Yapay zeka işsizliği ve vatandaşlık ücreti: Geleceğin sosyal politikaları
Yapay zeka teknolojisinin hızla gelişmesi, iş dünyasında büyük değişimlere yol açarken işsizliği de artırabileceği tartışmaları da gündemi meşgul eden dezavantajlarından bir tanesi olarak dikkat çekiyor. Vatandaşlık ücreti ise bu yeni dönemde sosyal adaleti sağlamak için önemli bir anahtar çözüm olarak ortaya atılan bir proje oldu. Uzmanlar tarafından bu modelin işsizlik ve gelir eşitsizliği problemlerini ortadan kaldırabileceği vurgulanıyor.
Son yıllarda hızla gelişen yapay zeka teknolojileri, iş dünyasında büyük değişikliklere neden olmaya başladı. Özellikle düşük vasıflı ve tekrarlayıcı işlerde insanların yerini alarak işsizlik oranlarını artırma potansiyeline sahiptir. Bu durum, gelir eşitsizliğini ve sosyal dengeleri olumsuz etkileyebilir. Yapay zeka, sadece mavi yakalı işleri değil, aynı zamanda beyaz yakalı işleri de tehdit ediyor. Otomasyon ve yapay zeka destekli sistemler, finans, hukuk, sağlık gibi birçok sektörde insanların yerini almaya başladı.
SOSYAL ADALETİN ANAHTARI
Yapay zekanın yol açabileceği işsizlikle başa çıkmak için birçok uzman, vatandaşlık ücreti projesini gündeme taşıyor. Peki nedir bu vatandaşlık ücreti?
Bu proje aslında kulağa günümüz dünyası için biraz ütopik bir projeymiş gibi gelse de AI'nin hızlı gelişimi ile doğabilecek problemler karşısında yegane çözüm olarak sunuluyor. Vatandaşlık ücerti, her bireye sabit bir gelir sağlamayı öngören bir model olarak karşımıza çıkıyor.
Bu model, işsizlik ve gelir eşitsizliği sorunlarını hafifletmeyi de hedefliyor. Vatandaşlık ücreti, bireylerin temel ihtiyaçlarını karşılamalarına yardımcı olarak, ekonomik dalgalanmalardan daha az etkilenmelerini sağlama hedefiyle ortaya çakartılmış bir projeyken, aynı zamanda yaratıcı ve yenilikçi işler için bireylere daha fazla zaman ve kaynak sunmayı hedefliyor.
ÖNDE GELEN İSİMLERİN GÖRÜŞLERİ
Yapay zeka teknolojisinin hızla yayılmasıyla birlikte, devletlerin bu yeni döneme uyum sağlamak için ciddi önlemler alması gerektiği konusunda hemfikir olunduğu görülüyor. Yapay zeka, iş dünyasında büyük değişikliklere neden olma potansiyeli ile genişlerken, bu değişikliklerin sosyal politikaları ve toplumsal adaleti nasıl etkileyeceği konusunda daha fazla araştırma ve tartışma gerekliliği de sürüyor. Güvenlik önlemleri ve etik kurallar, yapay zeka sistemlerinin sorumlu ve güvenli bir şekilde kullanılmasını sağlamada kritik öneme sahip.
İşte dünya çapında öne çıkan uzmanlardan bazılarının konu ile ilgili görüşleri:
Geoffrey Hinton: Nobel ödüllü bilim insanı Geoffrey Hinton, yapay zekanın işsizliği artıracağı ve eşitsizliği derinleştireceği konusunda endişelerini dile getirdi. Hinton, her vatandaşa sabit bir gelir verilmesi gerektiğini öne sürdü. Bu öneri, sosyal adaleti sağlamak ve toplumun refahını artırmak için önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.
Haydar Baş: Ekonomist Profesör Haydar Baş da benzer şekilde, yapay zekanın etkisiyle başa çıkmak için vatandaşlık maaşı önerisini savundu. Baş, devletin tüm bireylere belirli bir gelir ödemesi yapmasının toplumsal adaleti ve refahı artıracağını belirtti. Milli Ekonomi Modeli'nde vatandaşlık maaşı, bireylerin ekonomik güvenliğini sağlamayı ve toplumsal dengeyi korumayı amaçlar.
Andrew Yang: ABD'li girişimci ve eski başkan adayı Andrew Yang, evrensel temel gelir (UBI) konusunda önde gelen savunuculardan biridir. Yang, yapay zekanın ve otomasyonun işsizliği artıracağına dikkat çekerek, her Amerikalıya aylık 1000 dolar verilmesini önerdi. Bu öneri, bireylerin temel ihtiyaçlarını karşılamalarına yardımcı olmayı ve ekonomik eşitsizliği azaltmayı hedefliyor.
Elon Musk: Tesla ve SpaceX'in CEO'su Elon Musk da evrensel temel gelir fikrini destekleyenler arasında yer alıyor. Musk, yapay zekanın birçok işi ortadan kaldıracağını ve insanların temel ihtiyaçlarını karşılamak için bir gelir sağlamanın kaçınılmaz olacağını belirtti.
