Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

Milli Takım Teknik Direktörü, 9 Kasım’da A Milli Takım kadrosunu açıkladığı zaman medyamız şu başlığı atmıştı:

“A Milli Takım’a sürpriz aday kadro”

Teknik Direktör’ün açıkladığı aday kadro kaleciler dışında şu isimlerden oluşuyordu:

“Zeki Çelik, Çağlar Söyüncü, H.Ali Kaldırım, Kaan Ayhan, Merih Demiral, Ömer Bayram, Cengiz Ünder, İrfan Can Kahveci, Mahmut Tekdemir, Okay Yokuşlu, Cenk Tosun, Enes Ünal, Hakan Çalhanoğlu, Yusuf Yazıcı, Tarkan Serbest”

Gerçekten büyük sürprizdi.

Milli Takım’ın “Ağaları” yoktu kadroda.

20, 21 yaşlarında gencecik bir savunma, 20’lerin başlarında gencecik bir orta saha, gencecik bir hücum hattı.

Geleceğin milli takımıydı.

Ama büyük sürprizdi herkes için.

Peki bu Milli Takım’ı açıklayan teknik direktör kimdi hatırlıyor musunuz?

Muhtemelen hatırlıyorsunuzdur.

Spor medyası, TRT’deki “unutkan” yorumcular hatırlamıyordu ama hatırlatayım.

Bu kadroyu sahaya süren teknik direktör Mircea Lucescu’ydu.

Dün kimsenin adını anmadığı ama Milli Takım’da kimsenin yapmaya cesaret edemediği büyük değişimi yapmaya yüreği yeten o hoca Mircea Lucescu idi. Elbette ki, başarının büyük payı Teknik Direktör Şenol Güneş’te.

Lucescu’dan devraldığı takımı yukarıya taşıyan, hiçbir komplekse kapılmadan, büyük bir iyi niyetle o genç kadrodan bir takım yaratan Şenol Güneş’te.

Ama Şenol Güneş’i alkışlarken bu değişimin mimarı Lucescu’yu, bu değişimi yapma cesaretini gösteren bir önceki federasyon yönetimini de anmak gerekir herhalde.

En azından ben öyle yapacağım.

Hem Güneş’i hem de Lucescu’yu anacağım.

Hem Demirören hem Özdemir federasyonunu hatırlayacağım.

Her ikisine de teşekkür edeceğim.

*

Maçı IRT mi yayınladı!

Türkiye’nin büyük bölümü gibi ekran başına geçtim dün akşam ve milli maçı izledim.

Yüreğim ağzımda.

Ama bir yandan da sinirim tepemde.

Ekranın sol üst köşesinde oynayan takımların adı ve skor yazıyor:

Tur-Isl.

Bu ne yahu!

Tur ne, Isl ne?

Hadi maç deplasmanda olsa, yayın oradan gelse belki anlarım.

Yabancı ülke kanalı böyle yazmış, TRT de düzeltememiş diye.

Ulan burası Türkiye.

Televizyon TRT.

Yani Türkiye Radyo Televizyonu.

Tur ne?

Isl ne?

Türkiye ve İzlanda.

Kısaltacaksanız “Tür-İzl”

Değil mi!

*

Tower’ına bile...

Nereden nereye değil mi!

Trump’a sevgi doluyuz.

Pek bir seviyoruz.

Haksız da değiliz yani.

Bana göre dün yapılan Erdoğan-Trump görüşmesi, şimdiye kadar bir ABD Başkanı ile yapılan en “yararlı” görüşme oldu galiba.

En azından Erdoğan dönemi için böyle diyebiliriz.

Trump, Türkiye muhalifi senatör veya milletvekillerini de davet etmiş.

Erdoğan, PKK-YPG ilişkisini anlatan bir filmi Oval Ofis’te izlettirmiş.

Ermeni yasa tasarısının Senato gündemine alınmayacağının garantisi verilmiş.

Hem de son günlerini bize sövmekle geçiren Lindsey Graham tarafından.

