Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

ABD tarafından kullanılan, şımartılan terör örgütü PKK/YPG’ye yönelik harekatımız başladığından bu yana tek bir ülkeden Türkiye’ye tam anlamıyla destek veren bir açıklama gelmedi.

Dün de yazdım zaten bunu.

Tam aksine alayı Türkiye’yi kınamak, Türkiye’yi zor duruma düşürmek için ellerini sıvamış koşturuyorlar.

Türkün Türk’ten başka dostu yoktur falan güzel laflar da son yıllarda herkesi kırdığımızı, herkesle papaz olduğumuzu da unutmayalım.

Tabii tek suçu da bu kırgınlığı yaratanlarda bulmamak lazım.

Uluslararası meselelerde ne zaman başımız sıkışsa durum pek farklı olmamıştır.

Bunu en iyi Kıbrıs Barış Harekatı sırasında görüp yaşadık.

O gün de yapayalnızdık.

Sadece Libya’dan, Kaddafi’den bir destek görmüştük kısıtlı da olsa.

Ülke demek doğru mu bilmiyorum ama iki ülkeye özellikle dikkat çekmek istiyorum.

Bunlardan biri Filistin.

Hani uğruna İsrail ile kapıştığımız ve belki de bugün bunları yaşamamıza neden olan kapışmanın nedeni olan Filistin.

Dün Filistin’in ne yaptığını biliyorsunuz değil mi?

Türkiye’yi suçladı, Suriye’den bir an önce çekilmesini istedi.

Filistin bunu yapan.

Kimse bana “Filistin halkı değil, Filistin yönetimi yaptı” demesin.

O yönetimi seçen Filistin halkı değil mi?

Ya da Filistin halkının bunu söyleyen yönetimine bir tepkisini gördünüz mü!

Diğeri ise Katar.

Hani Suudi Arabistan ile Birleşik Arap Emirlikleri arasında “tost” olurken, dünyada tek başımıza kendilerine destek verdiğimiz, ambargo altında ezilmelerine izin vermediğimiz, askeri birliğimizi yolladığımız ve tank fabrikamıza bedavaya ortak ettiğimiz Katar.

“Türkiye’yi anlıyoruz, haklı harekatlarına destek veriyoruz” demeleri dışında bir beklentimiz yoktu kendilerinden tahminim.

Bize asker yollayın, yanımızda savaşın falan demiyorduk bu ülke mi şirket mi belli olmayan yerin yönetimine.

Bir iyi niyet mesajı.

Bırakın onu, El Cezire adlı televizyonlarında bile Türkiye’ye bir söz hakkı tanımadılar.

En azından PKK/YPG’nin ne olduğunu anlatabilirlerdi.

Onu bile yapmadılar.

Savunma Bakanları, bizim Savunma Bakanı’nı aramış, bizimki harekat hakkında bilgi vermiş, o da desteğini bildirmiş.

Kime, Hulusi Akar’a...

Dünyaya yapılmış bir açıklama var mı?

Yok tabii ki!

Hadi diğerlerinin dostluğunu hak etmedik, diğerlerine sürekli bağırıp çağırdık o yüzden destek vermediler diyelim.

Ulan size ne yaptık be dostluktan başka.

Ne yaptık!

*

Herkes tanıdığına mektup yazsın

Sevgili dostum Prof. Dr. Celal Şengör’ü bıraksak askerin yanında savaşa gidecek. O kadar öfkeli olan bitene.

Ama savaşacak hali olmadığı için, dünden beri başka bir görev edindi kendine.

Bizzat tanıdığı tüm yabancı akademisyen dostlarına Türkiye’nin neden böyle bir harekat yaptığını anlatan mektuplar yazıyor.

Türkiye’nin Kürtlerle bir derdi olmadığını, PKK isimli terör örgütünün son 40 yılda 40 bin Türk ve Kürdün ölümünden sorumlu olan bir örgüt olduğunu ve bu örgütü terör örgütü olarak kabul eden ABD’nin bu örgütle iş tutmasının Türkiye için kabul edilemez olduğunu anlatıyor.

Bana da şöyle bir not iletti:

“Sevgili dostum,

Biz Kurtuluş Savaşı'na girerken de tüm Avrupa ve Amerika karşımızdaydı. Bu durumu iki önemli faktörü kullanarak lehimize çevirdik:

1) Ordumuzun askeri başarıları.

2) Diplomasimizin akıllıca yapılması.

Sovyetler Birliği'ne ‘Bakın biz emperyalistlere karşı savaşıyoruz’ diyerek desteklerini aldık. Dediğimiz de doğruydu. Avrupalılara da ‘Biz Avrupa uygarlığını edinmek istiyoruz’ dedik ki onda da samimiydik.

Kimseye yalan söylemeden Atatürk muhteşem bir diplomasi yürütmüştür.

Sonra İngilizler Şeyh Said isyanını organize etti.

Ne oldu?

Kafalarına geçirdik.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kimsenin toprağında gözü yoktur. Ama kusura bakılmasın, haklarımızı da çiğnetmeyiz.

Dizlerinin üzerinde başın eğik yaşamaktansa, ayakta dik başla ölmek evladır.

Bunu da herkese anlatmalıyız.

Sevgiler

Celal”

*

Sesi duyduysan korkma

Herkesin hemfikir olduğu Habertürk TV’nin PKK/YPG’ye yönelik harekatı en doğru biçimde yayınlayan mecra olduğu.

Özellikle Mehmet Akif Ersoy, Çetiner Çetin ve Abdullah Ağar’dan oluşan saha ekibi, sınırdan müthiş bir yayıncılık yapıyorlar.

Tabii her iyi şeyin bedeli var.

Habertürk ekibine yönelik dün bir sniper saldırısı oldu.

Ekibimizin yer aldığı çatıya uzaktan uzun namlulu tüfeklerle ateş açıldı.

Çok şükür arkadaşlarımıza isabet eden bir şey yok.

Bu arada Çetiner Çetin’e bir hatırlatma yapayım.

İkinci silah sesinden sonra eğildi.

Silah sesini duyduktan sonra eğilmenin kimseye yararı yoktur.

Çünkü sniper silahlarının mermileri sesten çok daha hızlı gelir.

Sesi duyduysanız zaten vurulmamışsınız demektir.

Tabii yine de hedef küçültmenin ve hareketli olmanın en azından 2. 3. atışlardan sakınmak açısından yararı var.

*

Koordinat vermeyin

Medyamız, PKK tarafından yapılan top atışları sonrası sanki ölçme birliğinden bir topçu gibi PKK’ya hizmet ediyor.

Merminin düştüğü yerin koordinatlarını veriyorlar.

Bu çok yanlış bir habercilik.

Türk televizyonlarını izleyen bir PKK’lı ilk atışta ıskaladığı hedefleri habercilerin yardımı ile ikinci atışta kesin vurur.

*

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Trump’ı deli zannetmediğimiz zaman.

*

KATAR BÜYÜKELÇİLİĞİ CEVAP VE DÜZELTME METNİ

1- İki ülke arasındaki ilişkiler yeni başlamış değildir. Katar’ın Türkiye’ye karşı tutumu ambargo öncesinden bellidir. Katar, başarısız darbe girişiminde bütün gücüyle Türkiye’nin yanında durmuştur. Altesleri Katar Devleti Emiri, başarısız darbe girişiminin hemen akabinde kardeşi Ekselansları Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ilk arayan lider olup, meşruiyeti sağlam ve hızlı bir şekilde desteklemiştir. Bütün dünya sessizliğini korurken meşruiyetin yanında durmak üzere Alteslerinin Büyükelçisi başarısız darbe girişiminin yarını TBMM’inde yapılan toplantıya Arap Büyükelçiler arasında katılan tek Büyükelçi idi.

2- Devletler alanları ve nüfus sayısıyla ölçülmez. Ne çok büyük ülkeler tarihin derinliklerine gömülüp, yenilgi ve yanlış kararlar neticesinde kaybolup gittiler. Evet, Katar Devleti alan olarak küçüktür, ancak adıyla, halkıyla, başarılarıyla ve uluslararası katkılarıyla büyük olup dünyayı herkes için daha iyi bir yer haline getirmek uğruna çaba harcamaktadır. Hafife alınan Katar, altyapısı, projeleri, eğitimi ve sağlık göstergeleri, dünya futbol kupasına hazırlıkları ve diğer alanlardaki başarılarıyla dünyayı etkilemiştir. Evet, alanı küçük olabilir ama çok cesurdur. Komşuları tarafından uygulanan zalimane ambargo bile onu yıldırmadığı gibi azmini ve cesaretini de kıramamıştır. Aksine onun gücünü ve metanetini artırmıştır. Katar aynı zamanda Arap Ligine karşı Türkiye’nin yanında durmuş, kınama kararına karşı çekimser kalmıştır. Küçüklüğüne rağmen, usanmadan Türkiye’ye destek çıkmıştır. Katar, Türk kuvvetlerinin Irak’a girmeleri sırasında da aynı tutumu sergilemiştir. Katar ayrıca, Türkiye – ABD ilişkilerinde yaşanan bozulmaların ardından Türkiye ekonomisini desteklemek amacıyla geçen yıl 15 milyar dolarlık bir yatırım paketi taahhüt etmiştir.

3- Katar, Türkiye’yi bu operasyonda haklı bulduğu içindir ki komşuları, bütün Arap ve Batı ülkeleri tarafından yapılan kınamalara rağmen, Türkiye ile üst düzey temaslarda bulunan tek Arap ülkesi olmuştur. Altesleri Emir, operasyonun başında kardeşi ekselansları Erdoğan’ı aradı ve Türkiye’ye desteğini dile getirdi. Ardından Katar Başbakan Yardımcısı Savunma Bakanı kardeşi Türkiye Milli Savunma Bakanı Ekselansları Akar ile olan görüşme gerçekleşmiştir. Hepimiz Barış Pınarı operasyonunun, cesur bir halkın cesur bir liderinin cesur bir tavrı olduğunu biliyoruz.

4- Tank fabrikasına gelince aslında bu bir ortak yatırımdır. Türkiye’ye olan faydası Katar’a olan faydadan daha fazladır. Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekili İhsan Yavuz beyin ifadesine göre bu fabrika BMC şirketine 25 yıllığına kiralanmıştır. Katar şirketinin BMC deki hissesi ise %49 dur. Buna karşı Türkiye %51’e sahiptir. Bunun yanı sıra ve yine aynı kaynağa göre Katar üretimi tamamlanınca 100 adet tank alacaktır. Ayrıca çalışanların tümü Türk’tür. Peki bu projenin asıl yararlanıcısı kim, Türkiye değil mi? Katar Devleti nasıl bedavaya ortak olmuş?

5- Türkiye ile ilişkilerimiz etik ittifaklara örnek olmuştur. Bu ilişkiler tam anlamıyla kardeşçe ilişiklerdir. Muhabbetle başladı ve daha büyük bir muhabbetle devam etmektedir. Değerler ve ilkeler bizi bir araya getirdi ve Türkiye her zaman hak ve adaletin yanında durdu. Bu nedenle Katar – Türkiye ilişkileri karşılıklı veya sırf çıkarlara dayanmamaktadır. Aksine bu ilişkiler ideallerin yönettiği ilişkilerdir. İşte bu nedenle, bu iki ülkenin her biri, ödedikleri bedele rağmen, akıntıya karşı olsa bile, inandıklarını her zaman savunmuşlardır. Gerçekten de meydana gelen sıkıntılar, bu ilişkilerin nedenli güçlü olduğunu, pekiştiğini ve hiçbir an sarsılmadığını ortaya koymuştur. Bu nedenle, iki ülke arasındaki bu özel ilişkiyi sabote etmek isteyenlerin söylentileri ardından sürüklenmeme hususunda üzerimize düşen ahlaki bir sorumluluk vardır. Bu ilişkileri geliştirmek ve iyileştirmek ve onu götürebileceğimiz en üst düzeye ulaştırmak için elimizden gelen her türlü çabayı harcamamız elzemdir.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar