Dişçinin korkusu…
Bu anlatacağım hikâye, engellerden korkmayan 2 bin gönüllü diş hekiminin hikâyesidir… 35 yıldır kendisini topluma hizmet etmeye adamış Türkiye Diş Hekimleri Birliği Hizmet Ödülü sahibi emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Ertuğrul Sabah öncülüğünde 140 bin engelli çocuğa karşılıksız yerinde tedavi hizmeti veren, engellerden korkmayan, varlığını çocuklarla paylaşanların hikâyesidir...
Ege Ağız Diş Sağlığı ve Diş Hekimleri Derneği adı altında 10 yıldır seyyar diş kliniği ve gönüllülerden oluşan ekibiyle zihinsel engelliler ve yatılı ilköğretim bölge okullarında öğrenim gören yoksul öğrencilere gönüllü diş tedavisi hizmeti veriyorlar. Prof. Dr. Ertuğrul Sabah, 35 yıldır verdiği hizmeti şimdi bu derneğin çatısı altında 15 kişilik ekibi ve gönüllü diş hekimleri ile birlikte veriyor.
Toplanan bağışlarla kurdukları seyyar klinikle; karşılıksız ve gönüllülük esasıyla, en doğudan, kuzeye ve güneye kadar bütün Türkiye’ye hizmet veriyorlar. Özverili çalışmaları, “Dişçinin Korkusu” adlı belgeselle 11. TRT Belgesel Ödülleri Ulusal Profesyonel kategorisinde bu yıl Kültür ve Turizm Bakanlığı ödülünü kazandı.
Seyyar kliniğe dönüştürdükleri eski otobüsleri ile 800 kilometre yol yaparak bu hafta Genç Nevşehirliler Derneği Başkanı Ziya Ağca’nın daveti ve ev sahipliği ile Nevşehir’e giderek, buradaki engelli çocukları tedavi ettiler.
YÜZDE 91’İNE ULAŞIYORLAR
Gelin bu idealist hekimlerin faaliyetlerini, amaçlarını, karşılaştıkları güçlükleri Prof. Dr. Ertuğrul Sabah Hoca’nın ağzından dinleyelim:
“Biz, sivil toplum örgütüyüz. Yıllardır örselenen diş hekimi imajını daha yukarı çıkarmak için çalışıyoruz. Türkiye’nin neresinde olursa olsun; eğitilebilir, öğretilebilir engelli okullarına ulaşmak istiyoruz. Özellikle özel okullarından kaçınıyoruz; devlet okullarına gidiyoruz. Gittiğimiz yere modern bir diş hekimi kliniği kuruyoruz. Ağız diş sağlığı muayenesi, dolgu, diş çekimi yapıyoruz. Engelli öğrencilerin okullarında her gün geldikleri yerde; ailelerinin yanında, öğretmenlerinin yanında yüzde 91’i ile uygulama yapabiliyoruz.”
Engelli okullarının yanı sıra; yatılı ilköğretim ve bölge okulları, taşımalı eğitim veren kırsaldaki okullar, çocuk hapishaneleri, sevgi evleri ve yaşlı bakım evlerine gittiklerini belirten Sabah, şunları söyledi:
“Amacımız devletin ulaşamadığı yerlere ulaşmak; onlara yalnız değilsiniz demek. Zihinsel engelli bütün çocuklarımıza ulaşamayız. Biz, bunların hepsini tek başımıza başaramayız. Örnek olmak istiyoruz ancak şimdiye kadar pek örnek alan da görmedik. Hassas bir iş yapıyoruz. Sağlık Bakanlığı ile protokol yaptık. Üniversiteler ile çalışmak istiyoruz ancak bunu bugüne kadar başaramadık. Onlardan bir teklif gelmedi.”
140 BİN ÇOCUK
Bugüne kadar 115 bin kilometre yol yaparak, 250’nin üzerinde merkezde 140 bin çocuğa tedavi hizmeti verdikleri belirten Prof. Sabah, tedaviye nasıl gittiklerini şöyle anlattı:
“Bizim araç gereçlerden oluşan 25-30 bavulumuz var. Uçan bir kliniğiz. Bizim projelerimizle alınan otobüsle 400-500 km’lik yerlere gidiyoruz. Diyarbakır gibi mesafelere uçakla gidiyoruz. Vali mi, belediye başkanı mı, kaymakam mı bizi çağırıyor. Hemen atlayıp gidiyoruz. Öğretmenevleri, polisevlerinde kalıyoruz.”
Sarf malzemelerini İzmir’de bağışçı bir firmadan aldıklarını belirten Prof. Sabah, “Hafta sonu da hafta içi de gidiyoruz. Önceden gideceğimiz yerin il sağlık müdürlüğünden izin alıyoruz. Bugüne kadar 2 bin stajyer hekim gönüllü olarak destek verdi. 10-15 hekim bizimle çalışıyor. 10 yıldır derneğin çatısı altında bu işi yapıyoruz. Bir programda 100 engelli, 200 sağlıklı çocuğa bakabiliyoruz. Modern bir diş hekiminin hangi alet edevatı varsa hepsi bizde de var” dedi.
“GELİN BİZİ DENETLEYİN”
Karşılaştıkları zorlukları sorduğumda ise Prof. Sabah, “Bizi tanımadıklarında, sağlık müdürleri bazen, ‘üniversite var kardeşim, diş hastanesi var, ağız diş sağlığı var. Siz niye geliyorsunuz?’ dedikleri zaman arkadaşlarımız geri dönüp geliyor. O zaman üzülüyorlar. Biz de ‘gelin bizi denetleyin, eksikliğimiz varsa’ diyoruz. Sağlık müdürlüğünün izni olmadan kimse hastaya dokunmaz” değerlendirmesini yaptı.
Engellilerle çalışmanın, sağlıklı olanlarla çalışmaktan daha kolay olduğunu vurgulayan Prof. Sabah, “Engelli bilir hocanın ona zarar vermeyeceğini. Aslında herkesin bir engeli vardır. Her gün gittikleri kendi okullarına gidiyoruz. Biz annesini de yanımıza alıyoruz. Engelli arkadaşımız güven içinde yüzde 91’i bize teslim oluyor. Bu çocukların hepsini alıp ağız diş sağlığı, diş hekimi hastanesine götürelim. Yüzde 50’si koltuğa oturmayacaktır. Koltuğa oturanların büyük bölümü tedaviyi bitirmeyecektir” dedi.
Kimseden bir kuruş talep etmeden, boğaz tokluğuna, davet edilmeyi bekliyorlar gönüllü doktorlar. Önlerinin açılmasını isteyen Sabah Hoca, şöyle sesleniyor: “Örnek olalım. Bu işi bitirebiliriz. Engelliyi beklemekle olmaz; sisteme ulaşamıyor. Ulaşamayana siz ulaşacaksınız. Annelerin memnuniyeti, duası çok önemli. Annelerin duası bize yeter…”
- YSK'nın bu kararı olmadı…1 yıl önce
- Partiler üstü bir mesele: Sığınmacılar1 yıl önce
- Kilitli sandığın maymuncuğu sığınmacılarda...1 yıl önce
- Yurt dışı oylar referans mı?1 yıl önce
- Sıkışan siyaset ve halkın adaleti1 yıl önce
- 19 Mayıs'tan çıkarılması gereken dersler1 yıl önce
- Mesele alınan mesajı vatandaşa geçirmekte1 yıl önce
- Yeni sloganlar maçı çevirir mi?1 yıl önce
- Küskün seçmen ve sandığa gitmeme tehlikesi!1 yıl önce
- Seçmenin kaygısı ve ikinci tur1 yıl önce