Çok yararlı, çok başarılı geçmiş bir görüşme diyebiliriz.

Uzun vadeli sonuçları olur mu, sorunlar bundan sonra çözüm yoluna girer mi bilmiyoruz ama görüşme olumlu.

Benim gibi Obama ile 2013’te yapılan görüşmeyi hatırlayanlar için dünkü görüşme gerçekten başarılı.

Çünkü 2013 görüşmesi muhtemelen şimdiye kadar ki, en olumsuz görüşme idi.

İlişkilerin bozulmasına neden olan ya da başlatan görüşme.

Obama, Türk heyetinden bazı bürokratları suçlamış, yalancılıkla itham etmiş, kendi ekibinin Erdoğan’a yanlış bilgi vererek yanılttığını iddia etmişti.

Sabah faslı yapılan görüşme o kadar olumsuz geçmişti ki, Cumhurbaşkanı Erdoğan öğleden sonraki bölümü iptal etmek istemiş, Obama’nın alttan almaya başlaması sonucunda öğleden sonraki ekonomi konulu görüşmeler yapılabilmişti.

O görüşmenin başarısızlığı 6 yıl sonunda iki ülkeyi en büyük krize sürüklemişti.

Bu kez olumlu geçen görüşmenin bakalım nasıl bir etkisi olacak.

Uzun vadede göreceğiz.

Hayırlı olur inşallah!

Ama şunu da hiç unutmuyoruz.

Bugün Trump’la sevgi dolu bir birliktelik yaşanmasından mutluluk duyanlar, birkaç sene önce İstanbul’daki Trump Tower’dan “Trump” adının “süratle” kaldırılmasını istiyorlar, bunun için imza kampanyaları düzenliyorlardı.

*

Sağlık Bakanlığı bu yazıyı okumalı

Elektronik sigara meselesini açtım dün.

Bugün de devam edelim.

Konunun uzmanı bir doktorun bu konu ile ilgili bana aktardıklarını birlikte okuyalım:

“Sayın Fatih Bey,

Yazılarınızı ilgiyle takip ediyorum.

Bugün bahsettiğiniz ‘elektronik sigara’ konusu gerçekten büyük bir problem.

Size iletmek istediğim; e-sigara ile ilgili dünya literatüründe bildirilen sorunlar ve hastalıklardır.

Bunlar; akut solunum yetmezliği, zatürre (lipoid, akut eozinofilik, hipersensitivite), yaygın alveoler kanama, çoklu reaktif pulmoner nodüller, subakut bronşiolit, nikel ve metal alerjisi, sıvı alımından sonra ölümcül zehirlenme sayılabilir.

Ek olarak, cihazın patlamasına bağlı sorunlar var. Bunlar; ağız - dil - dudak yaralanmaları, diş kırılmaları ve yaralanmaları, kompleks yüz kırıkları, termal yaralanmalar, ve servikal kemikte kırılma rapor edilmiştir.

Amerika´da yapılan bir araştırmada ortaokul ve lise ögrencilerinde kullanım; 2011 yılında %0,6 ve %1,5 iken, 2017´de %3,3 ve %11,7 bildirilmiştir. Son olarak 2018 yılında ise %4,9 ve %20,8 bulunmuştur. Bu sorunun giderek arttığını net şekilde göstermektedir.

Dr. Aşkın Gülşen

Göğüs Hastalıkları, Klinik Immunoloji ve Alerji Anabilim Dalı

UKSH - Lübeck Üniversitesi, Almanya”

NOT: Dr. Gülşen’in bu konu ile ilgili yazdığı bilimsel görüşlere aşağıdaki linkten erişebilirsiniz (yayın basım aşamasında, ancak pre-print erişilebilir durumdadır)

Link: https://turkthoracj.org/en/health-hazards-and-complications-associated-with-electronic-cigarettes-a-review-164689 PDF: https://turkthoracj.org/en/health-hazards-and-complications-associated-with-electronic-cigarettes-a-review-164689

*

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Sosyal medya hesapları yazılarımı çalmadığı zaman.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar