Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

14 Mayıs 2023 Pazar günü yapılacak Cumhurbaşkanlığı ve Türkiye Büyük Millet Meclisi seçimleri birçok açıdan ilk niteliği taşıyor. Bu seçimde birçok konuyu ilk kez deneyimlemiş ve Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) alacağı kararlara ilk kez tanıklık etmiş olacağız.

YSK'nın 11 üyesi ilk kez seçim tecrübesi edinecek ve Kurum'un kurumsal hafızası ve deneyimine yaslanmak kaçınılmaz olacak. Üyelerin hiçbiri daha önce seçim tecrübesi yaşamadı; üstüne yeni sistemle ilgili Anayasa’da ve kanunlarda bazı boşluklar var. Bu boşlukların yorum ve içtihatla doldurulması gerekiyor.

YSK, seçim sürecinin tek patronu olduğu için kararlarına karşı Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi dahil, yargı yolu kapalı. Bu seçimde yaşanabilecek en küçük bir hata veya mağduriyet adaylar ve siyasi partiler açısından önümüzdeki 10 yıla damga vuracak.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın üçüncü kez aday olduğuna ilişkin tespitler ve başvuruları YSK gündeminde bulunduğu için bunu bir kenara bırakarak önümüzdeki günlerde yaşanabilecek tartışmalara değinmek istiyorum. Olasılıklar ve gerçekleşmesi muhtemel bazı senaryolar üzerinden bu seçimde yaşanabilecek tartışmalara birlikte mercek tutalım...

14 Mayıs’ta yapılacak Cumhurbaşkanı ve 28. Dönem Milletvekili Seçiminde yurt içinde toplam 190 bin 736 sandıkta, 60 milyon 904 bin 499 kişi oy kullanabilecek. Yurt dışında ise 4 bin 969 sandıkta 3 milyon 286 bin 786 kişi oy kullanacak.

Diyelim ki Millet İttifakı, Meclis seçimlerini tartışmaya mahal bırakmayacak bir farkla, cumhurbaşkanı seçimlerini ise küçük bir farkla, 5-10 bin oy farkla kazandı. Tersi de söz konusu olabilir…

Hafızamızı yoklarsak; 2019 seçiminde Ekrem İmamoğlu ilk seçimi 13 bin farkla kazanmıştı.

Seçimin 5, 10, 15 ya da 20 bin oyla kazanılması durumunda seçimin tekrarlanacağından hiç kimsenin şüphesi olmasın. AK Parti, 2019’da İstanbul’daki seçimi tam kanunsuzluk gerekçesiyle iptale götürmüştü.

İstanbul’da ne olduğunu hatırlayalım; Belediye Meclisi seçimleri tekrarlanmazken, belediye başkanlığı seçimi iptal edildi. Tekrar yapılan seçimde İmamoğlu, rakibi Binali Yıldırım’a 800 binin üzerinde fark atarak seçimi kazanmıştı.

Belediye Meclis seçimleri ise tekrarlanmadı…

Gelelim 14 Mayıs’taki seçime…

Milletvekili seçimlerinde küçük itirazlar dışında bir problem çıkacağını zannetmiyorum. Burada D’Hondt nispi temsil sistemi uygulanacağından milletvekili sayılarında seçimin bütününü etkileyecek ölçüde kavga veya tartışma yaşanmaz.

Cumhurbaşkanlığı seçimi ise öyle değil. Yeni sistem, 50 artı 1 ile iktidarı kazanmaya dayalı. Böyle olunca küçük farklar ister istemez tartışma ve itiraza yol açacaktır.

Bu noktada dikkate değer bir konu var ki Anayasa’nın 116. Maddesinde düzenleniyor...

Bu maddede seçimlerin yenilenmesine karar vermesi halinde, TBMM genel seçimi ile Cumhurbaşkanlığı seçimi birlikte yapılacağı hükme bağlanmış.

Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu’nun 19. Maddesinde ise seçimin veya birleştirme tutanağının iptali konusunda, “Bir veya birkaç seçim çevresinde, yapılan seçimin veya düzenlenen birleştirme tutanağının, seçim işlemleri sebebiyle iptaline karar verilmesi hâlinde, iptal edilen kısmın ülke genelindeki seçim sonuçlarına etkisi olup olmadığı göz önüne alınarak Yüksek Seçim Kurulu tarafından söz konusu seçim çevrelerinde seçimlerin yenilenip yenilenmeyeceğine karar verilir” hükmü düzenleniyor...

Yüksek Seçimi Kurulu, Cumhurbaşkanı seçimiyle ilgili itiraz ya da iptal başvurusu gelmesi durumunda bu konuda kararı verecek tek organdır.

Anayasaya göre; Cumhurbaşkanlığı ve TBMM seçimi bir arada yapılır. YSK 14 Mayıs’ta ve iki hafta sonraki ikinci tur seçiminde itiraz gelmesi durumunda, “Seçimi tekrarlama” kararı aldığında sorun başlıyor. Daha önce İstanbul’da Belediye Meclisi seçimlerini ayrıştırarak sadece başkanlık seçimini tekrarlayan YSK, burada ise Anayasa’ya göre iki seçimi birbirinden ayıramıyor.

