Muhtemelen son uyarı
Allah İstanbul’u seviyor.
Öyle olmasa bu kadar çok uyarır mıydı!
Bir kez daha uyardı, “Hiçbir şey yapmıyorsunuz. Bilimi ciddiye almıyorsunuz. 1999’u çok çabuk unuttunuz. İstanbul’da bir büyük deprem kaçınılmaz diyen bilim adamlarını dinlememeye devam ediyorsunuz. Son bir kez uyarıyorum” dedi.
5,8’le şöyle bir titreterek.
Bu uyarı gelmeyebilir, dün doğrudan doğruya 7 küsurluk bir deprem İstanbul’u yerle bir etmiş olabilirdi.
Bugün pek çoğumuz ölü olabilirdik, ben bu yazıyı yazamıyor olabilirdim, siz bu yazıyı okuyamıyor olabilirdiniz.
Bugün pek çok sevdiğimizi bir daha göremeyecek ya da pek çok seven bir daha görüşemeyecek olabilirdi.
Bu 5,8 son bir uyarıdır.
İnşallah dikkate alınır.
***
İşkembeden değil, bilimsel veriden
Önceki gün 4,7’lik Silivri depremi olunca hemen Prof. Celal Şengör’ü aradım.
“Abi, bana bu depremi anlat. Ne manaya geliyor. Ben de yazayım. Hatta vaktin varsa yaz yolla, ben yayınlayayım” dedim.
Celal Şengör’den gelen yanıt şu oldu:
“İşkembe-i kübradan yazacak halim yok. Bana iki gün ver, hem Türkiye’den hem de dünyadan bu depremle ilgili toplanmış tüm verileri alayım, onlara bakıp öyle bir şey yazayım. Hatta yazalım”
Celal Hoca bunu söylerken, televizyonlarda onlarca deprem uzmanı, uzun uzun konuşup, hakkında hiçbir bilgi sahibi olmadıkları depremi en tazesi 20 yıllık bilgilerle yorumlamaya başlamıştı bile.
Dün 5,8’lik sarsıntı olduğu sırada Prof. Dr. Celal Şengör ve Prof. Dr. Sinan Özeren oturmuş benim istediğim makaleyi hazırlıyorlardı.
Hemen beni aradılar.
Celal Hoca, “Senin istediğin yazıyı hazırlıyorduk ki bu oldu. Bunu da yazıya ekleyeceğiz” demek için.
“Boş ver yazıyı Pazar akşamı gel Teke Tek Bilim’de bunu konuşalım. Sinan da gelsin” dedim.
“Pazar akşamı çok geç. Bu akşam gelelim. “ dedi.
“Verileri toparlayabilir misiniz?” diye sordum.
“Kandilli’den rica ettik hepsi geliyor. Sağolsun Hayrullah hepsini yolluyor” dedi.”(Boğaziçi Üniversitesi Jeofizik bölümü öğretim üyesi Profesör Dr. Hayrullah Karabulut)
Ben de Habertürk yönetiminden program günü olmamasına rağmen böyle bir program için süre rica ettim.
Sağolsunlar, kırmadılar. Türkiye’nin en iyi haber kanalı olduklarını gösterdiler. Dahası İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun da programa katılımını sağladılar.
İTÜ Rektörü Sevgili Profesör Dr. Mehmet Karaca da bizi kırmadı ve o da İTÜ Jeoloji Bölüm Başkanı Profesör Ziyadin Çakır’ın katılımına izin verdi.
Diyeceksiniz ki, niye bu ekiple konuşmayı tercih ettin.
Bu ekip çünkü elinde en fazla güncel veri bulunduran ve bu fay hattı üzerinde su altı ve su üstü çalışmalarını yapan ekip bu ekip.
Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Merkezi’nin tüm saha verilerini, yabancı araştırmacıların verilerini birlikte alan, kendi araştırmalarını da bu çalışmaya dahil eden ve fayın bu bölümü ile ilgili uluslararası saygın bilim dergisi Nature’de makale yayınlayan ekip bu ekip de ondan.
***
Bugün risk dünden daha fazla
Gelelim bu Celal Şengör, Ziyadin Çakır ve Sinan Özeren’le yaptığımız sohbetten süzülenlere:
1- Silivri açıklarındaki depremler, 250 yıldır suskun olan ve hiçbir aktivite göstermeyen Marmara altındaki İstanbul Silivri arasındaki bölümün Batı ucunda meydana gelmiş. Bu hat 250 yıldır yılda 2 cm’lik yani toplam 5 metrelik bir enerji biriktirmiş vaziyette.
2- Hattın yaklaşık 60-70 kilometrelik bu bölümünün kırılması halinde 7,2 büyüklüğünde bir deprem olacak.
3- Hattın Gölcük ile İstanbul arasındaki bölümü de aynı büyüklükte bir başka depreme sebebiyet verecek güçte.
4- Toplam 140 kilometreyi bulan bu iki fay eğer tek seferde kırılırsa ortaya çıkacak depremin büyüklüğü maksimum 7,6’ya ulaşıyor. Daha fazlası görünmüyor.
5- 7,2’lik bir deprem ne demek? Basit bir hesapla dün olan 5,8 büyüklüğündeki depremin yaklaşık 25 katı büyüklüğünde bir deprem. Yani hayli yıkıcı.
6- Peki bu 5,8’lik deprem faydaki gerilimi azalttı mı? Hayır. Tam aksine faydaki gerilimi arttırdı. Büyük depremi biraz daha yaklaştırdı. Fayın üzerindeki yük ani biçimde arttı. Yani büyük İstanbul depremi düne önceki güne oranla daha büyük bir olasılık, daha yakın bir olasılık haline geldi.
7- Bu hat bugün yarın kırılır mı? Söylemek mümkün değil. Yarın da kırılabilir, 10 sene sonra da kırılabilir ama kırılma günü daha yakın hale geldi, ihtimali arttı.
8- Zamanını bilmek mümkün değil. Elinize bir çıta alın ve bükmeye başlayın. Ne zaman kırılacağını bilmeniz imkansız ama çatırdamaya başlayınca biraz daha bükerseniz kırılacağını anlarsınız. Bu deprem işte o çatırdama gibi. Tabii mekanizma daha karışık. Çünkü tahta parçası homojen ve bildiğiniz bir malzeme. Yerin 20 kilometre altına kadar uzanan fay ise karışık malzemelerden oluşuyor.
9- Bu uyarıdan sonra artık önlem almamak cinayet demek. Programa katılan İmamoğlu’ndan öğrendik ki, toplanma alanlarının büyük bölümü imara açılmış. Kala kala 77 toplanma alanı kalmış. Bina stoğu ile ilgili elde sağlam veriler yok. Veri var ama bir veri bankası oluşturulmamış.
10- Eski Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in açıklamalarından biliyoruz ki, deprem nedeniyle getirilen ve depreme karşı kentleri güçlendirmek amacıyla konulan deprem vergisi çoktan duble yol yapımı gibi projelere harcandı.
11- Bugün daha fazla korkuyorsanız size haksızsınız diyemem. Bugün risk dünden daha fazla. Ama korkunun ecele faydası yok. Ecele faydası olan tek şey önlem, önlem, önlem. Bilimin sözünü dinlemek, dinlemek, dinlemek.
Ama biliyoruz ki, bunu da unutacağız kısa sürede.
Hatırladığımızda ise çok geç olacak.
Çünkü bu son uyarıydı.
Drone istemiyoruz, konuşmak istiyoruz
5,8’lik deprem binaları yıkmadı ama Türkiye’nin teknolojisi ile övünen 3 GSM operatörünün karizmalarını yerle bir etti.
Türk Telekom depremden saatler sonra hâlâ kaput vaziyetteydi.
Turkcell ve Vodafone ise saatlerce doğru düzgün konuşma hizmeti sunamadılar.
İnternet ve data hizmeti sunduk diye savunma yaptılar ama herkes data peşinde değildi açıkçası.
Analar babalar çocuklarına, sevenler sevdiklerine saaterce doğru düzgün ulaşamadılar.
Ben akşam TV’den ağır bir eleştiri yapıncaya kadar tek bir açıklama yapma zahmetine dahi girmediler.
TT gece yarısından sonra saat 01.00’i geçe bir özür yayınladı.
“Herkes yüklenmiş ondan olmuş”
Evet.
Herkes yüklenecek ve ondan olmayacak arkadaşlar.
Yunan atasözü gibi “Koca lazım o da bugün lazım”.
Telefon lazım o da dün lazımdı.
Altyapı duruyor, yıkılan bina yok ama hizmet yok, servis yok.
Ne oldu reklamlarınızda böyle günlerde uçurulacak drone’larla kandırıyordunuz bizi.
Nerede o dronelarınız.
Biz sizden uçan kaçan drone falan da istemiyoruz.
Konuşabileceğimiz hatlar istiyoruz.
Bu kadar basit.
***
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Servis ihtiyaç olduğunda sağlandığı zaman.
- Bana katlanan herkese teşekkürler1 yıl önce
- NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?1 yıl önce
- Mirası kim paylaşır1 yıl önce
- Uçlara güç veren bir Anayasa1 yıl önce
- İçimizdeki İrlandalılar1 yıl önce
- Dünün güneşi, bugünün çamaşırı1 yıl önce
- Plan mı pilav mı!1 yıl önce
- Kalksa da görsek1 yıl önce
- İnce dedikodular1 yıl önce
- Oran değil, fark önemli1 yıl önce