Bar değil o baro baro
Dün gece Habertürk’te baroları siyasallaştıracak yasa ile ilgili tartışmaları izliyorum.
Nagehan Alçı şöyle bir iddia ortaya attı:
“Barolara kayıt sadece Türkiye’de mecburi. Pek çok ülke böyle bir mecburiyet getirmiyor.”
Bu tam bir “Söyle lafı sevsinler inananı” durumudur aslında.
Tüm medeni dünyada barolar vardır ve mahkemede avukatlık yapmak için baro üyesi olmak gerekir.
Mesela Nagehan Alçı ve benzerlerinin demokrasinin en önemli yeri olarak gördüğü İngiltere’de mahkemelerde müvekkilleri temsil edebilmek için baro üyesi olmak şarttır. Baro üyesi yani “Barrister” değilseniz duruşma salonuna adım dahi atamazsınız. Hukuk firmasında ofis çalışanı olabilirsiniz.
ABD’de durum daha da katıdır.
İsterseniz ülkenin en iyi hukuk fakültelerini, Harvard’ı, Princeton’ı, Yale’i, Stanford’ı bitirin, baro sınavını geçemezseniz, mahkemelerde avukatlık yapamazsınız. Üstelik de her eyalette ayrı baro olduğu için, New York Barosu’na kayıtlı iseniz ve Los Angeles Barosu’nda kaydınız yok ise Los Angeles’ta da avukatlık yapamazsınız.
Türkiye’de bu konuda ahkam kesen pek çok kişinin anlamadığı ise baroların bir oda ya da meslek örgütü değil, çok daha derin bir geçmişe ve anlama sahip demokratik birer kurum olduğudur.
- Bana katlanan herkese teşekkürler1 yıl önce
- NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?1 yıl önce
- Mirası kim paylaşır1 yıl önce
- Uçlara güç veren bir Anayasa1 yıl önce
- İçimizdeki İrlandalılar1 yıl önce
- Dünün güneşi, bugünün çamaşırı1 yıl önce
- Plan mı pilav mı!1 yıl önce
- Kalksa da görsek1 yıl önce
- İnce dedikodular1 yıl önce
- Oran değil, fark önemli1 yıl önce