenin konuşup 2 gün sonrayargının ona göre hareket ettiği bir ülke istemiyorum.

        ALÇI: 27 Mayıs'ın yıldönümünde anlamlı bir hareket yaptınız. Celal Bayar'ın kızı sayın Nilüfer Gürsoy'u evinde ziyarete gittiniz. Sizi tebrik ediyorum. 27 Mayıs deyince malesef sizin partinizin hitap ettiği tabanın önemli bir kısmı hala ayrım yapıyorlar. 27 Mayıs'ın doğru ama idamların yanlış olduğunu söylüyorlar. 27 Mayıs deyince siz CHP çizgisinin dışına çıkan siyasetçi oldunuz. Bu konuda bir mesaj vermek ister misiniz?

        İMAMOĞLU: Şu anda şu ülkenin belkide yüzde 99'un 27 Mayıs'ın bayram olmadığını, sonrasında ve ortaya koyduğu, birçok siyasi liderin, kişiliğin idam edilmesiyle utanç günü olduğunu herkes söyler. Benim rahmetli büyük dedem Demokrat Partiliydi, dedem Adalet Partiliydi. Demokrat Parti döneminde birtakım yanlışlar olabilir. 27 Mayıs Türkiye'nin utanç anlarıdır. Bu kadar net.

        GÖRECEKSİNİZ İSTANBUL MUAZZAM BİR REFLEKS VERECEK

        Türkiye şu anda farklı bir dönem yaşıyor. Partiler üstü bir dönem yaşıyor. Ben şu anda CHP'nin ve ittifakımız olan İYİ Parti adayıyım. Ben İstanbul ittifakı söylemini kendileriyle konuşmuş, Aralık ayında açıklamış birisiyim. İsraf var, sıkıntı var. Bu şehrin nimetleri bir avuç insanın eline dağıtılıyor, ben 16 milyon insana dağıtacağım. Bunun içinde HDP, MHP'li var, bütün partilerden insanlar var. YSK'nın ortaya koyduğu hukuksuz süreçten sonra bir demokrasi mücadelesi var. Biz her insanı bu sürece katmış durumd ayız. Göreceksiniz İstanbul halkı muazzam bir refleks verecek. Bize ama sağ, ama sol, hatta TKP'den diğer unsurlara kadar verecekler var. Bu süreci partilerle sağ sol diye dünyaya sıkıştırarak yönetme şansınız yok. Her biriniz gelin kampanyamıza katılın çocukların ne söyledikleriyle karşılaşın.

        ZEYREK: Sizi destekleyen CHP'liler, ittifak partilerinden insanlar sürekli bir umutsuzluk dile getiriyorlar. İptal ettirdilerse ne yapıp edip kazanacaklar, bu sefer bırakmazlar deniyor. Diğer cenahta da özellikle gelince işsiz kalacaksınız, 18 günde bir şey yapmadı ama, YSK iptal yönünde karar vermeseydi herkesi atacaktı. Belediyelerin yardımları kesilecekti, kendi mahallesine yardımda bulunacaktı deniyor. Bir de şu vakıf meselesini soracağım. Vakıflar genelde zenginlerin kurduğu şeylerdir. Sizin iddianız büyüşehir belediyesi bazı vakıflara para aktarmış. Yoksullardan toplanan paralar bazı vakıflara gitmiş. Bu vakıf mantığına ters bir şey değil mi?

        İMAMOĞLU: Allah'a şükür olsun ki, ben 5 yıl belediye başkanlığı yapmış birisiyim. İşten adam atmadığım çok net ortadadır. O kurun çalışanı mı değil mi, alın teri akıtıyor mu akıtmıyor mu değil. Gerisi teferruat. Ben AK Partili belediyelerden görevi devraldım. 22 müdürlüğün 13'üyle birlikte çalıştım. Beylikdüzü'ne gitsinler sorsunlar. İSMEK'i kapatacakmışım. Ben kapatmaya değil İSMEK'i büyütmeye geliyorum. Üç makam arabasıyla gezen kendini genel sekreter olarak tanımlayanlarla derdim var. Arkadaşlarım geldiler, başkanım burada sosyal medyayı sürdüren arkadaşlar bir teklif yapıyor. Sayın Uysal görevi devraldığında Topbaş'ı takipten çıkarmışlar. Biz de sayın Uysal'ı çıkaralım. Ne münasebet kardeşim, Topbaş'ı da, Uysal'ı da takip edin dedim.

