Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Hepimizin büyük bir merak ve heyecanla beklediği ligimizin başlamasına şunun şurasında sayılı günler kaldı. Süper Kupa finali ile start alan yerel çekişmemizde bu sezon daha çekişmeli, daha kıran kırana bir mücadeleyi tanık olacağımızı söylemek ilk bakışta biraz zor gibi görünüyor. Hazırlık döneminde oynanan maçlar, bazı ekiplerimizin erken başlayan Avrupa macerasında sergiledikleri oyunlar, ne yazık ki çok iyi bir lig sezonunun geçeceği yolunda işaretler vermedi. Özellikle Süper Kupa finalinde şampiyonluğun en güçlü iki adayı olarak gösterilen Galatasaray ile Fenerbahçe'nin sergiledikleri futbolun kendilerine gönül verenleri pek tatmin etmediğini söylemek sanırım hiç yanlış olmayacaktır. Bol savunma hatalı, temposu düşük oyunda öne çıkan isimlerin iki tarafın kalecileri olduğunu hatırlarsak, ne demek istediğimiz daha iyi anlaşılır.

        Hazırlık dönemine şöyle bir bakınca Galatasaray ile Fenerbahçe'nin hem kadro kaliteleri, hem kapasiteleri açısından rakiplerinden birer adım öne olduklarını söyleyebiliriz. Görünen o ki bu yıl da zirve mücadelesi bu iki takım arasında geçecek. Ezeli rakibi Fenerbahçe'ye oranla daha oturmuş ve birbiriyle daha fazla kaynaşmış bir kadroya sahip olan Galatasaray'ın biraz daha avantajlı olduğu söylenebilir. Sonucu değiştirebilecek oyuncu sayısının fazlalığı, Sneijder'in yakaladığı form, Drogba'nın giderek artan etkisi Galatasaray için en avantajlı noktalar olacaktır. Ancak geçen yılın flaş ismi Selçuk İnan ile Hamit'in hala istenilen noktalara gelmeyişleri de önemli sıkıntılar. Üstüne üstlük yaşandığı ileri sürülen Burak sıkıntısı da ilerleyen dönemlerde baş ağrısı yaratabilir.

        Fenerbahçe'nin Ersun Yanal ile daha fazla hücumu düşünen bir anlayışa yöneleceği beklentisi hemen herkeste var. Ancak bu olgunun henüz oturmadığını söylemeliyiz. Sarı-Lacivertli takım güçlü ve kalabalık orta sahasına rağmen hala yeterli düzeyde pozisyon üretemiyor. Üstelik savunma da oturmuş değil. İyi bir oyuncu olan Bruno Alves'in Süper Kupa'da yaptığı hatalar sonucu takımını eksik bırakması daha şimdiden ilerisi için tehlike zillerinin çalmasına neden oldu.

        Galatasaray le Fenerbahçe'nin yalnız kalacaklarını öngördüğümüz zirve için aday gösterilen diğer takımların da pek hazır olduğunu söylemeliyiz. Slaven Biliç gibi biraz çılgın ve zaman zaman heyecanı aklının önüne geçen bir teknik adamla yola çıkan Beşiktaş'ın kadro kalitesi olarak rakiplerine yakın olduğunu söylemek herhalde biraz iyimserlik olur. Yeni bir yapılanma içine giden Trabzonspor'un da şu anki görüntüsü ile zirve mücadelesinin uzağında kalabileceğini düşünüyoruz. Eğer yeni yönetimi geçen yılki kavga ortamını sürdürmekte ısrarcı olursa, ki öyle görünüyor. Bu da yine takıma olumsuz yansır diye düşünenlerdenim.

        İddialı olması beklenen Bursaspor'un daha mücadele başlamadan teknik direktör değişimine gitmesi, beraberinde pek çok sorunu da getirecektir. Geçtiğimiz sezon dönem dönem başarılı çıkışlar yapan bazı Anadolu takımlarının da bu sezon için aynı çizgiyi yakalayacaklarını düşünmek de pek fazla hayalcilik gibi geliyor bana. Kısacası zirve adayının pek çok olmadığı, kalitenin fazlaca yükselemeyeceği bir ligin işaretlerini aldık. Güç dengelerinin bu kadar farklı olduğu bir ligden de fazla bir şey beklemememiz gerektiğini şimdiden söyleyelim velig öncesinde bize en çok umut veren şeyin ise Süper Kupa'da yaşanan dostluk ortamının olduğunu belirtelim. Dilerim biraz da zorlama ile sağlanan bu ortam kalıcı olur. Eğer bu ölçüyü de kaçırırsak, pek keyifli geçmeyeceğini ön gördüğümüz ligin tadı iyice kaçar. Şimdiden hatırlatalım.

        Doping sarmış her yanımı

        Ülke sporumuzun üzerine kabus gibi çöken doping illeti iyice can sıkmaya başladı. Geçtiğimiz hafta burada dopingin hangi boyutlara geldiğini ve 14-15 yaşlarına dek indiğini vurgulayıp, doping kontrolü ile dopingli sporcu oranının iyice arttığına işaret ettik. Kontrol edilen 817 sporcudan 115'inde yasaklı maddeye rastlanması hiç de küçümsenmeyecek bir oran. Sıkı durun şimdi size daha vahim bir tablo sunacağım. Bilindiği gibi bu büyük tehlike son olarak, 'Er Meydanı' dediğimiz Kırkpınar'da da kendini gösterdi. Başpehlivanından tutun bir çok sporcuya kadar yasaklı madde saptandı. Kırkpınar'da tam 19 pehlivanda doping saptanması gerçekten çok üzücü. Daha da üzücüsü yapılan 30 kontrolün 19'unun pozitif çıkışı. Yani Kırkpınar'da yasaklı madde kullanım oranı yüzde 50'nin üzerinde. Bu gerçekten ürkütücü, ürkütücü olduğu kadar da utandırıcı bir tablo. Er Meydanı diye tanımladığımız ve geleneksel sporumuz diye övündüğümüz Kırkpınar'da durum böyle ise vah halimize. Ne diyelim söyleyecek başka bir şey var mı? Er meydanı olmuş doping meydanı.

        Çuvaldız kendimize

        Şu sıralarda dünyanın en önemli spor organizasyonlarından biri, çok uzağımızda değil, yanı başımızda düzenleniyor. Moskova'da devam eden Dünya Atletizm Şampiyonası'ndan söz ediyoruz elbette. Sporun atası olarak kabul edilen bu önemli branşın tüm elit sporcuları orada. Bu kez artan doping olayları yüzünden bu heyecanın biraz uzağındayız. Ancak 2020 olimpiyat oyunlarına ev sahipliği yapacak ülkenin belirleneceği toplantıya sayılı günler kala, dünya sporunun tüm etkili ve yetkili isimleri Moskova'da toplanmışken, Türk medyasının bu olaya pek ilgi göstermeyişi hayli düşündürücü. Bildiğim kadarıyla bu dev organizasyonu ülkemizden sadece sevgili Murat Ağca ile Cem Akyüz'den kurulu Habertürk ekibi izliyor. Olimpiyat için yarıştığımız, Tokyo ve Madrid'in çok geniş bir

        medya ordusu ile izlediği ve hatta olimpiyat için yapılan kulislere dek takip ettiği bu organizasyonda Türk medyasının ilgisizliği sadece benim değil, dünya basının da ilgisini çekmiş durumda. Sevgili dostum AIPS Başkanı Gianni Merlo, dün telefonda "Türk medyası nerede? Galiba olimpiyattan vazgeçtiniz" diye sorarken sanırım hiç de haksız değildi. Her şeyi eleştirirken çuvaldızı da biraz kendimize batıralım istedim. Sıradan bir futbol maçını onlarca gazeteci ile izleyen Türk basının bu tutumu kanımca olimpiyat yolunda önemli bir eksiklik.

        Diğer Yazılar