Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

Süleyman Demirel, kendisini defalarca başbakanlığa taşıyan merkez sağın Özal’a doğru ufak ufak elinden kaymakta olduğunu görünce meşhur “Tapulu arazime gecekondu kurdurmam” çıkışını yapmıştı.

Çok geçmeden aynı araziye, Özal’ın yanına Demirel de bir gecekondu dikti.

Bir süre sonra her ikisi de zorunlu nedenlerle evden çıkmak zorunda kaldı. Yerlerine gelen Mesut Yılmaz ve Tansu Çiller, ilk önce eski sakinleri kovdu. Sonra da birbirlerinin balkonuna, çatısını taşlamaya başladı.

Merkez sağın köhne binası, 2002’de çöktü. Eski, yeni sahipler, çoluk çocuk enkazın altında kaldı.

Ancak, bu çöküş bile geride hatırı sayılır bir miras bıraktı.

Bugüne kadar, bu mirası Anadolu taşrasında AK Parti, kıyıda ise CHP yedi.

Merkez sağ seçmenin niteliğindeki çeşitlilik, her ikisinin de işine geldi.

İşte şimdi İzmir’de, Anadolu’nun kendi halindeki kentlerinde verilen kavga budur.

AK Parti, İzmir gibi kentlerde 2002’den bu yana karşısında yükselen bloğu dağıtmak için girişimlere çok önceden başladı.

İzmir’de Bilal Doğan gibi Aziz Demir gibi ANAP ve DYP’nin eski önemli isimleri çoktandır AK Parti’de. Üstelik de önemli noktalarda.

Şimdi Kordon esnafının temsilcisi Ömür Şanlı, mavi kapak kampanyasının yaratıcısı Prof. Dr. Nurselen Toygar gibi isimler de medyatik transferler olarak göze çarpıyor.

CHP kökenli eski Kültür Bakanı Ertuğrul Günay’ın İzmir’den aday yapılmasını bu algı mücadelesinin bir aşaması olarak okumak mümkün. Öte yandan AK Parti karşısındaki blokta gedik açabilmek için adımlar attıkça denkleme yeni bilinmeyenler de eklenmiyor değil.

2. Açılım Süreci, başarı ve başarısızlığıyla sanırım birçok şeyi yeniden düşünmeyi gerektirecek.

SOLUN KALESİ

İzmir, son 30 yılda bir ANAP, bir de DYP’li başkana oy verdi.

Her ikisinde de aynı isim, Burhan Özfatura, 1984-1989 arası ANAP, 1994-1999 arası ise DYP’den Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na seçildi.

Geri kalan 20 yılda ise SHP, DSP ve CHP’li başkanlar İzmir’i yönetti.

Peki 3/2’lik bu ağırlığa bakarak İzmir’e peşinen “Solun Kalesi” demek mümkün mü?

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar