Tolg'ay' parçası!
Ümit Özat, ‘en iyi savunma hücumdur’ mantalitesiyle, kendi deyişiyle “Ne kadar ofansif oyuncusu varsa hepsini sahaya atmış”... Güneş ise Trabzon’daki kadrodan sadece ‘pasör’ Negredo’yu 11’e almış... İlk yarıda göze batanlar; Tolgay’ın ‘Arslan’ kesilmesi, Lens’in sabır tüketmesi, Karadeniz’de gemiyi Negredo’nun yardımıyla karaya yanaştıran Babel’in dümene geçememesi...
Tolgay’la başlayalım... Oynadıkça büyüyor... Kendisinin az, Oğuzhan’ın eskiden çok denediği derinlemesine iki şahane pasında iki büyük tehlike yarattı. Lens ve Babel’in bitiriciliği iyi değildi, o güzel servisler heba edildi.
Q7’nin yerine mecburi nöbete başlayan Lens, görev sırasında miğferini koltuk altına alıp uyuyan askerler gibi... Bu gidişle değil Quaresma’nın alternatifi, tek bacağı bile olamaz! Çok savruk, pas alış verişinde Gökhan’la, Talisca’yla uyumsuzluğu sırıttı... Formayı Caner’e devretme zamanı geldi. Özat’ın, “kanatları kilitleme” taktiği ilk yarıda nispeten işledi. Lens çok top ezdi, Babel’in içeri kat etmelerine çoklu savunmayla çözüm getirildi... İlk 45’te Talisca da baskı altında kalınca, ortadan Tolgay dışında üretkenlik sağlanamadı. Cenk’in gol haberinin geldiği dakikalarda Negredo’nun kaçırması da ilginçti... Kartal, 70’e 30 topla oynama yüzdesi yakaladığı ilk yarı biterken, Sesegnon’un frikiğinde ‘içine kedi kaçan’ Fabri’nin kurtardığı pozisyona şükretti.
Dolmabahçe’deki sis bulutlarını dağıtan bir futbol gösterisiyle başladı ikinci yarıya Beşiktaş... ‘Maçın üçlüsünü’ çektirmeyi alnının akıyla hak eden Tolgay’ın, 3. ara pasıydı ve Talisca ‘iki büyük maç’ı pas geçtikten sonra golü hatırladı. Gol, Tolgay’a yazılmalı! Dün bayrağı o taşıdı. Zaten 21 maçta sadece 2 asist yapmak, onun adına bir ayıptı! Sorun çözülse, Milli Takım’a ne de güzel yakışırdı.
Tolgay’ı ‘topuğuyla’ pozisyona sokan, canla başla çalışan Negredo çıkarken gelen alkış ile Lens çıkarkanki fark siyah ile beyaz gibi... Hollandalı gece portakal soyarken bunu bir daha düşünmeli! Skuletic’in kaçırdıklarına yanan G.Birliği, yorulan rakibinin üzerine gitmekte son bölümde daha cesurdu. Kaza kurşunu tehlikesi tribünlerin volümünü biraz düşürdü. Love ve Oğuzhan’ın girişi, topun ayakta daha fazla kalmasını sağlamadı ama maçın sonu getirildi.
Genel olarak ‘Atom Karınca’ Atiba’nın zinde oluşuyla, kaybedilen topları presle kazanma süresi geçen sezonki seviyeye çekildi. Gökhan, Medel de çok iyiydi. Hopf olmasa Kartal çok rahat kazanırdı, Fabri olmasa da Gençler puanla ayrılabilirdi.
Şimdi Beşiktaş, Başakşehir’le puanı eşitledi. Haftaya iki dev maç ligin kaderini belirleyecek.
ÖZAT-GÜNEŞ
Bir yılda Ümit Özat’ın, büyüğü olan Güneş’in elini öpmeye çalıştığı süreçten, şimdi “ölsem elini sıkmam” sürecine geçtiler... İkisinin de hataları var. Yakışmıyor.
- Yürü Güneş'e!6 yıl önce
- 21 milyonu hak etti!6 yıl önce
- Arda-Burak6 yıl önce
- Ağustos böceği ve karınca!6 yıl önce
- Fırat'ın suyu akar derindir...6 yıl önce
- Kocaman Q7'yi oynatmaz!6 yıl önce
- Toplara fısıldayan adam6 yıl önce
- Kayıp aranıyor6 yıl önce
- Ya Talisca olmasaydı?6 yıl önce
- Talisca isterse...6 yıl önce