Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Ahmet Kaya'nın, 1985 yılında sözlerini Hasan Hüseyin Korkmazgil'in yazdığı, müziğini kendisinin yaptığı vokalistliğini ise Selda Bağcan'ın yaptığı "Öyle bir yerdeyim ki" şarkısı günlerdir dilimde.

        Ahmet Kaya bu şarkıyı ilk 1985 yılında ikinci albümü "Acılara Tutunmak" da seslendirmiş.

        Diyor ki Ahmet Kaya şarkısında;

        "Öyle bir yerdeyim ki

        Ne karanfil ne kurbağa

        Öyle bir yerdeyim ki

        Bir yanım mavi yosun

        Çalkalanır sularda

        Dostum dostum güzel dostum

        Bu ne beter çizgidir bu

        Bu ne çıldırtan denge

        Yaprak döker bir yanımız

        Bir yanımız bahar bahçe

        Öyle bir yerdeyim ki

        Bir yanım çığlık çığlığa"

        Şimdi günümüze geliyorum...

        Ekranı açıyorum, sosyal medyaya bakıyorum, haberleri izliyorum, gazeteleri okuyorum. Olan biteni izleyip çığlık çığlığa geliyorum.

        Sağıma bakıyorum yangınlar, sel felaketleri.

        Soluma bakıyorum korona illeti..

        Arkama bakıyorum Afganlar akın akın geliyor. Suriyeliler birbirine giriyor.

        Önüme bakıyorum siyasi kavgalar bitmiyor.

        Şöyle genel bakıyorum bir yanım bahar bahçe, bir yanım yaprak döküyor.

        Bir yanım eğlencede, bir yanım ağıtlar yakıyor.

        REKLAM

        Bir yanım hop hop, bir yanım vah vah.

        Bir yanım simsiyah, bir yanım rengarenk.

        Çıldırmamak içten değil.

        Aklıma mukayet olmaya çalışıyorum. Tıpkı cırcır böceği gibi hiç durmadan çığlık atmak istiyorum avazım çıktığı kadar...

        Tam da neredeyim bilmiyorum

        Tam da neredeyim bilmiyorum
        0:00 / 0:00

        Hadi "Esnafı canlandırma zamanı" diyorum.

        Hadi, "Şimdi tatil zamanı" diyorum.

        Hadi, "Yangınlar Ege'ye çok yara verdi. Tatillerinizi iptal etmeyin" diyorum.

        Hadi "Sanata sarılalım. Konserlere gidelim. Avazımız çıktığı kadar şarkılar söyleyelim. Moral olur" diyorum.

        Kısacası hadi hadi hadi diye diye diye ben kendim neredeyim bulamıyorum.

        Uzun süredir dolanıyorum.

        Bodrum-Alaçatı-İstanbul derken hiçbir yere sığamıyorum.

        Bodrum'da, Alaçatı'da denize havuza giriyorum utanıyorum. İçim serinleyeceğim daha çok yanıyor.

        Odama kapanıyorum olmuyor.

        Restorana, mekanlara gideyim, "İşletmecinin morali ihtiyacı var 18 ay zaten kapalı kaldılar" diyorum. Kalabalıklarda yalnızım. Hep bir huzursuzluk.

        Tuhaf bir denge içindeyim. O dengeden çıkamıyorum.

        Tek çare memleketimiz için hayırlı ve güzel zamanlar dilemek.

        Alaçatı'da ve Bodrum'dan bildiriyorum

        Alaçatı'da ve Bodrum'dan bildiriyorum
        0:00 / 0:00

        Karamsarlık, kavga, haksızlık, tartışma gibi negatif şeylerden hiç hoşlanmam. Sürekli negatif konuşan, negatif bir durum yaratan insanlardan uzak dururum.

        Fakat iyi bir gözlemciyimdir. Ve gelinen durum biraz sevimsiz.

        Yangınlar ve Afganların göç videoları bir hayli huzursuz ediyor tatilciyi de...

        Evet Alaçatı ve Bodrum'da mekanlar kalabalık. Esnafın az da olsa yüzü gülüyor. Ancak karamsarlık tüm mekanları etkiliyor gerçekten. "Merhaba" dediğin insan başlıyor konuşmaya, başlıyor dertlenmeye.

        Genel olarak insanları yüzü gülmüyor.

        Herkesin elinde cep telefonu gündem, "Ne olacak sonumuz?" tadında.

        Bırakın insanlar işini yapsın

        Bırakın insanlar işini yapsın
        0:00 / 0:00

        Zaten böyle sevimsiz bir ortamda bazıları, "Ne meraklısınız eğlenmeye" tadında eleştirelini devam ettiriyor.

        Ya da sahneye çıkan sanatçılara, "Bu sefer de çıkmayın. Memleket yanıyor, bilmem nerede sel oluyor. Bilmem kim oldukları belli olmayanlar memlekete giriyor" tadında çığırtkanlık yapıyor.

        İyi de kardeşim.

        Bunu düşünmesi gereken bir devlet var başımızda. Ve Cumhurbaşkanımız gereken açıklamayı yaptı ve sınırdan izinsiz giren çok kişinin memleketlerine gönderdiklerini dile getirdi.

        Ki sonuçta 18 ay evinde oturan bir sektör var.

        Çalışması ve evine ekmek parası götürmesi gereken insanlar var.

        Bırakın insanlar işini yapsın. Dilimizde tüy bitti.

        Yeter!!!

        Diğer Yazılar