Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

Çankırı'nın bir köyünde yaşanan bir konu daha yeni gün yüzüne çıktı.

Bakın; Vedat, dayısının eşi, yani yengesiyle ilişki yaşadı. Vedat, dayısının kızı, yani kuzeniyle evlendi. Vedat ve karısı boşanma kararı alınca yengesiyle olan ilişkisi ortaya çıktı. Dayısının 4 çocuğundan 2'si Vedat'ın çıktı. Vedat, kayınbiraderi ve baldızının babasıymış.

İnanın bu paragrafı bir değil, birkaç kez okudum. Çünkü beynim yandı...

Ve memleketin en sevdiği dizi Aşk-ı Memnu. Ve memleketin en sevdiği karakter Bihter. Yani Türk televizyon tarihinin en entrikalı dizilerinden olan Aşk-ı Memnu ne zaman yayınlansa reyting rekorları kırıyor. Ve üçüncü kez çekilmeye hazırlanıyor.

Düşünün Beren Saat'in canlandırdığı Aşk-ı Memnu her gün yayınlansa bıkmadan, usanmadan izleniyor. Hiçbir dizi onun gibi konuşulmuyor. Tamam izlenen diziler olmadı mı? Çok oldu. Bu kadar entrikası olmadı mı? Tabii ki oldu. Ama Bihter'in hayatının gerçek bir travması var. O da Türk toplumunda sıkça görülen anne-kız ilişkisi.

Yani kuşaklar arası aktarım.

Benim bile annem ile aramda yıllarca çatışma oldu ki sadece ben ve annem arasında değil. Çevremde 50 kadın arkadaşım varsa 49'unun annesi ile ilgili travmaları vardı. Ki sadece bizim ülkemizde değil. Dünyada da anne-kız ilişkisi diye bir gerçek var. Aşk-ı Memnu'nun en büyük travması da budur aslında.

Adnan ve Behlül arasındaki en derin fark ise; Adnan'nın dengeli, limitlerinin farkında olması. Behlül ise, tam tersi dürtüsel olması değil miydi? Erkek arasındaki fark ise birinin diğerinden çok farklı olması. Ama Firdevs ve Bihter arasındaki en büyük çatışma bir diğerinin bir diğeri ile yarışması. Derinlerdeki travma.

Yani anne-kız travmasıdır Aşk-ı Memnu'yu vazgeçilemez kılan.

Bakın dizi ilk 1970'li yıllarda televizyonun siyah-beyaz olduğu dönemlerde Müjde Ar'ın canlandırmasıyla ekrana geldi. 2000'lerde Beren Saat oynadı. Şimdi de Farah Zeynep Abdullah hayat verecek Bihter'e.

Bergen'i bu kadar müthiş canlandıran bir oyuncunun Bihter'i harika oynayacağına eminim. Hiç şüphem yok.

Farah Zeynep Abdullah'ın film de çok izlenecek. Çünkü Bihter ile orantılı bağ kuran bu toplum onunla da bağ kuracak.

Çünkü bu travmadan kurtulamıyoruz. Anne-kız yaşanan derin izlerimiz, rekabetimiz, çatışmamız ile İzlemeye devam edeceğiz. Ancak tabii bu ülkede özellikle sadece dizilerde entrikalar, çatışmalar yaşanmıyor. Gündüz kuşaklarında da daha fazlası yaşanıyor.

Beynimizin almadığı, "Bin yıl düşünsek aklımıza gelmez" dediğimiz olayların döndüğü entrikalar kuşağı ile devem edecek. Kimisi, "Bu gündüz izlediğiniz olayların daha fazlası yıllardır yaşanıyor. Şimdi duyuyoruz, izliyoruz" dese de bunun bir sonu olmadı.

Atatürk ne demiş; "Bir millet zenginliğiyle değil ahlak değeriyle ölçülür."

Ki bu ahlak toplumumuzda gün geçmiyor yerle yeksan olmasın. Daha da yok oluyor gibi, ki hepimizi aslında farkında olmadan budur korkutan.

Her dost muhabbetinde, her sohbette konuşulan "Duydunuz mu?" diye başlayan ahlaksızlık silsilesi günden güne çoğalıyor. Ve hız kesmiyor.

Eskiden ekranlar eğlence odaklıyken, şimdi entrika, aldatma, ihanet, ahlaksızlık diz boyu dizilerde vazgeçemediğimiz mevzu belki de yaşananları "Benden daha kötüsü varmış" diye izleyip göklere çıkartmamız. Magazin programlarında bile doğrusunu araştırmadan, bilmeden parmak sallayarak kendi ahlaksızlıklarını bastırarak bir başkasının ahlaksızlıklarını ortaya çıkartıp rahatlamaya çalışan yorumcularla daha da ahlaksızlaşıyor.

Peki sonu nerede olacak?

Ben bilmiyorum, bilen biri anlatsın istiyorum.

Neden bu kadar ahlaksızlık seviliyor ve reyting alıyor onu da çok merak ediyorum.

İnsanların kolayına mı gidiyor, yoksa izlerken "Bilmem kimin öyle ahlaksızlıkları var ki, ben neyim ki!" diyerek kendini mi rahatlıyor onu da merak ediyorum doğrusu.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar