Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Tubitak Ansiklopedi Vatandaş Ve Vatandaşlık Nedir?

        Vatandaş siyasal bir birliğin haklar ve sorumluluklara sahip olan üyesidir. Tarihsel süreçte erken dönemde, bir şehirde veya devlette ikamet eden kişileri ifade eder ve kavramın bu anlamdaki ilk kullanılışı Antik Çağ site devlet uygulamasına dayanır. Bu dönemde vatandaşı yabancılardan ve kölelerden ayıran temel nitelik, siyasal yönetimin katılımcı öznesi ve aktif üyesi olmasıyla belirlenmiştir. Vatandaşlık kavramı ise üç temel boyuta işaret etmektedir. Birincisi, vatandaşlık hukuki bir statüdür. Her vatandaş bir devletin veya belli bir siyasi topluluğun üyesidir ve bu üyelik hukuki normlarla belirlenmiştir. İkincisi, siyasi boyuttur ki bununla bir toplumun siyasi kurumlarına etkin bir biçimde katılan siyasi özneler kastedilir. Bu katılma sürecinde vatandaşlar belli hak ve sorumluluklara sahiptirler ve bunların nasıl tanımlandığı, geleneksel olarak nasıl algılandığı siyasal ve kültürel bakımdan vatandaşlık anlayışı konusundaki farklılıkları ortaya koyar. Üçüncü olarak vatandaşlık, bir siyasi topluluğa mensup olan vatandaşların belli bir vatandaşlık kimliğini ifade eder. Her vatandaş, sahip olduğu devletin veya siyasi topluluğun üyesi olmakla aynı zamanda belli bir kimliğe de sahiptir. 

        T. Humphrey Marshall (ö. 1981), 1950 yılında yayınladığı Yurttaşlık ve Toplumsal Sınıflar adlı çalışmasında vatandaşlık anlayışının tarihsel olarak on sekizinci, on dokuzuncu ve yirminci yüzyılda sırasıyla sivil, siyasi ve sosyal haklar olmak üzere üç farklı haklar temelinde ortaya çıktığını savunur. Marshall'ın bu sınıflandırması tarihsel açıdan önemlidir, ancak günümüz vatandaşlık tartışmaları farklı yaklaşımlar üzerinden sürdürülmektedir. Özellikle siyasal ve kimlik boyutundaki tartışmalar kuramsal çerçevede iki ana yaklaşım çerçevesinde gerçekleşmektedir. Bunlardan liberal-bireyci yaklaşımda vatandaşlık hak ve sorumlulukları evrensel açıdan tanımlanırken katılımcılık daha çok bireysel tercihe ve gönüllülüğe bırakılmıştır. Bu yaklaşımda asgari vatandaşlık katılımı beklenir ve bu beklenti de çoğunlukla oy verme ile sınırlıdır. 

        Cumhuriyetçi ya da Aristocu cumhuriyetçilik yaklaşımında ise vatandaşlık katılımcılık ve vatandaşlık erdemleri açısından değerlendirilir. Devletin bu doğrultuda katılım mekanizmalarını temin etmesi ve vatandaş yeterliklerini geliştirmesi beklenir. Bu modelde vatandaşlar yasa yapma sürecinin, sosyal değişmenin ve toplumsal çöküntüyü önlemenin aktif aktörleri olarak görülürler. Vatandaşlık katılımı, Aristoteles'in (ö. MÖ 322) Politika adlı eserinde önem verdiği temel düşüncelerden biridir. Aristoteles, vatandaşın mahkemeye gidebilen, dava açabilen ya da dava edilebilen kimse olarak tanımlanmasını eksik bularak diğer insanlardan farkını yasal, siyasal ve yönetsel görevlerde yer almasında görür. Bu nedenledir ki, Aristoteles, Montesquieu (ö. 1755) ve Rousseau (ö. 1778) gibi çoğu cumhuriyetçi düşünürlerde vatandaşlık erdemleri son derece önemlidir ve sağlıklı bir siyasal yönetim için kamusal erdemlerin geliştirilmesine özel önem verilmelidir. Çağımız demokrasilerinde görülen siyasi katılım konusundaki isteksizlik, toplumsal yozlaşma ve çöküntü, şiddet gibi birçok sorun günümüzde bazı liberallerin de vatandaşlık erdemleri konusuna eğilmelerine yol açmıştır. Bu nedenle, günümüz demokrasilerinde aktif ve katılımcı vatandaşlığın önemi konusunda çağrılar sıklıkla dile getirilmektedir. Demokratik karar verme mekanizmalarının çeşitlenmesi, farklılaşması ve karmaşıklaşması vatandaşlık katılımını her zamankinden daha fazla önemli kılmaktadır. Demokratik, etkin ve katılımcı vatandaş yetiştirme amacıyla vatandaşlık eğitimi, Türkiye'de olduğu gibi, ABD ve Avrupa ülkelerinde de eğitim programlarında yer almaktadır. 

        Türkiye'de vatandaşlık erdem ve niteliklerini geliştirmeye yönelik eğitim uygulamaları on dokuzuncu yüzyılın sonlarından itibaren Osmanlı vatandaşı yetiştirme hedefinin bir parçası olarak eğitim sisteminde "terbiye-i vataniye" veya "yurt terbiyesi" kapsamında yer almıştır. 1912 tarihli Malumat-ı Medeniye ve Ahlakiye kitabı ile Cumhuriyet döneminden okutulan Vatandaşlık Bilgisi, Medeni Bilgiler, Vatandaşlık ve İnsan Hakları Bilgisi gibi derslerle vatandaşlık eğitimi örgün eğitimin parçası olmuştur. Konuyla ilgili araştırmalarda Türkiye'de vatandaşlık eğitimi ve anlayışında ağırlıklı olarak haklardan ziyade vatandaş sorumluluğunun ve fedakarlığının vurgulandığı tespit edilmiştir. 

        Günümüzde vatandaşlıkla ilgili akademik çalışmalar felsefi ve siyasal açıdan liberal ve cumhuriyetçi yaklaşımların yanı sıra cemaatçi, kozmopolitan, feminist, çokkültürcü ve radikal demokratik vatandaşlık anlayışları; vatandaşlık nitelikleri açısından aktif, etkili, katılımcı ve demokratik vatandaşlık; çalışma alanı itibarıyla ekolojik, ekonomik, diasporik, örgütsel, sosyal ve kültürel vatandaşlık kavramsallaşması üzerinden sürdürülmektedir.

        YAZAR

        Sedat Yazıcı