Bazı kişilerin açıklama yapması yasaklanmalı
-Aydemir Akbaş, “Sanatçılar çocuk doğurmasın” demiş.
Neden?
Kime ne!
Sana ne!
Kim karar veriyor buna?
Sanatçılar insan değil mi?
Onların duyguları yok mu?
Onlar neden anne ya da baba olamayacakmış?
İlla konuşulayım, gündeme geleyim diye böyle abuk sabuk açıklamalar yapmak artık çok gerilerde kaldı.
Hatta naftalin kokuyor.
Hatta gereksiz.
-Zeynep Korel: “Annem itilen kakılan kadındı” deyip daha fazlasını da anlatmış.
Bu nasıl kin ve nefretmiş. Susmuyor…
Kimdir Zeynep Korel: Bergüzar Korel’in ablası. Hülya Darcan ve Tanju Korel’in kızları.
Ailesinin tüm kirli çamaşırlarını ortaya saçıyor. Bir de üstünde tepiniyor.
Üstelik ölmüş babasının kemiklerini sızlatıyor.
Hiç susmuyor!
O televizyon kanalı benim, bu gazete senin. Herkese telefonla bağlanıyor.
Çünkü Amerika’da yaşıyor.
İlk başta “Temizliklere gidiyorum” diye çıktı ortaya.
Sonra babasının mirası hakkında hukuk savaşı başlattı. Ve istediğini aldı.
Yani “Sonunda hak yerini buldu” deyip mutluluğunu açıkladı.
E tamam.
Ama bitmiyor.
Kini, nefreti, öfkesi bitmiyor.
Susmuyor.
Aile değerlerini yerle yeksan ediyor.
Konuşuyor da konuşuyor. Yok babası aldatıyormuş. Yok annesi itilen kakılan kadınmış.
Yazıktır gerçekten yazık.
O anneye yazık. O babaya yazık.
Baba ölmüş. Anne hiç konuşmuyor. Ki zaten hiç özelini anlatmadı. İstese kendi anlatırdı zaten.
Belli ki konuşulmasını istemiyor.
Susmak istiyor. Belki hayatında en özel şeyleri bunlar ve kızı ortalığa saçıyor.
Aile olmak başka bir şeydir. Ve artık bence Zeynep Korel’in acilen susması gerekiyor.
Hem hamile olan kardeşine, hem annesine hem de ölmüş babasına zarar veriyor…
Gerçekten bazı kişilerin açıklama yapması ve bunun yayınlanması yasaklanmalı.
*
Aile demek
Benim annemin ve babamın ciddi bir hayat hikayesi var. Annemin hikayesi daha derin. Çocuk gelin annem. Yani 13 yaşında evlenmiş.
Evlendirilmek zorunda kalmış.
Tabii ki Allah'a çok şükür babam ile evlenmiş iyi ki, ama çekmiş tabii. Çok çekmiş hem de.
Bir gün küçük bir kayıt cihazı götürdüm eline.
Dedim ki: “Anne anlatır mısın hayatını. Ben de yazayım?”
“Tamam” dedi.
Günler geçti.
Aylar geçti.
“Hadi anne hadi anne” diyorum.
Bana, “Yapamıyorum kızım. Olmuyor. Yazma sen bunları. Anlatamıyorum. Anlatırken hep ağlıyorum. O günler geliyor aklıma. İstemiyorum” dedi.
Uzun zaman önce. Belki şu an istiyordur bilmiyorum ama. Hülya Darcan’ın da böyle olaylarının ortaya kızı tarafından saçılmasını gerçekten anlayabiliyorum.
Çok çirkin ve üzücü.
Onur kırıcı.
Kızının acilen susması ve annesini daha fazla üzmemesi gerekiyor.
Aile değerleri bunu gerektirir çünkü.
*
Sosyal medyada sevmediğim üç insan türü
-Allah ile kendi arasında olması gereken duayı sosyal medya hesabına yazan.
-Kolunda serum ile hatta anne ve babasının serumlu elini çekip paylaşan kişiler.
-Camide ibadet ederken, görüntüsünü paylaşan insanlar.
Gerçekten samimiyetsiz görünüyorsunuz.
İnsan acı çekerken ya da ibadet ederken paylaşım yapmayı ya da sosyal medyayı nasıl düşünür?
Nasıl aklınıza gelir?
Gerçekten hiç aklım almıyor.
- Benim de ilk projem böyle bir şey olurdu1 dakika önce
- Susarak da anlatırsın bazen olanı biteni7 saniye önce
- Çakallarla buluştum3 gün önce
- Şu yüzden gülüyor olabilir mi?5 gün önce
- Bu ucube Oscar alır mı?1 hafta önce
- Ah ki ne ah bir kariyer bu kadar mı kötü heba edilir1 hafta önce
- Bugün ve daima1 hafta önce
- Kafalarda deli sorular1 hafta önce
- Adı para, elimizin kiri2 hafta önce
- Bizim en önemli günlerimizde2 hafta önce