Daha açık ifadeyle YSK’nın cumhurbaşkanlığı seçimini iptal etmesi durumunda milletvekili seçimleri de tekrarlanmak zorunda. YSK, farklı bir karar alabilir mi? Ya da sadece cumhurbaşkanlığı seçiminin tekrarına karar verebilir mi? O gün geldiğinde göreceğiz. Anayasaya göre biri tekrarlandığında diğer seçimin de tekrarlanması gerekiyor.

Kim kazanırsa kazansın net ve tartışmasız bir farkla olsun ki bu sıkıntılı süreçleri yaşamak zorunda kalmayalım...

SEÇİM KURULLARI

İl ve ilçe seçim kurullarının oluşturulmasında da sıkıntılar yaşanabilir, çünkü yeni seçim yasasıyla birlikte seçimi kurulu başkanları, o seçim çevresindeki en kıdemli hakim değil, birinci sınıfa ayrılmış hakimler arasından kurayla belirleniyor. Birçok hakim şimdi kurada çıkmamak için dua ediyor. Alacakları kararların yol açabileceği sorunlar nedeniyle mesleki kariyerlerinden endişe ediyorlar.

14 Mayıs’ta geçerli oyların salt çoğunluğunu hiçbir aday kazanamazsa 28 Mayıs’ta ikinci tur seçim yapılacak. İkinci turda da birbirine çok yakın sonuçlar çıkarsa o zaman ikinci tur seçiminin de tekrarlanması olasılıklar arasında…

Bunun bir de yurt dışı ayağı var. Yurt dışında oy kullanma Türkiye’deki seçimden bir hafta önce başlıyor. Yurt dışında 3 milyonun üzerinde seçmen yaşıyor. Sandıklar açılıp oylar torbalara konulup mühürleniyor ve Türkiye’ye gönderiliyor. Burada oy toplama merkezlerinde bekletildikten sonra Türkiye’deki seçimlerin bitişiyle birlikte aynı anda sayılıyor.

Yurt dışı oylar açısından seçime yüzde 5 etki edecek seçmenden söz ediyoruz. 15 ülkede daha sandık kurulacak. Belki de açlığa, susuzluğa hazır gönüllü ekipler halinde seçim için kampa girmeleri gerekir!..

BAKANLARIN ADAYLIĞI

AK Parti, mevcut kabinedeki bakanların tamamını farklı illerden aday göstermeyi planlıyor. YSK’nın bir karar vermesi gerekiyor, çünkü bu konuda da yasalarda boşluk var. AK Parti, anayasal ve yasal sisteme göre bakanların istifa etmesi gerekmediğini savunurken, karşı görüşe göre; bakanlar seçilmiş değil atanmış kamu görevlileri olduğundan aday olabilmek için diğer kamu görevlileri gibi istifa etmeleri gerekiyor.

Hukukçular, Anayasa’nın 76’ncı ve Milletvekili Seçimi Kanunu’nun 18’inci maddesinde yer alan, “Yaptıkları hizmet bakımından işçi niteliği taşımayan diğer kamu görevlileri” tanımlamasına vurgu yapıyorlar.

Bakanların istifa etmesi gerektiğini savunan hukukçular, ellerindeki kamu gücünü seçimlerde kötüye kullanmalarının önlenmesi gerekçesini gösteriyor.

Sonuç olarak; herkes açısından, kendi tabirleriyle, “hepsinden daha önemli ve kritik” bir seçime gidiyoruz. Kimse kaybetmek istemiyor; seçim sonucunu, “varlık-yokluk” olarak görenler var.

Geçmiş tecrübelerimize baktığımızda; mühürlenerek taşınıp depolarda bekletilecek oylardan, geçici adreslerinde oy kullanan öğrencilerden, askeri birliklerde ve cezaevlerinde oy kullanacak seçmenden, sığınmacılardan, tek adreslerde kullanılan blok oylardan, mühürlü-mühürsüz zarflardan geçecek sancılı bir süreç var önümüzde…

AGİT Parlamenterler Asamblesi (AGİT-PA) ve Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) de 14 Mayıs seçimlerine gözlemci gönderecek. AKPM kaynakları, Türkiye'ye gönderilecek gözlemci heyetinin 50 AKPM üyesinden oluşacağını ve ekibe Frank Schwabe'nin liderlik edeceğini bildirdi.

Türkiye, bugüne kadar çok önemli seçimlerden alnının akıyla çıkmış ve halkın demokratik tercihlerinin sandığa doğru yansıması konusunda tecrübeli ülkelerden biridir. Temennimiz bu seçimde de böyle olmasıdır.

Öngörülerime göre; seçimin tek patronu olan YSK’ya çok iş düşecek…

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar