İşte A'dan Z'ye "Libya Mutabakatı!"
Türkiye ile Libya arasında imzalanan ve dünya gündeminde sıcaklığını koruyan tarihi mutabakatı Genelkurmay Eski İstihbarat Daire Başkanı İsmail Hakkı Pekin, HABERTÜRK'ten Alper Uruş'a anlattı. Pekin, oluşturulan koridor ve olası asker talebine ilişkin, "Libya istediği an Türkiye bu ülkeye asker göndermelidir. Mutabakat, Sevr'in ikinci kez yırtılmasıdır ancak Akdeniz'de enerji savaşı büyüyecektir. Magosa'da daimi bir deniz üssü tesis etmelidir. Geçitkale Hava alanı jetler için alternatif meydan olarak hazırlanmalıdır" dedi
Türkiye ile Libya’daki Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) arasında 27 Kasım’da, “Güvenlik ve Askeri İşbirliği Mutabakat Muhtırası” imzalandı. İki ülkenin uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarının muhafazasını hedefleyen mutabakat, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti Başkanlık Konseyi Başkanı Fayez Al Sarraj arasında imza altına alındı. Mutabakat ile “Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılması"na yönelik bir çerçeve çizildi.
MECLİS'TE KABUL EDİLDİ
İmzalanan mutabakat ile Türkiye ile Libya arasında 30 kilometrelik bir koridorun oluşturulması hayata geçirildi. Doğu Akdeniz'de Türkiye'nin hiçbir şekilde dikkate alınmamasına verilen tarihi yanıt olarak kabul gören mutabakat, TBMM'de de 125'e karşı 269 oyla kabul edildi.
PEKİN, HABERTÜRK'E ANLATTI
Türkiye'nin Marmaris-Fethiye-Kaş kıyı hattı ile Libya'nın Derne-Tobruk ve Bordiya kıyı hattını birbirine komşu yapan tarihi mutabakatın ayrıntılarını Genelkurmay Eski İstihbarat Daire Başkanı İsmail Hakkı Pekin, HABERTÜRK'e anlattı... İşte A'dan Z'ye "Libya Mutabakatı"nın perde arkası...
Genelkurmay Eski İstihbarat Daire Başkanı İsmail Hakkı Pekin.
"1553 YILINDA TURGUT REİS FETHETTİ"
"Libya’nın tarihini Osmanlı İmparatorluğu döneminden itibaren kısaca ifade ettikten sonra günümüze gelmek belki de konunun anlaşılması açısından daha uygun olacaktır. Libya, 1553'te, Turgut Reis tarafından fethedilmiş ve Osmanlı İmparatorluğu'na Trablusgarp Beylerbeyliği olarak dahil olmuştur.
"ABD İLE YAPILAN DENİZ SAVAŞLARINA KATILDI"
1611 yılına kadar paşalarla idare edilen Libya, 1611 yılında "Dayılık" sistemi ile idare edilmeye başlanmıştır. Bu sistem daha bağımsız bir yönetimin oluşmasına neden olmuştur. 19'uncu yüzyılda ABD ile yapılan deniz savaşlarına Libya da katılmıştır. Osmanlı İmparatorluğu'nun merkezi bir yönetim sistemini benimsemesi üzrine 1835 yılından itibaren tekrar merkeze bağlı bir eyalet olarak yönetilmeye başlanmıştır.
"ATATÜRK VE ENVER PAŞA GÖNÜLLÜ OLDU"
1911 yılında İtalya'nın Libya'yı işgali ve Uşi Antlaşması'yla fiilen Osmanlı Devleti'nin elinden çıkmasına rağmen Libya, hukuki olarak Osmanlı'ya bağlı bir eyalet olarak kaldı. Libya’nın o zamanki adı ile Trablugarb Eyaleti'nin İtalyanlar tarafından işgali sırasında Mustafa Kemal Paşa ile Enver Paşa, Osmanlı zabitleri, halkı örgütlemek ve savaşmak için Libya’ya gönüllü olarak gitmişlerdir.
ÖMER MUHTAR'IN EFSANE DİRENİŞİ
Daha sonra Libya’nın kahramanı Ömer Muhtar’ın efsane direnişi görüyoruz. 2'nci Dünya Savaşı'nda Fransa ve İngiltere'nin kontrolüne giren Libya, Birleşmiş Milletler (BM) eliyle kurulan ilk devlettir. 1951 yılında krallık haline gelen Libya’nın ilk kralı ise Şeyh İdris olmuştur.
KADDAFİ'NİN HEDEF OLARAK ALINMASI
1969 yılında Kaddafi’nin başında bulunduğu genç subaylar tarafından yapılan darbe sonucu krallık yıkılmış ve Libya Halk Cumhuriyeti kurulmuştur. 1998 yılında Londra’dan kalkan bir yolcu uçağının İskoçya üzerinde teröristlerce infilak ettirilmesi sonucu, 189'u ABD'li olmak üzere 275 kişi, Lockerbie kasabasından da 11 kişi ölmüştür. Bu terör olayından sonra Kaddafi hedef alınmıştır.
2011 YILINDA KADDAFİ'NİN ÖLDÜRÜLÜŞÜ
Kaddafi daha sonra bu olayla ilişkili olanları İngiltere'ye teslim etmiş ve ölenler için tazminat ödemişse de ABD ve Batı’nın radarından çıkamamıştır. 18 Mart 2011'de başlayan olaylar ve ayaklanma sonucu 22 Ağustos 2011'de Kaddafi öldürülmüştür.
"400'DEN FAZLA AŞİRET BİRLİK SAĞLAYAMADI"
Seçimler yapılmış, Meclis teşkil edilmiş ve hükümet kurulmuş ancak iç savaş sona erdirelememiştir. Temsilciler Meclisi toplanamadan Tobruk’a kaçmış, 400'den fazla olan aşiret arasında birlik sağlanamamıştır. BM'nin de tanıdığı Ulusal Mutabakat Hükümeti Trablus’da bulunmaktadır.
HAFTER'İ DESTEKLEYEN ÜLKELER
Onun karşıtı olan Halifa Hafter’in yönetimindeki Libya Milli Ordusu ise Bingazi merkezli olup Libya’nın yüzde 80'ine hakimdir. Türkiye Ulusal Mutabakat Hükümetini desteklerken Fransa, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Rusya Halifa Hafter’i desteklemektedir.
"PETROL VE DOĞALGAZ ZENGİNİ LİBYA"
Libya, öncelikle coğrafi olarak Kuzey Afrika'da, Akdeniz'e uzun kıyısı olan bir limanlar ülkesidir. Mısır, Cezayir, Tunus ve Çad ile çevrilidir. Petrol ve doğalgaz zengini bir ülkedir ve 21'inci yüzyıl enerji savaşlarının yapılacağı Sahel Bölgesi ülkeleri ile komşudur.
"HAFTER EĞİTİMİNİ SSCB'DE ALDI"
Halifa Hafter, Kaddafi’nin komutanlarındandır. Libya-Çad savaşında esir düşmüş daha sonra ABD istihbaratı tarafından devşirilmiş, eğitimini Sovyetler Birliği'nde yapmış bir askerdir. Ulusal Mutabakat Hükümeti Başbakanı Fayiz Serraj ise bir iş adamıdır ve Osmanlı döneminden kalan Libya’nın köklü ailelerindendir.
"BİZİ ANTALYA KÖRFEZİ'NE HAPSEDECEKLERDİ"
Yunanistan, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, İsrail, Mısır ve Lübnan; aralarında yaptıkları tek taraflı anlaşmalarla, Doğu Akdeniz’i parsellemişler ve Türkiye’nin hakkını gasp etmişlerdir. Türkiye bu ülkelerin aralarında tek taraflı olarak yaptıkları deniz yetki alanlarının ve sınırlarının belirlenmesi anlaşmaları ile Antalya Körfezi'ne hapsedilmek istenmiştir.
"TÜRKİYE, BU MUTABAKATI YAPMAK ZORUNDAYDI"
Müteakiben de aralarında paylaştıkları Doğu Akdeniz’de petrol ve doğal gaz arama sahaları ilan ederek buralarda dünyanın önde gelen şirketleriyle arama ve sondaj faaliyetleri konusunda anlaşmalar yapmışlardır. Türkiye’nin yapacağı bir şey kalmamış ve 27 Kasım 2019 tarihinde Libya Hükümeti ile tarihi mutabakatı yapmak mecburiyetinde kalmıştır.
"HAYATİ ÖNEMDE ATILMIŞ BİR ADIMDIR"
Söz konusu mutabakat Libya ve Türkiye’nin deniz yetki sınırlarını belirleyen bir mutabakat olup Türkiye, KKTC ve Libya’nın Doğu Akdeniz’deki haklarına sahip çıkması için atılmış hayati önemdeki bir adımdır.
"TÜRKİYE, AKDENİZ'DEKİ SINIRLARINI BELİRLEDİ"
Mutabakat Türkiye’ye, anavatanın devamı olan mavi vatanın elde bulundurulmasını sağlamıştır. Türkiye’nin, Doğu Akdeniz’deki deniz sınırları bir mutabakatla belirlenmiş, Libya ve KKTC ile tescil edilmiş ve BM'ye gönderilerek açık ve net bir şekilde ilan edilmiştir.
"YUNANİSTAN'IN POLİTİKASI İFLAS ETMİŞTİR"
Yunanistan’ın diğer ülkeleri ve adaları kullanarak Türkiye’yi kendi karasularına hapsetme politikası iflas etmiştir. KKTC haklarının gasp edilmesi önlenmiştir.
"TÜRKİYE, SEVR ANTLAŞMASI'NI BİR DAHA YIRTTI"
Türkiye’nin, Libya ile imzaladığı mutabakat, ülkemizi mavi vatandan mahrum etmek isteyen ve ülkemize yeni bir Sevr dayatmaya çalışan ülkelerin ve onların taşeronlarının planlarını bozmuş ve yırtmıştır. Rahatsızlıkları bir türlü gelişmesini önleyemedikleri Türkiye’yi bir defa daha ellerinden kaçırdıkları içindir. Türkiye’nin onların oyunlarını bozduğu içindir.
"TÜRKİYE İSTENDİĞİ AN ASKER GÖNDERMELİDİR"
Söz konusu mutabakat ve hemen arkasından imzalanan "güvenlik ve askeri işbirliği mutabakatı" birbiriyle yakından ilgilidir. Ulusal Mutabakat Hükümeti ile yapılan mutabakatın yürürlükte kalması bu hükümetin Libya yönetiminde kalmasıyla yakından ilgilidir. Türkiye talep edilmesi durumunda bölgeye asker ve/veya gönüllü göndermelidir.
"MAGOSA'YA DENİZ ÜSSÜ KURULMALIDIR"
Akdeniz’de mücadele sürüyor ve daha da artarak sürecek. Bu mücadeleye hazır olmak için Türkiye, KKTC’ye İHA/SİHA’ları gönderdiği gibi Magosa’da daimi bir deniz üssü tesis etmelidir. Bu konudaki çalışmaların devam ettiğini görüyoruz.
"ALTERNATİF HAVA ALANI HAZIRLANMALIDIR"
Geçitkale Hava alanı jetler için alternatif meydan olarak hazırlanmalıdır. KKTC'de bir hava üssüne ihtiyaç yoktur. Zira jetlerin bu bölgeye uçuşu 10 dakika sürmektedir."