Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Tubitak Ansiklopedi Şiddet Nedir?

        Sahip olunan fiziksel gücün tehdit yoluyla ya da doğrudan kendine, bir başka insana, bir gruba, topluma karşı yaralanma, fizyolojik hasar, gelişme bozukluğu ya da gerilikle sonuçlanacak veya sonuçlanma olasılığı yüksek bir biçimde uygulanmasıdır. Psikobiyolojik faktörler ve dış çevre ile olan etkileşimin bir sonucu olarak ortaya çıkan şiddet genel olarak beş türe ayrılmaktadır. Fiziksel şiddet; bireyin bir başkası tarafından fiziksel olarak hırpalanmasını, acı duymasını hedefler ve tokatlama, silah, bıçak gibi araçlarla yaralama, vurma, tekmeleme gibi eylemleri içerir. Duygusal şiddet; bireyin ruh sağlığını tehdit edici eylemleri, bilişsel anlamlandırma sürecine yönelik olumsuz müdahaleleri içermektedir. Örnek olarak; tehdit etme, aşağılama, küfür etme, hakaret etme, kendine güvenini düşürmeye yönelik imalarda bulunma, emir yağdırma, kontrol altında tutma sayılabilir. Ekonomik şiddet; bireyin gelir elde etme özgürlüğünün kısıtlanması, varlığına el konulması, zorla çalıştırılması, mülkiyet hakkının esirgenmesi, eşit hakların verilmemesi olarak tanımlanabilir. Cinsel şiddet; kadının istemeden cinsel ilişkiye ya da istemediği kişilerle, istemediği ortamlarda cinsel etkinliğe zorlanması, çocuk yaşta evlendirilmesi gibi durumları içerir. Ayrıca siber şiddet yoluyla istenmeyen cinsel içerikli materyallerin yollanması, taciz edilmesi de bu şiddet türü içinde yer almaktadır. Sosyal şiddet ise toplumsal baskı yoluyla bireyi zora sokmayı hedefleyen, ikinci sınıf görülmesine neden olan, toplumsal rollerini kısıtlayan şiddet türüdür.

        Dünya Sağlık Örgütüne göre, tüm dünyada bireysel şiddete en fazla maruz kalan ve yıpranan kesimi kadınlar oluşturmaktadır. Aile içinde annesinin şiddet gördüğüne tanık olan çocuklar ise empatik eğilim, sorun çözme ve duygu kontrolünde etkili yöntemler geliştirememektedir. Bu da gelecekte psikolojik sorunlara, yakın ilişkilerde problemlere, şiddetin kuşaklar arası aktarımına ve şiddetle ilgili geleneksel ancak işlevsel olmayan yanlış bir anlayışa yol açabilmektedir. Her tür travmada olduğu gibi, şiddet öncelikle kişide şok ya da hissizlik yaşatarak, güven duygusunun kaybedilmesine ve çaresizlik yaşanmasına neden olmaktadır. Toplumsal ve kültürel açıdan ele alındığında, sosyal bir problem olan şiddetin çıkarlar doğrultusunda meşrulaştırılıp normalleştirilmesinin ve bir şiddet kültürü oluşturulmasının sakıncaları üzerine alan yazında bulgular mevcuttur. 

        YAZAR

        Şennur Tutarel Kışlak