İyi bayramlar
İyi bayramlar sevgili okurlar.
İnanan okurlarımın, Ramazan bayramlarını kutluyorum.
Büyüklerimin ellerinden, küçüklerimin gözlerinden öpüyorum.
Nice bayramları sevdiklerinizle beraber, sağlık ve huzur içinde kutlamanızı diliyorum.
Sevgili okurlar, bayram demişken benim uzun süreli okurlarım bilir, dini bayramlarımızda yazı yazmam.
Bayramın 1. günü yazım olur, sonraki günlerinde olmaz.
Bunun nedeni basittir.
Her ne kadar muhafazakar gibi görünmesem de, aslında “muhafazakar” bir adamım.
Kendime göre doğru bulduğum, zarif bulduğum, insani bulduğum, değerli gelenekleri severim.
Yazı yazmamam da bir geleneğe olan saygımdandır.
Geçmişte, yani 1990’lardan önce günlük gazeteler bayram günlerinde çıkmazdı.
Onun yerine her ilde Gazeteciler Cemiyetlerinin hazırladığı “Bayram Gazeteleri” yayınlanırdı.
Gazetelerden biri teknik altyapısını ve matbaasını bedeli mukabilinde Cemiyet’e kiralar Cemiyet de emekli gazetecilerden ya da ekstra gelire ihtiyacı olan gazetecilerden oluşturduğu bir ekiple gazeteyi çıkarır, üç gün boyunca satardı.
Hem emekli ve zor durumdaki meslektaşlarımız üç beş kuruş gelir elde eder hem de Cemiyet’in kasasına üç beş kuruş girerdi.
Diğer gazeteciler ise bayramda eşe dosta gitme, biraz da dinlenme fırsatı bulurlardı.
Okur için de ilginç olurdu.
Aldığı gazetede Tamer’i, Kabaklı’yı ya da Pulur’u, Altan’ı asla okumayanlar hiç değilse senede iki kere karşı taraftan bir yazarı okuma fırsatı bulurlardı.
Fakat yanlış hatırlamıyorsam 1991 yılında olmalı, Sabah Gazetesi öylesine borçlu ve gazetenin günlük gelirine öylesine muhtaçtı ki, aniden bir bayramda gazeteyi yayınlama kararı aldı.
Önce bir kıyamet koptu.
Fakat bir sonraki sene diğer gazeteler de bayram gazetesi gelirini ve tirajını tek başına Sabah’a bırakmamak için bayramlarda da yayına devam kararı aldılar.
Bir gelenek böylece sona erdi.
Ben ise inat ettim ve bayramlarda yazı yazmamayı sürdürdüm.
Ve galiba bu sene zor oyunu bozdu.
Bu kez gazeteler bayramda yayınlanmama kararı aldılar.
Niye?
Çünkü medyayı el birliği ile bitirdiler de ondan.
Artık satış yok.
Bugün artık toplam tiraj bundan 10 yıl öncesinin tek bir gazetesinin tirajına erişmiyor.
Reklam geliri deseniz bazı gazetelere mecburiyetten verilen ilanlar dışında yok gibi.
Çünkü gazetelerin saygınlığı yok, inanılırlığı yok, güvenen yok.
Hal böyle olunca normal günlerde zor bela getir götürle bedava dağıtılan, kamu kuruluşlarına zorla satılan gazeteleri bayramda çıkarmanın hiç alemi yok.
Bu yüzden bayramda gazete yok.
Geleneğe de dönemedik.
Çünkü artık bu işi yapacak bir Cemiyet ekibi de yok.
Bu bayram sabahı kılınan sadece Bayram Namazı değil, aynı zamanda cinayete kurban giden Türk basınının cenaze namazı gibi sanki!
Ne yapalım, kader.
Söylenecek tek söz var.
El Fatiha...
- Bana katlanan herkese teşekkürler1 yıl önce
- NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?1 yıl önce
- Mirası kim paylaşır1 yıl önce
- Uçlara güç veren bir Anayasa1 yıl önce
- İçimizdeki İrlandalılar1 yıl önce
- Dünün güneşi, bugünün çamaşırı1 yıl önce
- Plan mı pilav mı!1 yıl önce
- Kalksa da görsek1 yıl önce
- İnce dedikodular1 yıl önce
- Oran değil, fark önemli1 yıl önce