Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Tubitak Ansiklopedi Budizm Nedir?

        MÖ 6. yüzyılda Hindistan'ın kuzeydoğu bölgesinde yaşamış olan Siddharta Gautama'nın düşüncelerine bağlı olarak gelişen bir dini sistemdir. İnanışa göre Gautama aşırı dünyevileşme ve katı riyazetten uzak durarak bir orta yol takip etmiş, böylece mutlak hakikate ulaşmıştır. Bu nedenle kendisi "aydınlanmış" anlamına gelen Buda unvanıyla anılmıştır. Buradan hareketle Gautama'nın öğretisine "Budizm", bu öğretiyi benimseyenlere de "Budist" denilmiştir. Budistler kendi dini geleneklerini "Buda'nın buyruğu/öğretisi" manasında Buda şaşana/dharma olarak adlandırmışlardır. Günümüzde yaklaşık 400-450 milyon mensubu ile dikkat çeken Budizm daha çok Tibet, Çin, Japonya, Tayvan, Kamboçya ve Myanmar gibi Güney Asya ve Uzak Doğu ülkelerinde yaygınlık göstermektedir.

        Hint inanç ve kültürünün hakim olduğu ortamda yetişmiş olan Buda, Hinduizm'i çok tanrıcılık anlayışı, kast sistemi, kanlı kurban törenleri ve Brahminlerin tekelciliği gibi niteliklerinden dolayı tenkit etmiş ve kendine özgü yeni bir dini sistem tesis etmiştir. Keşfettiğine inandığı hakikatleri gerek kendi çabası gerekse öğrencileri vasıtasıyla geniş kitlelere duyurmaya çalışmıştır. Buda'nın ölümünden sonra öğrencileri arasında birtakım sorunlar yaşanmıştır. Bunların çözüme kavuşturulması ve Buda'nın sözlerinin kayıt altına alınması amacıyla çeşitli konsiller düzenlenmiştir. Buda'nın ölümünden hemen sonra gerçekleştirilen Racagrha konsilinde Budist kutsal metinlerinden Vinaya ve Sutta Pitaka kayıt altına alınmıştır. Bundan yaklaşık bir yüzyıl sonra toplanan Vaisali konsilinde, keşişlerin yanlarında değerli eşya taşıyıp taşıyamayacakları ve manastır kurallarının nelerden müteşekkil olduğu tartışılmıştır. Bu konsilin hemen ardından Budizm tarihinde ilk bölünme yaşanmıştır. Milatta önce üçüncü asrın ortalarında Kral Aşoka tarafından organize edilen Pataliputra konsilinde ise Buda'nın tabiatı ile ilgili tartışmalar yaşanmış ve mezhepler arasındaki görüş ayrılıkları derinleşmiştir. Bu konsilde ayrıca Abhidamma Pitaka tespit edilerek Budist kutsal metinleri arasına eklenmiştir.

        Budizm, Kuzey Hindistan'da hüküm sürmüş olan Maurya İmparatorluğu'nun önemli hükümdarlarından Aşoka zamanında oldukça güçlenmiştir. O, Budizm'i imparatorluğun resmi dini ilan etmiş, hakimiyeti altındaki bölgelere çok sayıda Budist tapınağı inşa ettirmiş, aynı zamanda Orta Asya, Sri Lanka ve Burma gibi bölgelere çeşitli Budist önderler göndermiştir. Maurya İmparatorluğu'ndan sonra kurulan yeni yönetimlerin Budist geleneğe karşı yürüttükleri olumsuz politikalar, Budistlerin Hindistan'daki gücünü azaltmıştır. Miladi ilk yıllardan Orta Çağ'ın sonuna kadar geçen sürede Budistlerin önemli bir kısmı Afganistan, Orta Asya, Tibet, Çin ve Japonya gibi bölgelere geçiş yapmıştır. Bazıları ise Hindistan'ın belli bölgelerine sıkışmıştır. Neticede Budizm, doğduğu topraklardan çıkmak durumunda kalmıştır.

