Macaristan'daki altılı ittifak nedir, ne değildir
Önümüzdeki pazar Macaristan genel seçimini Başbakan Orban’a karşı altılı ittifakın kazanması halinde bunun bizim altılı yuvarlak masa açısından moral üstünlük sağlayacağı yorumları yapılıyor.
Başta CHP, muhalefet cephesi Macaristan’daki ittifak modelini yakından izlediğini, 12 yıllık sağ popülist Orban iktidarını bitirebilecek seçim sonucuna dikkat kesildiğini nicedir gizlemiyor. Farklı şartlar ve farklı seçim sistemine rağmen. Bazı anketlere göre medya gücünü elinde bulunduran Viktor Orban’ın FIDESZ partisiyle ittifak kafa kafaya durumda. Kararsız oranı Macaristan’da geleneksel olarak hep yüksektir; bu sefer de yüzde 20’ler bandında. Zavecz Araştırma’nın son anketinde ise iktidar muhalefet ittifakının iki puan önünde görünüyor: Durum yüzde 41’e yüzde 39.
İki ülkedeki bileşimlerin en önemli farkı, seçime ortak listelerle giren Macaristan’daki ittifakın en soldan en sağa geniş bir siyasi yelpazeden oluşması. Benzemezlik katsayısı bizim merkeze yakın altı partiye göre çok daha yüksek ama ortak renkleri Avrupa mavisi. Bu geniş yelpaze bir sistem değişikliğinde değil, sosyal politikalarda ortaklaşıyor. Çünkü Avrupa Birliği içinde Macaristan sosyal adaletsizlikte ilk sırada yer alıyor. Orban iktidarında giderek yükselen bir grafikle.
Sol parti ve Yeşiller’den, sosyal demokratlar, liberaller ve küçük sağcı partilere siyaset sahnesindeki dağınıklık 12 yıl önce Orban’ın iktidara gelmesinde etken olmuştu. 2019 yerel seçimlerinde ilk kez toparlanan ittifak sayesinde Budapeşte’de kazanan muhalefet oldu. Yeşiller’den Gergely Karacsony belediye başkanlığı koltuğunu iktidar partisinin elinden aldı.
Altı muhalefet lideri önceki gün DEVA lideri Ali Babacan’ın ev sahipliğinde ikinci yemekli zirvede buluştu. Henüz ittifak kıvamında değiller ama, seçim yasası değişiklik teklifine atıfla “Demokratik ilkelere dayanan birlikteliğimiz bu gibi siyasi mühendislik çabalarından etkilenmeyecektir. İşbirliğimizi uyum içinde sürdürmeye kararlıyız” mesajıyla olası bir seçim ittifakının işaretini verdiler. Zaman gösterecek.
ORBAN – MARKI-ZAY FARKI
Macaristan’daki ittifakın ortak başbakan adayı olarak yarışı kazanan muhafazakar eğilimli Peter Marki-Zay 43 binlik nüfuslu Hodmezövasarhely kentinin belediye başkanı. 2019 seçiminde FIDESZ’in kalesi olan kentteki bu başarı Marki-Zay’ın yıldızını parlattı; soldan değil de, bir sağ siyasetçi olması zaferini daha da ilginç kıldı. FIDESZ seçmenlerinin bile partiyi yolsuzluklarla özdeşleştirmesi Marki-Zay’ın başarısında rol oynadı.
Aslında 49 yaşındaki Marki-Zay’ın profiline bakınca zihin dünyası rakibi Orban’dan çok da farklı görünmüyor. Eğer bugüne kadarki retoriğine bağlı kalırsa en önemli farkı demokrat olması. Orban’a göre daha sakin mizaçlı ve güler yüzlü olduğu da kesin.
Marki-Zay, karısı ebe olarak çalışan yedi çocuk babası koyu Katolik bir figür; “Bir Katolik olarak kürtaja, eşcinselliğe ve boşanmaya kesinlikle karşıyım” diyor. Demokrat kimliğiyle ekliyor: “Ama bunlar benim özel alanıma girer. Kendi değerlerimi başkalarına dayatmak, bir siyasetçi olarak benim görevim değildir. Tam tersine, kimse ayrımcılığa maruz kalmayacaktır. Ne kürtaj yasası sertleştirilecek, ne de eşcinsel düşmanı yasalar gündeme gelecektir…”
Hukuk devleti ilkeleri ve ayyuka çıkan nepotizm bakımından Brüksel’le çatışması giderek sertleşen Orban ise kendi homofobik ruh halini yasa eliyle topluma dayatan otoriter bir lider. 3 Nisan seçiminde Avrupa’da çok tartışılan ve LGBT olgusunun okullardaki cinsel eğitim dersinden çıkarılmasını öngören yasa da halk oyuna sunulacak.
Orban, rakibiyle TV tartışmasına çıkmayı reddetti. Marki-Zay’ı yok sayan bir strateji izliyor. Konuşmalarında rakibinin adını hiç ağzına almıyor. İktidar el değiştirdiği takdirde ülkenin göçmenlerle gey ve lezbiyenler ve Macaristan’a karşı “hukuk devleti cihadı” ilan eden Brüksel tarafından istila edileceği uyarısında bulunuyor.