        "VERİ KOPYALAMADA TEFTİŞ KURULUNDAN İKİ MÜFETTİŞ VARDI"

        O Cumartesi bütün makam araçlarını Yenikapı'yı getirtecektim. Ama 18 gün müsaade et. Ama bu adam İmamoğlu öğrencilerin indirimi yaptırdı. Ama dini ve milli bayramlarda ücretsiz ulaşım yaptırdı. Artık milli ve resmi bayramlarda da var. Su kullanım bedellerinde indirim yaptık. Meclis toplantıları şeffaf oldu. Bir genel sekreter insanları toplayıp, kahvaltı verip insanları kışkırtmaz. 24 Haziran'da sayın genel sekretere makam arabalarını gösteririm.

        ERSOY: Verilerin kopyalanması çok tartışıldı. Bazı iddialar duydum, sizin talimatınızla değil CHP Genel Merkezi'nden olduğu yönünde. Neden 'dışarıdan' ibaresi var.

        İMAMOĞLU: Orada iki tane teftiş kurulundan arkadaş var. Kimse öküzün altında buzağı aramasın. Görevi aldığımız tarih itibarıyla o bilgilerin büyükşehir belediyesinde muhafaza altına alınması. Endişelerim, duyumlarım, ihbarlarım var. Efendim benim 15 yıllık şoförüm Recep, gitmiş alışveriş merkezinde İngiliz ajanları ile buluşmuş.

        ZEYREK: Hangi verileri kopyaladığınızı söyleyin.

        İMAMOĞLU: Dosyalarda boyutsal bir azalma, abartılı artış var mı? Neymiş efendim yetkili arkadaş oraya gitmiş, gerekirse silahımla kendimi vururum ama bunu size vermem diye saçma sapan, iğrenç...

        ERSOY: Dışarıdan belirlenecek ve veya üç uzman...

        ALÇI: Milli İstihbarat Teşkilatı bundan rahatsız oldu.

        İMAMOĞLU: Rahatsız olabilir, cevabını almış gitmiştir. Mahkeme yanlış karar vermiştir. Bir bakanın bile bu konuyla ilgili yorum yapması kadar üzüntü verici bir şey yok. Benim maça gitmemle ilgili olarak. Yahu siz bu ülkenin İÇişleri Bakanısınız, sayın Bakan beni arasaydınız ya, 'siz ne yapmak istiyorsunuz' diye.

        "BEN KENT YOKSULLUĞUNUN GİDERİLMESİNDEN BAHSETTİM"

        ARSLAN: Avrasya Tüneli, Marmaray, şehir hastaneleri açıldı. Bu büyük projeler sayın Yıldırım'ın bakanlığı ve başbakanlığında gerçekleştirildi. Önce bunlara ne diyorsunuz? Sizin projeleriniz neler?

        İMAMOĞLU: 25 yıl belediyeyi yönetiyorsunuz. Ne yapacaktınız, arkaya yatıp uzanacak mıydınız? Ondan öncekiler hizmet etmedi mi? Sayın Sözen, sayın Dalan hizmet etmedi mi? Ondan öncekiler. Sonrasında sayın Erdoğan, sayın Gürtuna, sayın Topbaş. Elbette bir şey yapacaklar. Bakanlık kanalıyla İstanbul'a yapılmış hizmetler. Tabii ki yapılacak. İlk bunu projelendiren uzakdoğu ülkeleriyle tartışan sayın Ecevit. Sayın Yıldırım özelinde projelerin verimliliğini, geçerliliğini, aynı zamanda ülkeye olan maliyetini tartışacaksak ayrı ayrı konuşuruz. İtirazlarım olanlar var olmayanlar var. Bir köprüden geçmeme rağmen benim cebimden para çıkarsa tartışırım. Benim elbette mega projem var. İstanbul bugün mutsuz bir şehirhaline gelmiştir. Yaptığımız araştırmalarda yüzde 60 fırsatını bulsam bu şehri terkederim diyor. Sizce AK Parti niye mega proje anlatamadı? Ben sosyal projelerden bahsettim. Kent yoksulluğunun giderilmesinden bahsettim. Benim derdim vakıflarla işbirliği yapmamak değil. Seçilmiş üç beş vakıf üzerinden bu şehrin nimetlerini, fırsatlarını sürekli paylaşırsanız facia olur. Ben Beylikdüzü'nde İHH ile doya doya hizmet işbirliği yaptım. Onlarla işbirliği yapmaktan onur duyuyorum.Biz bu şehre çocuklarının mutluluğunu vaadediyoruz. Bu kent nereye gidiyor? Tamamıyla aksını kaybettirdiler. Geleceğe dair iyi işlerin önüne taş kondu.

        ALÇI: Klasik bir CHP çizgisinin dışına çıkıyorsunuz. Diyalog çabanız çok güzel. Ama herkesle iyi geçiniyim çizgisi insanları ürkütebilir. Sayın Sözen çok centilmendir. Ama Nurettin Sözen dönemi İstanbullular için hiç iyi bir dönem değil.

        İMAMOĞLU: Doğrularını alkışlarım. Programı bitirirken CHP'yi eleştirmenize fırsat vermeyeceğim. CHP'nin doğrularını desteklerim, yanlışlarını eleştiririm. Her dönemin eksiklikleri, hataları, yanlışları vardır. Bu millet önyargısız, kirli dil kullanmadan, sanatçıyı tehdit etmeden, iş insanını, memurunu, öğretmenini tehdit etmeden bir hayat yaşayamaz mı?

        ALÇI: Tunceli konusunda kaçamak cevaplar verdiniz.

        İMAMOĞLU: Bu başka programın konusu dedim. Ayrıca Dersim demek benim hoşuma gidiyor.

        ALÇI: Tamam

        ZEYREK: Sürekli israftan bahsediyorsunuz? Bir rakam çıkardınız mı?

        İMAMOĞLU: İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin gider bütçesi yaklaşık 58 milyar lira. Tasarruf ve nitelikli bütçe yönetimiyle minimum yüzde 10 civarında, 6 milyar lira kabiliyet olarak artı değer yaratabileceğini uzman arkadaşlarım benimle paylaşıyor. Sayın Yıldırım'ın çok kritik cümle var, bir belediyenin borcu bütçesinden fazla değilse sorun yok. Kaldı ki büyükşehirin borcu bütçesinin yarısı kadar dedi. Sonra düzeltti. Toplam borcu 26.6 milyar lira. Gelir bütçesinden fazla. 8.2 milyar lira.

        Bu akşam fırsat verdiniz. Çok geniş konulara değindik. Birilerin merak ettiğini bana sordunuz ben de görüşlerimi söyledim. FETÖ ile PKK üzerine cevap veriyorum. Gelin beraber yönetelim diyorum. Sayın Cumhurbaşkanım gelin beraber yönetelim diyorum. Bunu kesiyorlar FETÖ, PKK'yı koyuyorlar sosyal medyaya. Bunlar ülkeye zarar veriyor. Az önce şöförümün İngiliz ajanına gidip bilgileri teslim etmek istemesi gibi. Bu kadar kirli bilgiler üzerinde. Neymiş Ekrem İmamoğlu'nu nasıl lekeleyebiliriz. Benim bilinmedik tarafım yok. Bu sayın Erdoğan'a yapıldı Gürcü, Rum dendi. Sayın Abdullah Gül'e Ermeni dendi.

        ALÇI: Siyasette oluyor bunlar

        İMAMOĞLU: Ermeni de, Rum da olabilirsiniz. Hristiyan da Müslüman da olabilirsiniz. Türkiye'nin ahlaki sorunu olan insanlar üzerinden siyaset yapma döneminin bitirilmesi lazım. Ben bu ülkede sanki benim ailem dinliyormuş gibi siyaset yapacağım. Türkiye normalleşecek, güzelleşecek, iyi dille sevgi dilinin kazandığı bir ülke olacak.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