Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam Aslan balığı şimdi de Ege'yi tehdit ediyor

        Mustafa ALKAN/HABERTÜRK PAZAR

        Rengârenk, sevimli mi sevimli aslan balığının tehlikeli olduğuna insanın inanası gelmiyor. Bedeninin dört bir tarafından fırlayan yüzgeçleri ve onların uzantısı iğneleri yele gibi boynunu sarıyor. Çizgileriyle zebrayı, renkleriyle bir leoparı da andırıyor. Saygı uyandırıcı bir zarafeti var. Ağır hareketlerle yüzen bu balık, sarayda dansa kaldırılmış, kabarık elbiseli, fırfır yakalı 18’inci yüzyıl Avrupa asilzadelerini hatırlatıyor. Onu akvaryumuna alanlar, saatlerce kıpırtısız kalsa bile izlemeye doyamadığını söylüyor.

        Bu büyülü güzelliği, aslında obur bir seri katil olan aslan balığının maskesi... O göz alıcı iğneleri de zehirli. Bu öyle bir zehir ki bir köpek balığını anında öldürebilir, bir insanı felç edebilir. Zehirli iğneleriyle büyük balıkları kendisinden uzak tutarken, onu zararsız zanneden kendinden küçük balıkları da büyük bir iştahla yutuyor. Boyunun üçte ikisine kadar olan her türlü balığı yiyor. Atlas Okyanusu’nda yakalanan bir aslan balığının midesinden 50 farklı balık türünün kalıntıları çıkmıştı. İştahının sınırı yok. Öyle ki daha çok yemek yiyebilmek için normal ölçülerinin 30 katına kadar şişebiliyor. Müthiş bir hızla besleniyor: 30 dakikada 20 balığı midesine indirebiliyor. Çöreklendiği bölgedeki balıkların yüzde 80’ini 5 hafta gibi kısa bir sürede tüketebiliyor. Bu yüzden aslan balığı, balıkçıların kâbusu... ABD Ticaret Bakanlığı’nın hesaplarına göre, aslan balığı ülkenin balıkçılığına her yıl ortalama 138 milyar dolar zarar veriyor.

        ÖNCE AKVARYUMLARI SONRA OKYANUSLARI TÜKETTİ

        Bu iştahı aslan balığını, denizlerin en istilacı balığı haline getirdi. Ama bu istilada insan elinin payı da çok büyük. Anavatanı Hint Okyanusu olan aslan balığının, 20 yıl önce akvaryum balığı olarak Avrupa ve Kuzey Amerika’ya taşındığı ve buradan denizlere atıldığı tahmin ediliyor. 1990’lı yıllarda güzelliğine aldanıp aslan balığını akvaryumuna koyanlar, bu obur katilin kısa sürede diğer balıkları tükettiğini görünce pişman oldu. O pişmanlıkla daha büyük bir hata yapıp aslan balığını öldürmek yerine denize salanlar, tarihte görülmemiş bir sualtı katliamına ortak oldu. Çünkü aslan balığı beslendiği hızda üreyebiliyor. Bir dişi aslan balığı yılda 2 milyon yumurta bırakabiliyor. Bu yumurtalar, ticari gemilerinin dengede kalmak için denizden gövdelerine çektiği balast sularına karışıp dünyanın dört bir yanına taşınıyor.

        DİKKAT! MARMARA’YA BİLE ÇIKABİLİR

        Aslan balığının taşındığı yerler arasında Akdeniz ve Türkiye kıyıları da var. İskenderun Teknik Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Cemal Turan, 2 yıl önce İskenderun Körfezi’nde aslan balığı tespit etmişti. Bugüne kadar Türkiye kıyılarında ekosisteme ait olmayan 74 balık türü tespit eden Prof. Cemal Turan, aslan balığı istilasının Güney Ege kıyılarına kadar ulaştığını söylüyor. Prof. Turan, bir sıcak su balığı olan aslan balığının, küresel ısınmanın etkisiyle “Akdeniz’in hızla tropikallaşmesi nedeniyle” daha da kuzeye, Marmara Denizi’ne bile çıkabileceği uyarısında bulunuyor.

        Hızla yayılan ve çoğalan aslan balığı, Türkiye’nin balıkçılık ve turizmi açısından da tehlike oluşturmaya başladı. Antalya Gazipaşalı balıkçıların geçen ay ağlarında sürekli aslan balığı takılmasından şikâyet ettiği medyaya yansımıştı. Sualtı spor meraklıları da her dalışta karşılarına bu balıkların çıkmaya başladığını söylüyor. Prof. Turan, aslan balıklarının Türkiye sularında 10 ile 100 metre derinde tespit edildiğini söylüyor ve bunların bazılarının akıntılarla kıyıya vurarak insan sağlığını tehdit eder hale geldiğini belirtiyor. Aslan balığının zehri, insan üzerinde birkaç gün süren dayanılması güç ağrı, ateşlenme, terleme ve solunum güçlüğü yaratıyor. Bu zehrin kalp ve dolaşım sistemi rahatsızlığı olanlarda felce ve hatta ölümlere yol açabildiği de biliniyor. Prof. Turan, “Bu tehlikeye karşı halkın bilinçlendirilmesi lazım. Mesela aslan balığı sayısının arttığı zamanlarda kıyıda yüzme yasakları getirilmeli” diyor. Cemal Turan aslan balığı tehlikesine karşı ulusal bir projenin de öncülüğünü yapıyor. Eylül ayında start alacak projede önce kıyılarda aslan balığıyla birlikte Akdeniz’e ait olmayan diğer tehlikeli balık türlerinin yerleri ve miktarı tespit edilecek. Ardından bu tehlikeli balıklarla mücadele planı ortaya konulacak.

        TEK ÇARE ONU YEMEK

        Sadece Türkiye’de değil, dünyanın dört bir yanında okyanus bilimcileri, deniz yaşamının bir numaralı ‘doğal’ düşmanı haline gelen aslan balığının sayısını azaltmak için çareler arıyor. Ancak bugüne kadar ‘doğal’ bir yöntem bulunamadı. Aslan balığını yiyecek büyük bir balığın bulunmaması en büyük sorun. Ama bu seri katili yiyebilecek bir canlı var: İnsan.

        Kuzey ve Orta Amerika ülkeleri yönetimleri aslan balığının mutfaklara taşınması için teşvik uyguluyor. Japonya’da aslan balığı yüz yıllardır yeniyor. Balığın son 10 yılda sayısının geometrik olarak artmasının ardından Küba, Meksika, Kolombiya, Kostarika ve ABD’de de balığın mönülerde yer alması için aşçılar teşvik ediliyor. Küba’da 3 yıldır “Aslan Balığı yemekleri” yarışması düzenleniyor örneğin. Başkent Havana’daki Santy Pescador restoranının aşçısı Noriesky Gao, zehirli iğneleri dikkatli biçimde ayıklandığında balığın yemeklerinin çok lezzetli olduğunu söylüyor. Gao, “Müşteriler zehirli olmasından ötürü çekinerek yaklaşıyor. Ancak yiyenler onu çok seviyor. Suşisi bile yapılıyor” diyor. Aslan balığının ticari tüketimi istilayı dizginleyeceği gibi bundan büyük zarar gören balıkçıları da rahatlatacak. O yüzden benzeri teşviklerin Türkiye’de uygulanması olası. Çipuranın, lahozun, sardalyanın ve Akdeniz’in bütün lezzetli balıkları hatırına, aslan balığına sofranızı açmaya hazır olun.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