Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

İktidar partisi 16 yıldır tümünden büyük başarıyla çıktığı seçim meselesini çok iyi biliyor.

Her seçim öncesi, aleyhine gelişiyor gibi duran bir durumu, lehine çevirecek bir yeni söylem, bir yeni politika geliştirmeyi başarıyor.

Türkiye’de bunu bu denli başarıyla yapabilen bir başka siyasi parti şu anda mevcut olmadığı gibi, geçmişte de olmamış.

Başka siyasi partilerin veya hareketlerin “Eyvah köşeye sıkıştık” diyeceği her yerde, iktidar partisi AK Parti buradan yeni bir hikaye yazarak çıkıyor ve seçmen gözünde şartları lehine çeviriyor.

Son yıllarda yaşadığımız seçimleri şöyle bir hatırlayın.

Seçime kısa bir süre kala Avrupa Birliği Türkiye ile ilgili olumsuz bir tavır takınıyor, Türkiye’de demokrasi meselesini falan gündeme getiriyordu.

Bunun yarattığı tedirginlikle de ekonomide olumsuz gelişmeler hız kazanabiliyordu.

İktidar partisi bunu hemen lehine çevirerek, AB’yi, özellikle de büyük güç Almanya’yı hedef tahtasına oturtuyor, Almanya’nın Türkiye üzerinde planları olduğunu gündeme taşıyor, Almanya karşıtlığı üzerinden bir kampanya yürütüyor, milliyetçi hisleri okşayarak seçimden galip çıkıyordu.

Keza bir başka seçimde ABD ile Suriye meselesi ya da bir papaz üzerinden karşıtlık yaratıp, ABD’ye yükleniyor, Türkiye’nin ABD’nin bölgedeki çıkarlarına aykırı bağımsız tavır almasının ABD’nin Türkiye üzerinde ekonomik oyun oynamasına neden olduğunu söylüyor, ekonomideki olumsuzlukları buna bağlıyor ve yine milli duygular üzerinden bir seçim zaferi elde ediyordu.

Bu kez de yine bir “düşman” ve “Türkiye ve AK parti üzerine oyun oynayan” bir grup ortaya çıktı.

Bu kez de onlara yüklenilerek ve onlara karşı önlemler alınarak seçime doğru gidiyoruz.

Ancak şimdi “Türkiye karşıtı” grup ne AB ne ABD ne de Almanya gibi süper güçler.

Bu kez hedefte “Marketler, manavlar ve kabzımallar” var.

“Celeplerin ve kasapların” da bu “düşman gruba eklenmesi” ise an meselesi.

***

Yok daha neler mi, yoksa yeni normal mi!

Bu da oldu.

Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı’nın şirketi, Türkiye’deki futbol maçları üzerine bahis oynatacak şirketin belirleneceği ihalede finale kaldı.

En iyi teklifi veren de o olduğuna göre büyük ihtimalle işi alacak.

Yani Futbol Federasyonu Başkanı, Türkiye ligleri üzerine bahis oynatacak.

Böyle bir şeyi bırakın medeni, hukukun güçlü olduğu bir ülkede, son derece gayrı medeni bir ülkede bile göremezsiniz.

Olmaz.

Olamaz.

Normal şartlarda, dünyanın neresinde olursa olsun eğer federasyon başkanının şirketi böyle bir işe talip olmaya karar verdiyse, daha ihale açılmadan, süreç başlamadan federasyon başkanı “Böyle bir şey hiç ama hiç yakışık almaz. Çok ayıp olur” diyerek federasyon başkanlığından istifa eder.

Bizde ise ihaleyi aldıktan sonra bile istifa edeceğinin garantisi yok.

Çünkü ağzından böyle bir lakırdı duymadık henüz.

Böyle bir duruma söylenecek bir laf var ama burada yazamam.

En iyisi ilk kelimesi aynı olacak şekilde “Yok daha neler” diyeyim.

***

Federasyon başkanı kim olsun

Yıldırım Demirören, medeni bir ülkede olması gerektiği gibi bahis ihalesini kazanıp da Futbol Federasyonu Başkanlığı’ndan istifa ederse yerine kim geleceği muamma.

Kim getirilir hiçbir fikrim yok.

Seçim var falan diyerek beni güldürmeyin.

Birisi “Seçimle atanacaktır” elbet.

Bana sorarsanız o koltuğu hem doldurup hem de yakışacak üç isim var.

Bunlardan biri Ali Şen, diğeri Faruk Süren, üçüncüsü ise Hüsnü Güreli.

Sizin adaylarınızı yazarsanız onları da yazarım.

***

VAR sırası

Dün bir internet sitesinde gördüm, “VAR sistemi olmasaydı hangi takım şu anda kaçıncı sırada olurdu” diyerek bir Süper Lig değerlendirmesi yapmışlar.

Buna göre eğer VAR uygulaması olmasaydı Fenerbahçe ligde 17. sırada olacaktı. Şu anda 14. sırada.

Şu anda 5. sırada olan Trabzonspor ise 7. sırada olacaktı.

Şampiyon adayları arasında VAR olsa da olmasa da sıralamadaki yerini koruyacak olan iki takım ise Başakşehir ve Galatasaray.

***

Monorail

Dün metrobüs ya havadan gitsin ya da elektrikli olsun diye yazdım.

Pek çok eleştiri geldi.

Olumlu, olumsuz.

Bazıları diyor ki: “Elektrikli otobüsler çevreyi korumaz. Sonuçta elektrik fosil yakıtlardan üretiliyor.”

Doğru.

Bunu ben de yıllardır söyler dururum zaten ama en azından kent içi hava kirliliğini azaltır.

Bazıları ise “Monorail çağdaş bir uygulama değil, metro yapılması daha doğru” demişler.

Monorail metrodan daha ucuz ve İstanbul gibi bir kent için daha kolay.

Seattle’da yıllardır şahane çalışıyor.

Riyad ise çok modern bir tanesini yapıyor. Bakın fotoğraflara, mevcut metrobüsten iyi mi kötü mü söyleyin.

Seattle monorail’i
Seattle monorail’i
Seattle monorail’i
Seattle monorail’i
Riyad monorail’i
Riyad monorail’i

***

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Zekanın koltukla gelmediğini anladığımız zaman.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar