Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

Benim gözümde siyasetçilerin bir süre dokunulmazlığı vardır.

O süre seçilmelerinden sonra 1 yıl ya da 500 gündür.

Bu süre içinde seçilmiş ve yönetmeye başlamış siyasetçileri pek eleştirmem, iş yapış yöntemlerine karışmam.

Ortada bir yolsuzluk, büyük bir haksızlık, bir ahlaksızlık yok ise izlerim sadece.

Hatta belli ölçüde de destek olmaya çalışırım, kendi çapımda.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçilen Ekrem İmamoğlu da koltukta 1 yılını doldurdu ve benim için artık dokunulmazlığının sonuna geldi.

O yüzden de bundan böyle bu köşede zaman zaman Ekrem İmamoğlu’nu önce yumuşak sonra da giderek sertleşen biçimde eleştirdiğimi görürseniz sakın şaşırmayın.

Bir süre önce Habertürk’ün yerel yönetimler yazarı Esra Boğazlıyan, İstanbul Boğaz sahilindeki bazı uygulamaları eleştiren yazılar yazdı.

Boğaz sahili tarihinde hiç olmadığı kadar denetimsiz ve özensiz biçimde kullanılıyordu.

Sahiller piknik alanına döndürülmüştü.

Sahili piknik alanına dönüştürenler burada yürüyüş yapanlara, gelip geçenlere hiçbir saygı göstermiyordu.

Corona dönemi için riskli sayılabilecek bir kalabalık buralarda kontrolsüz biçimde yiyip içiyordu.

Bunlarla ilgili ne bir güvenlik önlemi vardı ne de olası olaylara karşı alınmış herhangi bir tedbir.

Ve bana göre tüm bunlardan daha vahim olmak üzere bütün boğaz sahili anlaşılmaz biçimde plaja çevrilmişti.

Medeni bir ülkede buralarda denize girmek yasaklanırken, bizde ise tam tersine denize girenlere kolaylık olsun diye sahile merdivenler yapılmıştı.

Çoluk çocuk genç ihtiyar herkes buralardan denize atıyordu kendini.

Ama ne bir cankurtaran ne de yüzülecek alanı belirleyen bir şamandıra çizgisi olmadığı için yarım yamalak yüzme bilen çoluk çocuk, gezi motorlarının, sahile yakın geçen teknelerin, gemilerin arasında yüzüyordu.

Esra Boğazlıyan bu rezalete dikkat çekti ve “Buralar plaj değil” dedi.

Önlem alın dedi.

Bari yüzme alanına belirleyen bir sınır çizin dedi.

Cankurtaran koyun dedi.

Belediye ne yaptı?

Hiiiiç!

Bir kibir abidesi gibi yükselen ve kendisine oy verenlerin başka partilerde eleştirdiği ne varsa hepsini kendine hak gören İmamoğlu ekibi yanıt bile vermedi.

Ve ne oldu?

Dün o sahilde bir çocuk boğularak öldü.

Günlerdir uyaran Esra Boğazlıyan haklı olarak isyanda.

Ve biliyoruz ki, bu rezalet devam ederse yaz sonuna kadar en az 10 kişi ölecek.

Kimi boğularak, kiminin üzerinden motor geçmesi suretiyle.

Çok açık söyleyeyim, bu kaza değildir.

Bu açık bir cinayettir.

Türlü uyarıya rağmen, önlem alınmadığı için.

Vurdumduymazlıktır katilinin adı.

Her kim ise o vurdumduymaz.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar