Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

Dün milletin kafası biraz çalışan, az biraz mürekkep yalamış kesiminin en büyük eğlencesi Fatih Erbakan beyefendiydi.

Fatih Bey, bir televizyon programında soruları yanıtlarken İstanbul Sözleşmesi’nin topluma nasıl zarar verdiğini anlatmaya çalıştığı bir anda, dünya üzerinde toplumsal çürüme örnekleri vermeye kalkıştı.

Ve sözü nasıl olduysa Fransız yazar, felsefeci Simone de Beauvoir’a getirdi.

Erbakan’a göre Beauvoir ahlaksızlığın sağlam bir örneği idi.

Çarpık ilişkileri vardı.

Ve biseksüel bir erkekti.

İşte zurna burada zırt dedi.

Jean Paul Sartre’la farklı bir aşk yaşayan Beauvoir, lezbiyen ilişkilerini saklamayan bir biseksüeldi doğru ama “erkek” değildi.

Çünkü lezbiyen erkek ancak temel fıkrasında olan bir şeydi.

Gerçek hayatta lezbiyenler kadın olurdu.

Cinsel tercih farklığını ahlaksızlık olarak niteleyenler dışında kimse Simone de Beauvoir’a ahlaksız diyemezdi.

Hırsızlığı, yolsuzluğu, nepotizmi görülmemişti.

Cinsel tercihlerini saklayarak kendisini farklı biri gibi göstermeye de çalışmamıştı.

Üstelik muhafazakar bir annenin kızı olduğu biliniyordu.

Katolik okullarında eğitim almıştı.

Yani cinsel kimliğini saklayarak çok iyi bir Katolik pozu da satabilirdi, kendini ahlak ve edep tanrıçası gibi sunabilirdi.

Bunu yapmamıştı.

Açıktı, netti.

Bu konuda çok dürüsttü.

Ancak tüm bunlara rağmen ben yine de Dr. Fatih Erbakan’la iki gündür dalga geçenlere katılmıyorum.

Diyeceksiniz ki “Niye.”

Şu yüzden.

En azından Simone de Beauvoir diye birini duymuş.

Hiç değilse adını biliyor.

Ve hatta daha ötesi biseksüel olduğu konusunda da bir fikre sahip.

Yani bunlar az uz kültür değil.

Emin olun bu kadarını bilmeyen siyasetçilerin sayısı hiç de az değildir.

“Simone de Beauvoir” desen “Buyur ne dedin” diyecek hayli geniş bir kitle olduğundan eminim.

Doğrusunu isterseniz, iki üniversitede eğitim almış, doktoralı bir mühendisle birkaç yüz gramlık bir eksiklik yüzünden dalga geçilmesini doğru bulmuyorum.

Böyle bir durumda asıl dalga geçilmesi gereken bunca eğitimli bir yurttaşımıza Simone de Beauvoir’ın kadın olduğunu öğretmekten aciz eğitim düzenidir.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar