Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Tubitak Ansiklopedi Anormal Psikolojisi Nedir?

        Psikolojinin, uyumsuz davranışların incelenmesi, değerlendirilmesi, tedavisi ve önlenmesine odaklanan bir alt alanıdır. Kimi zaman, psikolojik bozuklukları inceleyen bilim alanı olarak tanımlanan "psikopatoloji" ile aynı anlamda kullanılsa da psikopatolojiyi de içine alan daha geniş bir kapsama sahip olduğu belirtilmelidir. Anormal psikolojisini, psikoloji biliminin psikolojik bozuklukların değerlendirilmesi ve tedavisine uygulanmasıyla ilgili mesleki ve akademik alt-alanı olan klinik psikoloji ile de ayrıştırmak gerekmektedir.

        Anormal psikolojisinin araştırma konusunu daha iyi açıklayabilmek için öncelikle normal ve anormal davranışın tanımlanması gerekir. Kişinin, sosyal normlara göre, yaşına ve içinde yer aldığı kültürel gruba yönelik tipik beklentileri etkili biçimde karşılayabilme becerisi "uyuma yönelik" ya da "normal" davranış olarak tanımlanmaktadır. Tersine, kişinin gündelik işlevselliğini bozan davranışlar ise uyumsuz ya da "anormal" davranışları temsil eder. Gündelik işlevsellikteki bozulma, duygusal düzeyde, ilişkisel düzeyde, düşünce düzeyinde ve davranışsal düzeyde kendini gösterebilmektedir. Uyumsuz davranışlar, genellikle altta yatan birtakım sorunların yansıması olarak ortaya çıkmaktadır. Uyumsuz davranışlar, bu davranışı gösteren kişinin stres karşısında incinebilirliğinin yüksek olduğu, başa çıkma kapasitesinin ise yetersiz kaldığına işaret edebilir. Bu davranışlar çevre tarafından kabul görmediği gibi, işlevsel becerilerin öğrenilmesi üzerinde de bozucu etki yaratabilmektedir.

        Anormal davranışların çeşitliliği, bu çeşitlilik içinde paylaşılan ortak özelliklerin azlığı ve "normal"e ilişkin kültürel ve bağlamsal görecelilik nedeniyle, anormal davranışı, normal davranıştan kesin sınırlarla ayrıştırmak ve tanımlamak kolay olmamaktadır. Örneğin, el yıkama sağlık açısından istendik bir davranışken, bunun çok sık yapılması obsesif-kompulsif bozukluğa işaret edebilir. Bu durumda, sık sık el yıkama, bulaşıcı bir virüse bağlı pandeminin yaşandığı dönemde aşırı kaygının tetiklediği anormal bir davranış olarak mı, yoksa bulaşı önlemeye yönelik koruyucu bir davranış olarak mı değerlendirilmelidir? Anormal psikolojisi, bir davranışın anormal sayılıp sayılmayacağını belirlemek üzere bazı ölçütler kullanmaktadır. Bu ölçütler, söz konusu davranışın (a) istatistiksel olarak ender görülüyor olmasını, (b) kabul edilebilir davranışa ilişkin sosyal normlara ters düşmesini, (c) kişinin kendisinde ciddi düzeyde sıkıntıya neden oluyor olmasını, (d) işlevselliği önemli ölçüde engellemesini, (e) kişinin çevresi için rahatsızlık yaratıyor olmasını ve (f) kişinin kendisi ya da diğerleri için tehlike barındırıyor olmasını içermektedir. Bir davranışın anormal kabul edilmesi için bu ölçütlerin belli bir bileşimini karşılaması beklenmektedir. Anormal davranışa sahip bireyler, içinde bulundukları toplumun ya da kültürün normlarına aykırı düşünmekte ya da hareket etmektedirler. Bu nedenle başkaları tarafından anlaşılmaz, rahatsızlık verici ya da tehdit edici algılanabilmektedirler. Burada, anormal davranışı değerlendirirken kültürel bağlamın özelliklerinin mutlaka dikkate alınması gerektiği akılda tutulmalıdır. Anormal davranışları olan bireylerin, öz bakımlarını yerine getirme, bir işte dikiş tutturma, başkalarıyla anlamlı ilişkiler kurma gibi gündelik yaşamın gereklilikleriyle baş etmekte zorlandıkları bilinmektedir.

        Anormal davranış, aynı zamanda ideal psikolojik iyilik halinden sapma olarak da ele alınmaktadır. Bu açıdan bakıldığında, neyin anormal olduğunu tanımlamakla başlamak yerine, önce psikolojik iyilik halinin ideal koşullarını tanımlamak önem kazanmaktadır. Kendine yönelik olumlu bakış açısı, büyüme ve gelişme kapasitesine sahip olma, özerklik ve bağımsızlık, gerçekliği doğru algılama, olumlu ilişkiler kurabilme ve gündelik yaşamın talepleri karşısında yetkinlik, psikolojik iyilik halinin göstergeleri olarak ele alındığında, anormal davranışı belirlemek üzere bu koşullardan sapmaları göz önünde bulundurmak gerekir.

        Anormal davranışı ortaya çıkaran etkenlere ilişkin farklı kuramsal açıklamalar bulunmaktadır. Bunların başlıcaları biyolojik (medikal) yaklaşım, psikodinamik yaklaşım, davranışçı yaklaşım, bilişsel yaklaşım, insancıl (hümanistik) yaklaşım, sosyokültürel yaklaşım ve kişiler arası yaklaşımdır. Bu yaklaşımlarda da öne sürüldüğü gibi çeşitli biyolojik (genetik ya da yapısal yatkınlıklar, kromozom bozuklukları, fiziksel yoksunluk, beyin patolojisi vb.), psikososyal (anne yoksunluğu, erken dönem travmatik yaşantılar, patojenik aile yapısı, sorunlu kişiler arası ilişkiler, yoğun stres vb.) ve sosyokültürel (hızlı sosyal değişim, savaş ve şiddet, ön yargı ve ayrımcılık, ekonomik zorluklar ve işsizlik vb.) etkenler gelişimi ketleyerek, stres yaratarak ya da her iki olumsuzluğa birden yol açarak uyumsuz davranışlara neden olmaktadır.

        Anormal psikolojisi, anormal davranışların altında yatan etkenlerin anlaşılması için korelasyonel, deneysel ve epidemiyolojik yönteme, vaka analizlerine ve gözleme dayalı çalışmaların yürütüldüğü; buradan hareketle de anormal davranışa yönelik değerlendirme, önleme ve tedavi yaklaşımlarının geliştirildiği ve uygulandığı bir alandır.

        YAZAR

        Ilgın Gökler Danışman