Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Sürekli kendime, Sertab Erener'in "Hişt hişt sakin ol, sinirlerine hakim ol" şarkısını söylüyorum.

        Geçer mi bu saygısız haftanın yorgunluğu, kırgınlığı, isyankarlığı, kızgınlığı, mutsuzluğu bilmiyorum.

        Evet uzun yıllardır çok şey yaşadık. Şöyle etraflıca düşününce "Bu bünye nasıl kaldıracak tüm bunları" diyorum. Ve maalesef, ne yazık ki, her defasında mevzuların ayarı daha da bir kaçıyor.

        Sürekli "Yok artık bunu da mı görecektik", "Bunu da mı duyacaktık", "Bunu da mı izleyecektik" derken buluyorum kendimi.

        Bu hissiyatım azalmıyor, artıyor.

        Ve ben artık kötü bir duygu içindeyim. Gitmiyor bu duygu bir türlü. Sanki etrafımda bir çöp unutulmuş ve o keskin keskin kokuyor. O koku daha da bir keskinleşiyor. Ve artık mide bulantısının çok ötesine geçiyor.

        Tamam konsere gidiyorum, eğlenceye gidiyorum, dostlarımla buluşuyorum. Yemek yiyorum, geziyorum, yürüyorum, yatıyorum, kalkıyorum. Ama hep bu boşluk, hiçlik duygusu ve pis koku etrafımda dört dönüyor.

        Önce Bebek sahilinde uluorta sevişenleri, anadan üryan güneşlenenleri, ardından sanki evinde soyunuyormuş gibi gayet rahat bir duygu ile denize çırılçıplak giren bir kadını izledim.

        O kadar rahatlar ki, bu insan müsveddeleri ben artık utanma duygusun geçtim izlerken "Yoook yoook... Bunlar bizim ülkemizde olamaz. İmkansız, bunlar insan olamaz" falan diye sayıkladım. Hala da bu sayıklamalar devam ediyor. Doktora gitsem çaresi yok.

        REKLAM

        Ardından Galata da kendini yakan adamı gördünüz sanırım. Ben izleyemedim. Sadece bir an o yanarken izleyenler insanlara yine takıldım. E sevişen insanların yanından hiçbir şey yokmuş gibi geçenleri. Kimsenin umurumda değil sanki...

        Sahi biz neler yaşıyoruz böyle?

        Allah'ım biz neler yaşıyoruz? Gerçekten hanımlar-beyler. Devlet büyüklerimiz. Analarımız, babalarımız.

        Allah aşkına biz neler yaşıyoruz böyle?!!!

        Gerçekten Tarkan mı, Jennifer Lopez mi, Sezen Aksu mu daha sayamayacağım bir sürü konser, etkinlik, tiyatro, gezmek, tozmak, sosyalleşmek yararlı olur mu bilinmez ama ben bu berbat duygudan nereye gitsem de çıkamıyorum.

        Ki gerçekten düzeleceğimiz umudu da günden güne yok oluyor maalesef. İşte beni de en çok bu korkutuyor.

        Hayatımda ilk kez feci derecede korku içindeyim.

        Korkmamın en büyük nedeni de etrafımda herkes bu yaşananlara aşırı derece de alışmış gözüküyor.

        Kucaklar dolusu love

        Kucaklar dolusu love
        0:00 / 0:00

        Saygısızca yaşanan, berbat bir hafta sonunda şöyle arkama yaslandım.

        Ve hızlıca akıp giden magazin gündemini, hayatı, popüler kültürü düşündüm.

        Mesela tüm bu iğrenç şeyleri yaşayıp, izleyip, göreceğimize keşke sadece Gülşen'in "Lopipop" şarkısını söyleyip, kıyafetini, makyajını eleştirsek.

        Keşke Berrak Tüzünataç gibi zıp zıp zıplayıp "Kucaklar dolusu Love" desek.

        O davet seni bu davet benim dolaşan influcenlarları konuşup Danla Biliç'in ne kadar kazandığını konuşsak.

        Melek Mosso'nun şarkılarını, isyankarlığını tartışsak. Konserler iptal edilmeden, birileri yasaklanmadan. Özgürce sahneye çıkıp avaz avaz şarkılar söylemesini dinlesek.

        Boşanmanın Selen Görgüzel'e nasıl da güzel yaradığını, hatta yeniden aşık olmak istediğini masaya yatırsak.

        Serenay Sarıkaya'ın eski sevgilileri Cem Yılmaz ile Kerem Bursin'in, İrem Dereci'nin eski sevgilileri Cem Belevi ve Lider Şahin'in pişti oluşunu çekiştirsek.

        Kraliçe Elizabet'in 70 yıllık saltanatının kutlamalarını masaya yatırıp Meghan ile Harry'nin balkona dahi çıkartılmamasından bahsetsek.

        Ajda Pekkan'ın hiç dans edemediğini konuşup lakin çok güzel giyiniyor desek.

        Hande Yener'in giyimini, Yıldız Tilbe'nin tarzını, Z kuşağını, Nebahat Çehre'nin fıstıklığını, Aleyna Tilki ve Demet Akalın'ın gel-git tartışmalarını konuşsak.

        Evet yaaaa.. Geçrekten tüm bunlar olabilir mi?

        Evet niye!!!

        Evet niye!!!
        0:00 / 0:00

        Nilüfer'e Nişantaşı'nda ayak üstü kadın şarkıcıların kıyafetleri, örnek olmaları, o, şu, bu sorulmuş. Klasik sorular. Mevzu kadın olunca da daha bir dikkat çekiyor elbet.

        Nilüfer de "Beni ilgilendirmez. Herkes ne istiyorsa onu giysin. Hem sanatçı niye örnek olsun ki" demiş.

        Hay bin yaşa Nilüfer.

        Evet işte ya...

        Evet sanatçı neden örnek olsun kardeşim, neden? Sanatçı adı üstünde sanat yapıyor. Üretiyor, eğlendiriyor, güldürüyor, ağlatıyor, oynatıyor.

        Daha neden örnek olsun.

        Bence artık bunu bi kabul etseniz şahane olacak.

        Diğer Yazılar