İktidar partisinin ülke çapında sokakları donattığı posterlerde Marki-Zay, eski sosyal demokrat Başbakan Ferenc Gyurcsany’nin kuklası olarak gösteriliyor: Austin Powers’taki Mini-Me’den ilhamla “Mini Feri” lakabıyla. Maksat, adam maskara bir solcu görünsün. Ama gerçeklerle alakası yok. Çünkü ittifakın başbakan adaylığı için girilen yarışta Marki-Zay’ın gerisinde kalan Sol Partili Klara Dobrev’in bizzat Gyurcsany ile ilgisi var; adamın karısı oluyor!
İttifakın adayı sadece mevcut başbakana karşı kampanya mücadelesi vermiyor, karşısında devlet var. Yargı, bürokrasi, medya ve kamu kurumlarının köşe başları tamamen Orban’a sadık isimlerle donatılmış durumda. Ekonomide de durum farklı değil; devlet ihalelerinin çoğu Orban’ın çevresindeki şirketlere gidiyor.
Orban’ı destekleyen sermayenin elinde bulunan medya organları da Marki-Zay’la ilgili absürt iddialarda bulunuyorlar: “Sağlık sisteminde harcamaları azaltmak için hastaları Hindistan’a yollayıp orada ameliyat ettirecek… Ülkeyi Müslüman göçmenlerle dolduracak… Macaristan’ı Rusya’yla savaşa sürükleyecek…” içerikli haberlerden geçilmiyor.
Orban’ın kampanya stratejisi propagandadan ibaret değil. Muhalefete göre her seçimde olduğu gibi popülist hamlelerle seçmeni ayartmaya çalışıyor: Enflasyonu dengelemek için bir süre önce et, tavuk, ayçiçek yağı, un, şeker ve süt fiyatlarını dondurdu, ayrıca ailelere gelir vergisi iadesine gitti. Buna karşılık okul ve üniversitelerle hastanelerin ödenekleri yerlerde sürünüyor. İyi bir eğitim ve sağlık hizmeti için tek seçenek özel sektör. İşte bu sosyal adaletsizlik Marki-Zay gibi bir Katolik ile sosyal demokratları aynı ittifakta birleştiriyor.
Göç politikasına gelince; Orban’ın 2015’teki göçmen dalgasında sınırlara çektiği jiletli teller ittifakın seçimi kazanması halinde de varlığını koruyacak. Marki-Zay, “Sınır çitleri kalacak, önemli olan göçmenlere karşı aldığımız tutum. Gelenleri kontrol altında tutacağız ve AB hukukuna uygun iltica prosedürü uygulanacak. Orban ilticayı imkansız kılmıştı. Sığınmacılara yardım etmemiz gerekir. Bir Hıristiyan olarak bundan hiç kuşkum yok” diyor.
Putin’e yakınlığıyla bilinen Orban, bütün Avrupa yaptırımları konuşurken Rusya’dan yüksek miktarda doğalgaz alımına devam etti, ancak Ukrayna’dan mülteci akınına kapılarını açınca rakibi Marki-Zay’dan da alkış aldı.
Ekonomist olarak bir süre ABD ve Kanada’da yaşayan, ülkeye dönüşünde FIDESZ’e yakın kimliğiyle büyük bir şirkette çalışan Marki-Zay, yolsuzluklar nedeniyle iktidar partisiyle ters düşünce işini kaybetmişti. Sonra siyasete atıldı ama henüz usta bir politikacı değil. Zaman zaman gaf yapıp özür dilemek zorunda kalıyor. Örneğin pandemide Macaristan AB içindeki en yüksek ölü sayısına ulaşınca, “FIDESZ kendi seçmenlerini kırıp geçiriyor” diyerek hükümetin korona politikasını eleştirmiş, sonra da Orban’ın oğlunun eşcinsel olduğuna dair iddialara gereksiz yere dahil olmuş, Macaristan siyasetindeki Yahudi sayısına ilişkin fazla yüksek sesle konuşmuş, tepkiler sonucu hepsi için özür dilemişti.
Şimdi Peter Marki-Zay’ın 2019’daki yerel başarısını ulusal çapta tekrarlaması bekleniyor. Hodmezövasarhely’de seçimi kazandıktan sonra kasası boşaltılmış bir belediye yönetimini devralmış, yargı iktidarın kontrolünde olduğu için de yolsuzluk dosyalarını açamamıştı.
İttifak genel seçimi kazandığı takdirde yolsuzluk dosyalarının akıbeti yine farklı olmayacak. Önce yargı cephesindeki taşları yerinden oynatmak gerekecek. Ayrıca Orban’ın seçimi kaybettiği takdirde siyasi idolü Trump’ın izinden giderek taraftarlarını başkent sokaklarına salmasını bekleyenler de az değil.
- Bakü'de ne var – trilyon doları kim ne için istiyor1 dakika önce
- Bezos uyarıyor: Musk'ın uzay çöpleri düşerse ellemeyin3 gün önce
- Senaryo: Trump, Putin ve Zelenski İstanbul'da buluşur…1 hafta önce
- "Drill baby, drill" hoş ama boş1 hafta önce
- Hangisi daha tehlikeli – Gazze'de ölümün kıyısı mı, kültür boykotları mı?2 hafta önce
- Yapay zekayla yeni erkek düzeni3 hafta önce
- Esas Nazi kim?3 hafta önce
- Zamanla oynamayı bırakmanın zamanı3 hafta önce
- AB en iyisi gözden ırak Guantanamo bulsun4 hafta önce
- Seçim kampanyası değil hayvanat bahçesi1 ay önce