Farkı netliğinde bir 'ihanet'
ANKARA Devlet Tiyatrosu, edebiyatımızın usta yazarlarından Nahid Sırrı Örik’in yaklaşık 90 yıl önce yazdığı ‘İhanet’ adlı eserini Özen Yula’nın rejisiyle sahneye taşıdı. İlk kez sahne ışıklarına çıkan oyun, 1930’lu yılların Ankara’sında bir konakta geçiyor. Konakta yaşayan ailenin Sacide ve Macide adlarında 2 kızları var. Sacide, paraya düşkün, hırçın bir genç kız. Macide ise gösterişi seven ablasının gölgesinde kalmış, daha sakin tabiatlı biri ama içinde fırtınalar kopuyor.
Kız kardeşlerin ortak noktası ikisinin de Sacide’nin nişanlısı Celal’e âşık olması. ‘İhanet’, 2 kız kardeşin hikâyesi üzerinden sadece aşkı ve ihaneti değil, insanın içindeki kötücüllüğü de hiç sakınmadan sahneye taşıyor. İhanet bildiğimiz ihanet, 1930’lardan bu yana değişen hiçbir şey yok ama kişilerin ruhlarının karanlık tarafları, diyalogları hayatın içinde pek göremediğimiz türden: Net!
FUAYEDEN SAHNEYE 1930’LARIN RUHU
Oyun, fuayede başlıyor. Gazete dağıtan Volkan Özman, sinema anonsu yapan Ozan Arabacı ve laternacı kız Eylül Aykut ve fotoğrafçı Ulaş Karadağ eşliğinde 1930’ların Ankara’sının ruhu canlanıyor fuayede. Mehmet Akay, Serpil Gül, Başak Vural, Nur Serengül, Şivan Binici, Levent Çelmen, Kıvanç Değirmenci, Selver Kınık Onurlu, Didem Ruhi, Erkan Erkoç, Merve Nur Türkan, Fatma Nur İsmailçebi ve Cem Sel’i aynı sahnede buluşturan oyun, ağdasız, abartısız bir Yeşilçam filmi tadında. İncelikli kostümler, aksesuvarlar, saçlar ve makyajlar da güç katıyor bu nostaljik ruha. Özellikle anne Fitnat Hanım’ı canlandıran Serpil Gül ile baba Mahmut Ata’ya can veren Mehmet Akay’ın sıcacık performanslarını bir kez de buradan alkışlıyorum.
Özen Yula, koreograf Banu Demir’le birlikte 1930’lu yıllara ait dansların kalıplarından yola çıkarak özel bir hareket düzenine oturttuğu oyuna, 13. kişi olarak Duygu Biçer ve 4 müzisyenin performansıyla Müzeyyen Senar’ı da eklemiş. Senar’ın Ankara Radyosu’nda verdiği ilk konser akıyor oyunun fonunda. “Müzeyyen Senar koskoca bir Cumhuriyet tarihidir” diyen Yula, oyunun sürpriz finaliyle, o tarihe bir selam çakmayı da ihmal etmiyor.
TİYATRO FESTİVALİ’NİN KAPANIŞ OYUNU
Bloomberg HT Life programıyla oyunun prömiyerine konuk olduğumda “Çocuklukta bir şeyi çok seversiniz. Yıllar sonra o koku, o tat yeniden karşınıza çıktığında çocukluğunuza dönersiniz. Nahid Sırrı, edebiyatta insanın çocukluğu gibi, hakkını vermek, kıymetini bilmek çok önemli” diyen Özen Yula, her zamanki gibi kıymet bilerek ve hakkını vererek insanlık hallerimize Örik’in gözüyle bakmamızı sağlayan temiz bir iş çıkarmış ortaya.
Bu arada, ‘İhanet’ 25-26 Kasım’da, 21. İstanbul Tiyatro Festivali’nin kapanış oyunu olarak İstanbul’da, Caddebostan Kültür Merkezi’nde, bilginize...
*************
ENTROPİ SAHNE’DEN AVRUPA YAKASI SÜRPRİZİ
YURDAER Okur’un çocukluk hayalini gerçekleştirerek Kadıköy’de kurduğu Entropi Sahne, artık Avrupa yakasında da perde açacak.
Dejan Dukovski’nin yazdığı, Yurdaer Okur’un yönettiği, Mehmet Tekatlı ve Umut Beşkırma’nın rol aldığı, savaşın acımasızlığını, varoluşun çıkmazlarını ve aile ilişkilerini masaya yatıran ‘Boş Şehir’, 24 Kasım’da Uniq İstanbul’un yeni sahnesi Glass Room’da seyirciyle buluşacak. Entropi Sahne’nin bir de sürprizi var tiyatroseverlere! Akın Sevgör oyunun kendi imzasını taşıyan müziklerini, 24 Kasım’da canlı performansla çalacak. Oyun sonrasındaysa seyirciler kendilerini, Sevgör’ün performansının süreceği bir after party’nin içinde bulacak.
- Kalacak bir türkü6 yıl önce
- Empati, biraz empati...6 yıl önce
- Aşk bu mu, sevda bu mu hayat bu mu?!!!6 yıl önce
- Burnumuzda tüten sizin damın bacasında tütüyor mu?6 yıl önce
- Siz de bu takımın bir parçası olun!6 yıl önce
- 'Gülelim, güzelleşelim'7 yıl önce
- Hepimiz bu labirentin içindeyiz7 yıl önce
- Şvayk gerçeğe aydı peki ya biz?7 yıl önce
- Eskiden 'Ev alma komşu al' derdik, peki ya şimdi?7 yıl önce
- Yaşamayı seçmek gerek!7 yıl önce