        Budist kutsal metinleri uzun süre sözlü olarak aktarıldıktan sonra yazıya geçirilmiştir. Pali dilinde derlenmiş metinler, en sahih kabul edilmektedir. Bu nedenle Budist kutsal metinleri "Pali Kanon" adıyla bilinmektedir. Pali Kanon için "üç sepet" anlamına gelen Tripitaka ismi de kullanılmaktadır. Metinlerin sepet şeklinde nitelendirilmesi, metinlerdeki öğretilerin nesilden nesile nakledildiğini vurgulamak içindir. Tripitaka üç ana bölümden oluşmaktadır. İlki, keşiş ve keşişelerin uyması gereken kurallar ile Sangha teşkilatının yapısına dair bilgiler ihtiva eden Vinaya Pitaka'dır. İkincisi, temel dini öğretiler ile Buda'nın hayat hikayesini içeren Sutta Pitaka'dır. Sonuncusu, Budist öğretilere ilişkin felsefi yorum ve izahların yer aldığı Abhidamma Pitaka'dır. Mahayana ekolünde Pali Kanon dışında kutsal kabul edilen başka metinler de bulunmaktadır. Bunlardan dikkat çekenleri "Bilgeliğin mükemmelleştirilmesi" manasına gelen Pracnaparamita ve Lotus Sutra adıyla meşhur olan Saddharma Pundarika'dır.

        Budizm'in özünü triratna (üç mücevher) olarak adlandırılan üç iman esası oluşturmaktadır. Bunlar; "Buda'ya inanırım/sığınırım, Dharma'ya inanırım/sığınırım ve Sangha'ya inanırım/sığınırım" şeklinde formüle edilmektedir. Birincisiyle kastedilen, mutlak aydınlanmaya kavuşmuş kişilere inanma ve onların öğretilerine bağlı kalmadır. Dharma ile Budist öğretilerin bütünü ve kainattaki uyumu sağlayan evrensel yasa kastedilmektedir. Sangha ise özelde Budist öğretilerin yayılması için çaba sarf eden din adamlarını genelde de bütün Budist cemaati ifade etmektedir.

        Budizm'e göre evren birbirini takip eden çeşitli dönemlerden oluşmakta ve bu süreç sonsuza dek tekrarlanmaktadır. Evren, üstün bir varlık tarafından yaratılmadığı gibi kendiliğinden veya tesadüfi olarak varlık bulmuş da değildir. Alem ve içindeki fenomenler, bağımlı varoluş yasasına bağlı olarak ortaya çıkmıştır. Buna göre her yeni durum veya varoluş kendisinden öncekinin bir sonucu ve daha sonradan ortaya çıkacak durumun da sebebi olmaktadır. Dolayısıyla erken dönem Budist anlayışta yaratıcı tanrı fikri açıkça yer almamaktadır. Nitekim Buda, vaazlarında tanrının var olup olmamasından ziyade acı ve ıstıraptan kurtulma yolları üzerinde durmuştur. Zamanla Budizm'de tanrı düşüncesi hususunda farklı inançlar gelişmiştir. Buda, tanrısal bir varlık olarak görülmüş ve ona tapınma biçimleri ortaya çıkmıştır.

        Budizm'de, karma-tenasüh öğretisi önemli bir yer tutmaktadır. Bu noktada Budizm'i Hinduizm'den ayıran başlıca husus ruh anlayışıdır. Zira Budizm'de varlıkların özünü oluşturan sabit bir cevher veya sürekli aynı kalan bir ruh anlayışı bulunmamaktadır. Buna anatman öğretisi adı verilmektedir. Bu öğretide bir bedenden diğerine geçen ruh, aynı ruh olmadığı için tenasüh öğretisinin ahlakiliği tartışılır hale gelmektedir. Budizm, bu sorunu bağımlı varoluş yasası çerçevesinde izah etmeye çalışsa da bu konudaki tartışmalar sona ermiş değildir. Budist kozmolojisinde evren aşağıdan yukarıya doğru duyular alemi, şeffaf varlıklar alemi ve mutlak şekilsizlik alemi şeklinde üç temel varlık kategorisinden oluşmaktadır. Hayat serüveni sona eren birey, dünyadaki eylemlerinin neticesine göre bunlardan birinde yeniden beden almaktadır. Önceki yaşamlarında yapmış olduğu iyi veya kötü amellerinin karşılığını mutluluk/cennet ve ıstırap/cehennem şeklinde tasvir edilen bu varlık kategorilerinde gördükten sonra yeniden yeryüzüne dönmektedir. Bu döngü nihai kurtuluşa ulaşıncaya kadar devam etmektedir. Bireyin varlık aleminin en alt basamağında doğmasına neden olan başlıca kötü fiiller din adamı öldürmek, anne babaya isyan etmek ve cemaat arasında tefrikaya sebep olacak işlerde bulunmaktır.

        Budizm'e göre tenasüh zincirinden kurtuluş, tanrısal bir inayetten ziyade bireysel çabayla elde edilebilir. Bunun için öncelikle Buda'nın keşfettiği dört temel hakikati idrak etmek ve sekiz dilimli yolu takip etmek gerekmektedir. Dört temel hakikat şunlardır: Hayat, acı ve ıstırapla doludur. Bunun sebebi hırs ve arzulardır. Acı ve ıstırabı sona erdirmek için hırs ve istek duygusunu yenmek gerekmektedir. Bu da sekiz dilimli yolu takip etmekle mümkündür. Sekiz dilimli yol ise doğru bilgi, doğru düşünce, doğru konuşma, doğru davranış, doğru meslek, doğru çaba, doğru muhakeme ve doğru murakabeden oluşmaktadır. Budizm'e göre bu ilkelere uygun bir yaşam neticesinde acı ve ıstıraba neden olan doğum-ölüm döngüsünden kurtulup mutlak huzura yani Nirvana'ya ulaşılmaktadır.

        Budizm'de ibadet anlayışı Buda merkezli gelişmiştir. Buda'nın doğumu ve aydınlanması gibi önemli zaman dilimleri bayram olarak kutlanmaktadır. Bu günlerde tutulan bazı oruçlar vardır ve bunlar genelde perhiz şeklindedir. Buda'nın doğduğu, aydınlandığı, ilk vaazını verdiği ve öldüğü yerler hac mekanları olarak kabul edilip ziyaret edilmektedir. Budizm'de ahimsa prensibi gereği kan akıtmak çirkin bir davranış olarak kabul edildiğinden kanlı kurban ibadeti yoktur. Buda heykelleri önünde sunulan pirinç, süt, çiçek gibi takdimeler birer kurban olarak telakki edilmektedir. En dikkat çeken ibadetlerin başında ise yoga ve meditasyon gelir. Bundaki amaç eşyanın gerçek mahiyetini kavrama meleke ve yeteneğini kazanmaktır. Budizm'de ibadet için tayin edilmiş özel bir vakit veya mekan yoktur. Budist mabetleri için kullanılan yaygın isim vihara'dır. Viharalar, ibadet ihtiyacını karşılamanın yanı sıra Budizm'e ait kutsal değerleri muhafaza etmek ve bir kimsenin günlük ihtiyaçlarını gidermek maksadıyla da planlanmaktadır.

        Budizm'in Theravada ve Mahayana olmak üzere iki ana mezhebi bulunmaktadır. "Ataların yolu" anlamına gelen Theravada Sri Lanka, Birmanya, Tayland ve Vietnam gibi yayıldığı bölgelerden ötürü Güney Budizm'i olarak da bilinmektedir. Theravada ekolüne göre asıl hedef, her bireyin tek başına nihai kurtuluşa ermesidir. Böyle kimselere arhat adı verilmektedir. Bireysel kurtuluşa vurgu yaptıkları için rakiplerince kendilerine yerici bir çağrışımı olan "küçük araç" anlamında Hinayana adı verilmiştir. Mahayana ise "büyük araç" anlamına gelmektedir. Tibet, Kore, Çin ve Japonya gibi yayıldığı bölgelerden ötürü Kuzey Budizm'i olarak da bilinmektedir. Mahayana ekolünde önemli olan evrensel kurtuluştur. Bu nedenle ideal insan, mutlak aydınlanmaya erişmesine ramak kala diğer insanlara rehberlik etmek üzere kendi kurtuluşunu öteleyen kimsedir. Böylelerine boddhisattva adı verilmektedir. Daha çok Mahayana ekolünde yaygınlık kazanan bir diğer inanca göre her şeyin kötüye gittiği ahir zamanda Maitreya adında bir kurtarıcı ortaya çıkacak ve kötülükleri yok edip unutulmakta olan Budist öğretiyi yeniden canlandıracaktır.

        Budist bakış açısına göre Budizm dışındaki dini geleneklerden hiçbiri mutlak hakikati bütün yönleriyle ortaya koyabilmiş değildir. Kutsal metinde geçen "sekiz dilimli yolu ihtiva eden din doğrudur ve değerlidir. Bu yolları içermeyenler ise değersiz ve geçersizdir…" (Sutta Pitaka, I. 2. 151) şeklindeki ifadeler böyle bir düşünceyi yansıtmaktadır. Budizm'de sadece bu dünyanın gerçekliğine vurgu yapan ve ahlaki normları gereksiz gören dini sistemler değersiz kabul edilmektedir. Ahlaki ilkeleri önceleyen, öldükten sonra varlığın devam ettiğini kabul eden ve insanın iradi eylemleriyle hareket ettiğini savunan dini sistemler ise nihai kurtuluş için yeterli görülmeseler de saygıdeğer bulunur.

        YAZAR

        Cemil Kutlutürk

        KAYNAK

        • Arslan, Hammet. "Hint Dinlerinde Bir Arınma ve Aydınlanma Yolu Olarak Yoga." (Basılmamış Doktora Tezi), İzmir: Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2013.
        • Aydın, Fuat. "Buda'nın Diğer Dinlere Bakışı." Divan İlmi Araştırmalar 16 (2004): 107-138.
        • Barth, Auguste. The Religions of India. Çev. James Wood. Varanasi: The Chowkhamba Sanskrit Series Office, 1963.
        • Karataş, Hüsamettin. "Nichiren Budizmi." (Basılmamış Doktora Tezi), Ankara: AÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2012.
        • Kaya, Korhan. Budistlerin Kutsal Kitapları. Ankara: İmge Kitabevi, 1998.
        • King, Richard. Indian Philosophy: An Introduction to Hindu and Buddhist Thought. Edinburg: Edinburg University Press, 1999.
        • Prasad, Sinha Harender. Bharatiya Darşan ki Ruprekha. Delhi: Motilal Banarsidass, 2010.
        • Sangharakshita. A Survey of Buddhism: Its Doctrines and Methods Through the Ages. Windhorse Publications, 2004.
        • The Dhammapada and Suttanipata. Çev. M. Müller ve V. Fausböll. SBE 10. Delhi: Motilal Banarsidass Publishers, 2004.
        • The Inscriptions of Asoka. Yay. Haz. D. R. Bhandarkar ve S. Majumdar. Calcutta: University of Calcutta, 1920.
        • The Sutta Nipada, Çev. V. Fausböll. Part II, Sacred Books of the East (SBE) 10. Yay. Haz. Max Müller. Delhi: Motilal Banarasidass Publishers, 1965.
        • Yitik, Ali İhsan. Doğu Dinleri. İstanbul: İSAM Yayınları, 2014.