Olayların gölgesinde
Maçın 2 bölümü var: 81. dakikaya kadar olanı ve sonrası...
Olayın olduğu dakikaya kadar sahaya baktığımızda pozisyonlar ve iki takımın mücadelesi dışında yine maçın önüne geçen önemli bir pozisyon var. Donk tarafından oyunun kesilmesi... Burada önemli nokta hakemin düdüğünün Donk’un topu atmasından önce mi yoksa sonra mı çaldığı... Önce çaldıysa olay kapanır. Ama çalmadıysa ortada büyük bir sorun var demektir.
Bu vakayı maçın 81. dakikasına kadar olan bölümünden çıkartıp sahanın içine döndüğümüzde yine elindekine sahip olamayan bir Beşiktaşla karşı karşıya kalıyoruz. Maça iyi başlayan, yüksek pas yüzdesiyle oynayan, golü bulan, oyunu tutan takım görüntüsü ancak 20 dakika sürdü. Fakat kısa süre sonra oyuna rakibini ortak eden, kendi yarı sahasına çekilen, pas yüzdesi eksiye düşen ve kendine güvenmeyen bir takım görüntüsü maça iyi başlayan takımın yerini aldı. Yalnızca Tolga ve Atiba üstün gayretleriyle maçı belli bir bölüme kadar tutabildiler.
Bu görüntüye bu sezon Beşiktaşlılar uzak değil. G.Saray, F.Bahçe ve Sivas maçlarından aşinayız. Çünkü bunlara sorun veya kriz demek boyutu çoktan aşıldı. Sık ve tekrar eder hale geldi. Bu kadar çok negatif olay sürekli bir şekilde tekrar ediyorsa durum kangren haline gelir. O zaman daha radikal daha zorlu ve net kararlara ihtiyaç duyarsınız. Bugün Beşiktaş artık bu safhada. Kendine rakip olan hiçbir takımı yenemeyen, öne geçtiği maçları tutamayan, bu rakipleri karşısında sürekli güven kaybı yaşayan bir ekip olarak geldiği nokta artık mazeretlerin arkasına sığınma sürecini geçti. Zaman radikal kararlar alma zamanı.
81 sonrasıysa yine bir facia görüntüsü... Sahaya giren bir taraftar bir anda maçı ve Beşiktaş’ı bambaşka bir noktaya götürdü. Çık işin içinden çıkabilirsen. Sahaya giren kişiye mi bakacaksın, oyuncuların reaksiyonlarına mı, hakemin kararlarına mı? Olayları kurallarla beraber yorumlamak diye bir olgu var. Hakemin Beşiktaşlı oyuncuları bu olayın sorumlusu gibi görüp oyundan atması akıl alır bir şey değil. Kurallar ayrı, kurallara uymak ayrı, kuralları doğru yorumlamak apayrı bir şey. Maç sonunda kopan fırtınaya baktığımızda ne demek istediğimizi daha iyi anlatmış oluruz.
Tüm bu olayları ortaya koyarken; maçın büyük bölümünü elinde tutan, müthiş bir pas yüzdesiyle oynayan, Beşiktaş’ı yarı alanına hapsedip geriden gelip maçı çeviren Kasımpaşa’nın alacağı tebriği de
gölgelemeyelim. Viudez ve Scarione müthiş oyuncular. Bireysel yetenekleri ve ortaya koydukları futbol karakterleriyle Beşiktaş’ın cebindeki puanları alıp kendi ceplerine koydular.