Ayıbın ağa babası
Binali Yıldırım, seçim gecesi rakibinin galibiyetini kutlarken “Yapacağı doğru işlerde kendisine destek olacağız” diyerek düzgün bir siyasetçinin yenilgiyi nasıl kabullenmesi gerektiğini göstererek çekildi diye düşündük.
Bu sözleri için kendisini de kutladık.
Ancak görünen o ki, AK Parti’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı, her ne kadar aynı partinin uzun yıllar boyunca bakanlığını, yıllar boyunca Başbakanlığı, epeyce bir süre TBMM Başkanlığını yapmış da olsa, kurumsal olarak sözlerinin hiçbir önem ve değeri yokmuş.
O sözler Binali Yıldırım’ın sözleriymiş, partisini hiç ama hiç bağlamıyormuş.
Bu kanaate varmamızın nedeni şudur. Şehircilik Bakanlığı‘na 24 Nisan’da bir başvuru yapılmış.
Bu başvuru sonucunda Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bir genelge yayınlamış.
Genelge anlayacağımız lisanla şöyle diyor: Seçilmiş belediye başkanları belediyelerdeki müdürleri ve bağlı iştiraklerin yöneticilerini belirleyemez. Bu yetki belediye meclislerine aittir.
Yani yapılan şu:
İstanbul ve Ankara’da başkanlıkları kaybedip, meclislerde çoğunluğu elde eden AK Parti, belediye başkanlarının elini kolunu bağlayıp, iş yapamaz hale getiriyor.
Allah aşkına iş mi bu!
Sonuçta belediye başkanları, tüm hizmetleri atayacakları yardımcıları, genel sekreter, şube müdürleri ve iştirak genel müdürleri ile yürütürler.
Bir başkan ancak ekibi ile var olabilir.
Geçmişte aynı olmasa da benzer bir durumu Cumhurbaşkanı’nın AK Parti’den olmaması nedeniyle yaşayıp, mağdur olan ve bu mağduriyetini sık sık dile getiren AK Parti’nin bu yaptığına kim doğru diyebilir.
Belediye başkanlarının elini kolunu bağlamaya çalışmak CHP’ye mi kötülüktür, yoksa bu kentlerde yaşayan insanlara mı!
Kendine yapıldığı zaman bağırdığını, başkasına yapmak neyin nesidir ya da!
Ben size söyleyeyim.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın genelgesi Danıştay’a götürülür.
Ve Danıştay’da bir nebze hukuk kaldı ise bu saçmalık iptal edilir.
Ama yapılan ayıp olarak hafızalarda yerini alır!
***
İstifa mı tavla mı!
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde bazı çalışanlar seçim öncesi basın açıklamaları yapıp Ekrem İmamoğlu’nu istemediklerini, kendisi ile çalışmayacaklarını açıklayıp net bir siyasi tavır aldılar.
Çıtımı çıkarmadım.
Haklarıdır.
Alabilirler.
Ancak İstanbul halkı bu çalışanları pek umursamadı ve İmamoğlu’nu başkanlık koltuğuna oturttu.
Bu durumda bu arkadaşların, değil yarın dünden tezi yok istifalarını sunmaları ve görev yerlerini acil çıkış kapısından terk etmeleri gerekiyor.
Bir nebze adamlık var ise yapılması gereken budur.
Ama tabii burası Türkiye.
Hatta burası İstanbul.
O çalışanlardan bazılarının yarın Ekrem İmamoğlu ile tavla oynadıklarını duyarsak da şaşırmayız!
***
Babacan’ın yanında kim var?
Dün Ali Babacan’ın kuracağı partinin bir küskünler hareketi gibi görünmesini istemediğini yazdım.
Pek çok okur sordu, “Ali Babacan’ın yanında hiçbir AK Partili yok yani?” diye.
Var elbette.
Ancak bunlar dışlandığı için küskünler sınıfına geçmiş isimler değil.
Bunlar ilkesel nedenlerde AK Parti yönetimi ile bağlarını zayıflatmış veya koparmış isimler.
Mesela Ali Babacan’ın şu an en yakınında bulunan kişi eski Bakan Prof. Dr. Beşir Atalay.
En yoğun çalışan kişi o.
Babacan’ın yanında olduğunu duyduğum ancak kendisine ulaşarak teyit ettiremediğim için adını şimdilik vermeyeceğim bir başka eski bakan daha var Babacan’ın yanında. 4 yıl önce, siyaseten en verimli olacağı dönemde milletvekili adayı bile olmayarak partiden uzaklaşan bir isim.
Bu arada sağda solda Daron Acemoğlu’nun da bu partiye katılmasının istendiğini okuyorum.
Mektebi Sultanili kardeşim Daron Acemoğlu’nun şu aşamada herhangi bir partiye katılacağını hiç zannetmiyorum.
Hatırlarsanız daha önce de yeni sistemde bakan olacağı Nagehan Alçı tarafından kesin bir dille yazılmıştı.
Ben de “Yok öyle bir şey” demiştim.
Şimdi de yok öyle bir şey.
***
Dönüş bileti
Önceki sabah erken saatlerde telefonum çaldı.
Tanımadığım bir numara.
Açtım.
“Selamın Aleyküm başkanım” diyen bir ses.
Galatasaray’da 2. Başkanlık yaptığım dönemden bu yana kimileri başkanım diyor. Telefon numaramı bulan bir taraftar zannettim önce.
“Buyur kardeşim” dedim.
Makinalı tüfek gibi anlatmaya başladı:
“Başkanım bizi oy vermek için İstanbul’a getirdiler. Çok şükür geldik oyumuzu kullandık. Şimdi dönüş yapmamız gerekiyor ama muhatap bulamıyoruz İstanbul’da. Ulaştığımız kişiler bize uçak bileti verilmeyeceğini, otobüs bileti ayarlanabileceğini ama beklememiz gerektiğini söylüyorlar. Başkanım İstanbul’da kaldık, çok mağduruz. İşimizin başına dönemiyoruz.”
Sonunda araya girebildim.
“Birader sen kimi arıyorsun” dedim.
“AK Parti … il başkanını” dedi.
“Yok kardeş” dedim, “Yanlış aradın. Bu telefon CHP il başkanının” dedim.
Baktım çok kızdı.
Kapattım.
***
Taksi tarifesi artmalı desem
Bu yazacağım satırlar size ters gelebilir ve “Saçmalama be adam” diyebilirsiniz ama yine de yazacağım.
Taksi şoförlerinden genelde şikayetçisiniz değil mi?
Ben ne zaman Uber’e karşı çıksam bana taksilerin kötülüğünü örnek gösteriyorsunuz.
O zaman ben de size bir şey söyleyeyim.
Ucuz etin yahnisi olmaz.
Türkiye’de taksi tarifeleri çok ama çok ucuz.
Dünyanın hiçbir yerinde bu kadar ucuz taksi yok.
Akaryakıtımız Avrupa’dan pahalı.
Otomobil fiyatları Avrupa’dan pahalı.
Ama taksi Avrupa’nın çok ama çok altında.
Evet taksilerin kalitesi artmalı.
Evet ortalıkta at hırsızı gibi dolaşan, insanın otomobiline binmeye korkacağı taksi sürücüleri var ne yazık ki!
Evet taksicilerin bazıları yakın mesafeye bineni almıyorlar.
Ama bu fiyata taksi olunca da kaliteli, düzgün bir taksi bulmak da kolay değil.
Ki yine de bulabiliyoruz.
Taksi fiyatları artmalı bence.
Ama kontroller ve sürücü kalitesi de artacaksa elbet.
***
Yandaki buton
Bazı okurlar “Niye artık otomobil yazıları yazmıyorsun” diye soruyor.
Yazıyorum arkadaşlar.
Hemen yanda “Otomobil yazıları” butonuna basarsanız karşınıza çıkar.
Sadece yazılar değil aynı zamanda sürüş videoları da.
Seçim döneminde biraz ara verdim.
Ama açıp bakarsanız epeyce olduğunu göreceksiniz.
Önümüzdeki haftalarda da sizlere Audi’nin yeni A7’sini ve Mercedes’in akıl almaz aracı Unimog’u yazacağım.
***
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Eşekten düşenler başkalarını da eşekten düşürmeye çalışmadığı zaman.
- Bana katlanan herkese teşekkürler1 yıl önce
- NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?1 yıl önce
- Mirası kim paylaşır1 yıl önce
- Uçlara güç veren bir Anayasa1 yıl önce
- İçimizdeki İrlandalılar1 yıl önce
- Dünün güneşi, bugünün çamaşırı1 yıl önce
- Plan mı pilav mı!1 yıl önce
- Kalksa da görsek1 yıl önce
- İnce dedikodular1 yıl önce
- Oran değil, fark önemli1 yıl önce