Feto sevicinin tükürüğü Feto kokar
PAZAR günü iki satır “gerçek” yazınca Hüseyin Gülence çok kızdı anladığım kadarıyla.
Kendini bir televizyon programına atıp “kusmuş”.
Gülence isimli “hoş bey”le ilişkimiz hiç değişmemiş anlaşılan.
Gülence’yken de bize kızardı, şimdi Gülerce olmaya çalışırken de kızıyor.
Peki Gülence’likten “Gülerce”liğe geçmeye çalışan “yumuşak” üsluplu adama soralım bakalım:
1. İMAMLARI SÖYLEDİN Mİ?: Gülerce olmaya çalışıp Cemaat’i terk ettiğini söylüyorsun. Cemaat’in o kadar üst düzeyinde olduğunu söyleyip bununla övünürken, FETÖ’nün üst düzey imamlarıyla muhakkak tanışmıştın ve hatta elinde listesi vardı. Bu listeyi “devlet”e verdin mi?
2. SAVCILARA ANLATTIN MI?: FETÖ’yü soruşturan savcıların karşısına sanık olarak oturtulmadın biliyoruz. 30 küsur sene boyunca Cemaat’te yediğin naneler yanına kâr kaldı. O da belli. Peki “tanık” sıfatıyla da olsa gidip Cemaat’in herzeleriyle ilgili savcılara bilgi verdin mi? Adalete destek oldun mu?
3. CUMHURBAŞKANI’NI UYARDIN MI?: Yıllarca ortalıkta Cemaat dediğin, her neye hizmet ediyorsa “Hizmet” adını verdiğin örgütün sözcüsü olarak gezdikten sonra öyle veya böyle doğru bir adım attığın izlenimi yaratıp devletten, seçilmişlerden yana tavır aldığın gibi bir algı yaratıyorsun. Peki bu süreçte en azından devletin üst düzeyine gidip, “Bunlar her yere sızdı. Orduda da etkinler. Cumhurbaşkanı’nın yaverliğine, koruma polisliğine kadar geldiler. Aman dikkat edin, bunlar Cumhurbaşkanı’nın canına bile kastedecek kadar yakınındalar” diyerek uyardın mı?
4. TEK BİR EVET VAR MI?: Yukarıda sorduğum çok basit sorulardan birine bile “Evet” yanıtı verebiliyor musun Gülerce?
Eğer bu sorulardan birine bile, “Evet bunu yaptım” diyebiliyorsan Gülence’likten çıkıp Gülerce’liğe doğru küçük bir adım atmış olurdun.
Ama bana sorarsan sen hâlâ Gülence’sin.
Haa, bir de televizyonda benim yüzüme tükürmek istediğini söylemişsin.
Seni mahkemeye verip FETÖ’cü olmayan bir yargıda neler yapabileceğini görmek isterdim ama değmezsin.
Ama yüzüme tükürmene de asla izin vermem.
Çünkü hâlâ ağzında, dilinde Fethullah’ın alt bölgelerinin kokusu vardır.
Merak etme ben sana zaten tükürmem.
Tükürüğümün bile bir kıymeti vardır...
YA PARANIN TADI YA STATTA ADI
FATİH Terim en sonunda çıkıp “İstifa etmedim, kovuldum” dedi.
Bu gecikmiş açıklamayı yapması, pek çok kişinin kafasında, “3.5 milyon Euro’luk tazminatı alabilmek için kovulduğunu itiraf etti” algısını uyandırdı.
Bu algı hiç de yanlış bir algı değil.
Önce “Bıraktım” diyeceksin, buna rağmen 3.5 milyonu indireceğin ortaya çıkıp “İstifa ettiyse bu para niye veriliyor?” denilmeye başlayınca, “İstifa ettim ama önce kovdular” diyeceksin.
Olmaz.
Olursa “İmparator” olamazsın.
“imPARAtor” olursun.
Benim bu konuda bir önerim olacak!
Eğer Fatih Terim hakkı olan ama kamu vicdanında yeri olmayan bu 3.5 milyon Euro’yu talep ediyorsa verilebilir.
Ama bir şartla.
Tüm spor tesislerinden, statlardan “Fatih Terim” adının indirilmesi şartıyla.
Halkın 3.5 milyon Euro’sunu haksız yere almayı kendine hak gören birinin adı, halkın parasıyla inşa edilmiş statlara verilmez, verilmemeli, verilemez!
Fatih Terim, “Paramı verin, isterseniz adımı silin” diyorsa ona karışamam.
Seçim onun.
Ya paranın tadı ya da statlarda adı.
Hangisini isterse!
KIŞA KIŞLIK YAPIYOR DİYE KIZMAYIN
NE zaman birisi çıkıp bir Atatürk heykeline saldırsa memlekette büyük bir infial oluyor.
Gerek yok.
Atatürk’e kimler saldırdı bir düşünün!
İngiliz saldırdı...
Yunan saldırdı...
Fransız saldırdı...
Türkiye’deki işbirlikçileri, hainler saldırdı.
Anlayacağınız Türklere karşı olan yedi düvel saldırdı...
Türk olmayan, Türkiye’yi ele geçirmek, işgal etmek isteyen herkes saldırdı.
Bugün de o günden farklı değil.
Hâlâ Türkiye’yi işgal etmek isteyenler, Türkiye’ye boyun eğdirmek isteyenler, hâlâ Türkiye’yi ortadan kaldırmak isteyenler ve onların işbirlikçileri var.
Elbette Atatürk’e saldıracaklar. Zira bu ülkeyi millet yapan, bir arada tutan değerlerin en başında Atatürk geliyor.
Hain, işbirlikçi, satılmış, aşağılık deyip geçin onlara.
Kışa kışlık yapıyor diye kızabilir misiniz!
Bunlara da kızmayın.
Ve eğer bu hainler Atatürk’e saldırmazsa üzülün.
Çünkü bir önemi kalmamış demektir.
KİM KIYARSA KIYSIN, YASALARA KIYMASIN
MÜFTÜLERE nikâh kıyma yetkisi verilmesine karşı çıkılmasındaki mantığı anlamıyorum.
Eğer,
- Müftüler de aynen belediyelerde kıyılan nikâh gibi, Medeni Kanun’da belirtilen kurallara uyacaklarsa,
- Kıyılan nikâhları anında deftere kaydedip nüfus müdürlüklerine bildireceklerse,
- Nüfusta evli görünen kişilerin birden fazla evlilik yapmasına imkân sağlamayacaklarsa,
- Kıyacakları nikâhta şeriat kanunlarına değil, Türk Medeni Kanunu’na uygun işlem yapacaklarsa,
- Küçük yaşta çocukların evlenmesine göz yummayacaklarsa, nikâhı ister belediye başkanı kıymış, ister belediye görevlisi, isterse herhangi birisi... Benim için fark etmez.
Zaten halkın büyük bölümü resmi nikâhın yanı sıra bir de dini nikâh kıydırıyor.
İkisinin bir arada olmasının mahzuru yok.
Yeter ki yasalara uygun olsun...
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Sarayları var diye adaletin kralı bizde zannetmediğimiz zaman.
- Bana katlanan herkese teşekkürler1 yıl önce
- NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?1 yıl önce
- Mirası kim paylaşır1 yıl önce
- Uçlara güç veren bir Anayasa1 yıl önce
- İçimizdeki İrlandalılar1 yıl önce
- Dünün güneşi, bugünün çamaşırı1 yıl önce
- Plan mı pilav mı!1 yıl önce
- Kalksa da görsek1 yıl önce
- İnce dedikodular1 yıl önce
- Oran değil, fark önemli1 yıl önce