Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

ABD’nin çiçeği burnunda başkanı Joe Biden, “insani ve stratejik bir felaket” olarak tanımladığı Yemen’deki savaş için Suudi Arabistan’a silah satışı ve başka türden desteğin kesilmesi talimatını verdi ve ABD’nin artık Rusya’nın “agresif eylemleri” karşısında boyun eğmeyeceğini belirtti…

Bu iki önemli çıkış, Biden’ın Amerikan dış politikasının en zorlu meselelerinden ikisinde selefi Donald Trump’tan farklı bir yol izleme niyeti olduğunun en açık işareti oldu. Ancak Suriye konusunda Biden ve ekibinin ajandası hala netleşmiş değil.

Stratejik olarak uzun vadede Amerikan dış politikasının gidişatı konusunda, ABD’nin Ortadoğu’daki müttefiklerinin bölgesel bir savaş yürütme kabiliyetini kısıtlama yoluna gitmektense, Moskova’ya yapılan uyarı daha çok anlam ifade edebilir.

RUSYA’YA KARŞI DAHA CAYDIRICI

Biden, Sovyetler Birliği'nin çöküşünden bu yana Rusya ile “yeni bir başlangıç” yapmaya çalışmanın karşısında bir karar veren ve bununla birlikte yeni bir caydırıcılık stratejisi açıklayan ilk başkan oldu. Zira Rusya’nın Suriye, Libya ve Doğu Akdeniz’de rol üstlenmiş olması Biden ve ekibini yeni bir strateji belirlemeye zorlamış görünüyor.

Amerika, Suriye'nin şu anki durumu konusunda aceleci değil. Biden yönetiminin önünde, ülkesinin Suriye politikasını gözden geçirmek ve bazı sorulara yanıt arayacak zamanı yaratma arayışı gibi önemli bir konu var.

Amerika'nın hedefleri ne? Bu hedefleri gerçekleştirmeye yönelik var olan roller ne? Bunun Suriye halkı üzerindeki insani bedeli ne? Ve aslında cevaplaması gereken en önemli soru ise, Suriye öncelik mi?

Washington'da tartışmalar devam ederken Biden'ın Suriye'de izleyeceği yol hakkında Ankara-Washington hattında birçok kanal üzerinden tartışmalar sürüyor. Tüm taraflar henüz netleşmemiş olan Suriye politikasına yön vermeye çabalıyor bu açık…

SURİYE ABD İÇİN BİR ÖNCELİK Mİ?

Bu sorunun cevabı, bence, “elbette ki hayır.”

Görüştüğüm ABD’li askeri yetkililer, ABD’nin YPG/SDG ile ilişkilerini yeniden gözden geçirmek ve PKK’ya da bir devlet kurdurmak istemediklerini Ankara’ya anlatmaya çalıştıklarını ifade ediyorlar. Ancak nedense bu konuda ikna edici olamadıkları anlaşılıyor.

Kaynaklarım ABD’nin tam 7 kez PKK/YPG’ye Türkiye’yi kışkırtmamaları hususunda uyardıklarını ifade ederken, Mazlum Abdi ve diğer terör elebaşlarının toplantı masasında “evet” dedikten sonra kışkırtmalara devam ettiklerini ve bu durumun ABD’li yöneticilere rapor edildiğini belirtiyorlar.

ABD’nin Suriye sahasına inerken buradaki hedeflerini yıllar önce beş başlık olarak belirlemişti:

1. DEAŞ'ı yenmek ve geri dönmesine engel olmak.

2. İran'ı Suriye'den çıkarmak; Esad rejiminin kitlesel imha silahları kullanmasına engel olmak ve kimyasal silahlardan kurtulmak; Suriye içindeki ve dışındaki insani krize el uzatmak.

3. Suriye’nin kuzey doğusundaki stratejik bölgeyi, kaynaklarını ve yollarını kontrol eden SDG ve yerli ortakları -sayıları 100 bin kadar- desteklemek.

4. Rejime karşı ekonomik yaptırım.

5. BM üzerinden etkide bulunmak.

ABD’NİN DE OPSİYONLARI SINIRLI

O dönemde bu hedefleri gerçekleştirmeye yönelik olarak Amerika'nın elinde bazı kartlar ve araçlar vardı. Ancak bugün gelinen noktada ABD’nin elindeki kartlar sınırlı. İran ve hatta Rusya sahada ve bunlarla mücadele edebilmesi için müzakerelerden daha çok sahada güçlü bir desteğe ihtiyacı olduğu açık.

Washington için önemli konu baskı oluşturmayan, az maliyetli ancak büyük bir yatırım olan askeri mevcudiyetini muhafaza etmek oldukça önemli. Biden'ın ve ekibinin bir politika belirleyecek ve bu sorulara yanıt arayacak 4-5 ay gibi bir zamanı olacak.

İşte o zamana kadar Suriye'nin, doğusunda PKK’yı bölgede kullanma ihtimaline karşı daha önceden tahsis edilen parayı dondurma yasasının iptali söz konusu olabilir. Bazı değişiklikler yapmak kaydıyla SDG'ye destek verilerek şu anki durumun olduğu gibi bırakılması yönünde ilerleyebilir.

Hemen söylemeliyim ki 6 senatör bu süreçte YPG/PKK’yı desteklemek için Biden’ı markaja almış durumda. Yani önümüzdeki 5-6 ay Suriye’nin ve bölgenin geleceği için kritik bir süreç olacak.

SİNCAR – ROJOVA HATTI

Türkiye’nin önünde ise çok fazla seçenek yok. Oyunu bozmanın yolu, tez elden Sincar operasyonun öne alınması. PKK’nın Suriye’deki sosyolojisi ile ilişkisinin koparılması ve uygun bir konjonktürde Suriye’de yeniden diplomasi ve ardından gerekirse müdahale yolunun seçilmesi.

İkinci bir yol ise artık resmen bir yol ayrımına gitmek. Yani ABD mi? Yoksa Rusya-Çin bloku mu?

Üçüncü seçenek ise çok geniş bir bölgesel güç birliği…

Bu üç yol haritasına baktığımızda ikinci seçenek çok mümkün gözükmüyor…

ABD ile diplomaside, Doğu Akdeniz’de, Libya’da, Suriye’de, Irak’ta, Körfez’de, Balkanlar’da, Karabağ’da çok konumuz olacak. Önceleyeceğimiz konuları ve müzakere başlıklarının şimdiden belirlenmesi sürprizlere karşı hazırlıklı olmamız açısından önemli.

Kısacası bir an önce seçenekleri iyi değerlendirmeliyiz. ABD Suriye konusunu önceliğine almış olsa dahi ancak 5-6 ay içinde kararını netleştirecektir. Zaman değerli. Değerlendirmeli…

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar