Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

Merhaba Fatih Abi

ABD’de olan biteni uzun uzun anlatmama gerek yok, Türkiye’de yaşayanlar; burada olan biteni belki de Amerikalılardan bile daha iyi takip ediyor.

Benim anlatmak istediğim bu curcuna içinde Amerika’da yaşayan biz Türklerin tutumu nedir?

Amerika'daki göçmenlerin büyük bir kısmı, gruplaşarak bir siyasi güç oluşturmuş durumdalar. Örneğin Latinler, Ermeniler, Kübalılar, Avrupalılar, Müslüman ülkelerin vatandaşları.

Bir grup oluşturamayıp, hemen hemen hiçbir siyasi etkisi olmayan grupların başında Asyalılar, (yerel seçimlerde etkili olsalar da ulusal seçimlerde kimsenin umrunda değiller), Hintliler ve Türkler yani biz.

Peki 3 Kasım’da ulusal seçimlerde hiçbir zaman bir araya gelemeyen Türk göçmenler Amerika’da oylarını Türkiye ve hükümet karşıtı açıklamaları ile ün salmış Joe Biden’a mı yoksa Türkiye ve Türkiye hükümetine göstermiş olduğu tavizleri ile ünlü Trump’a mı verecekler?

Açıkçası arada kaldık yine?

Ya doğduğumuz topraklara yani vatanımıza karşı sevgimiz ağır basacak ve oylarımızı Trump’a vereceğiz ya da Amerika’da yaşadığımız ve para kazandığımız gurbet topraklarına saygı duyup bu karmaşanın bitmesini isteyip Joe Biden’a mı oy vereceğiz?

Tabii hiçbir konuda Türkiye dışında birlik olamadığımız gibi bu konuda da en azından Kübalılar gibi bir beraberlik ve güç oluşturamıyoruz.

Fakat benim çevremden edindiğim bilgilere göre Amerika’da yaşayan Türklerin çok büyük bir kısmı oylarını Joe Biden’a verecekler.

Neden mi?

Aslında cevap çok basit: Güvenemiyoruz.

Bugün Türkiye’yle çok iyi olan Trump yarın Türkiye’ye başka bir mektup yollayabilir.

Diğer yandan, Türkler Amerika’da süregelen Halkbank davalarından Türkiye’nin kaçamayacağını, başkan kim olursa olsun bu davaların eninde sonunda aleyhimize sonuçlanacağını düşünüyor. En azından bir an önce bu işin sonucu ne olacaksa sonuçlanmasını ve Türkiye’nin üzerinde bir pazarlık oluşturulmasını istemiyor.

Ayrıca Tüm Amerikan halkında olduğu gibi corona konusunda başarısızlığı kendisinin de hastalığı kapmış olması ile tescillenen başarısız bir başkanın bir an önce görevden ayrılmasını istiyor. Şu an buradan gözüken 3 Kasım’da askıda kalan eyaletler dahil Trump çok büyük bir kayıp yaşayarak seçimi kaybedecek gibi gözüküyor. Tabii sonrasında Trump’ın komplo teorileri ile Anayasa Mahkemesine başvuracağı kesin. Fakat oradan da bir şey çıkacağını kimse sanmıyor. Amerika'da çok büyük bir kaos var. Ve bu kaosun merkezinde sürekli kaosu çıkaran Trump durmakta.

Bu kaosun içinde Türkler ise gerçekten de kafaları karışmış durumda. Doğduğumuz vatan mı, doyduğumuz vatan mı oy kullanmamızda bizi yönlendirecek 3 Kasım’da göreceğiz fakat şu an ibre Joe Biden’dan yana.

Saygılarımla.

(Pazartesi okuyucu bölümünden yayınlamak ister iseniz, ismimi ve soy ismimi yayımlamanızda hiçbir sakınca yok.)

Halil Özel

*

Taş ocakları doğa katliamı

Fatih Bey merhaba,

Bugünkü yazınızı okudum, taş ocakları ile ilgili olarak. Trakya’nın ve Marmara Bölgesi’nin Anadolu kesimindeki taş ocaklarını konuşabiliriz sizinle ama Kalfaköy – Çatalca’ da dünya mirası yok ediliyor. Aşağıdaki linkten videoyu izlemenizi rica ederim.

https://www.youtube.com/watch?v=q_2aLTFKfwQ

Dilerseniz şu linklere de bakabilirsiniz.

https://www.youtube.com/watch?v=YvMAZtSbKzs

https://www.youtube.com/watch?v=SYWp1EGtQno

https://www.milliyet.com.tr/gundem/1700-yillik-tarihe-kum-ocagi-darbesi-6316050

Topladığımız tüm belgeleri sunabiliriz size. Taşocağı faaliyetlerine devam ediyor.

İlginize teşekkür ederiz.

*

Dağı yok ettiler

Fatih Bey,

Adana'nın ilçesi Ceyhan'ın girişinde, yani Adana'dan Ceyhan'a giderken Ceyhan'a varmadan sağ tarafta 3-4 kilometre beride büyük bir dağ vardı. 54 yaşındayım, gençliğimde Ceyhan'a, Osmaniye'ye giderken görürdüm şimdi o koca dağı TAG otoyolu yapımı için adamlar resmen yediler bitirdiler. Koca dağ resmen yok oldu. Şimdi ne zaman önünden geçsem içim sızlar öyle haklısınız ki bu asla geri dönüşü olmayan bir çevre felaketi, dikkat çektiğiniz konu hakkında ben de çok düşünürdüm, hiç mi kimse bunu görmez diye. Nihayet görüp dile getirdiğiniz için çok teşekkürler.

Saygılar,

Sinan Turhan

*

Genç hukukçu adayından

Merhaba Fatih Bey,

Ben İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi 3. sınıf öğrencisiyim.

İstanbul Üniversitesi'nin Mühendislik, Edebiyat, İlahiyat, Veterinerlik gibi herhangi bir bölüm okuyan lisans mezunlarının sadece ALES sınavı ve dil puanı ile (esasen bu sınavlara ek bilim sınavı ve mülakatta oluyor.) İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde yüksek lisans ya da doktora yapmasının önünün açıldığını biliyorsunuzdur.

Türkiye'de maalesef hukukun hakkıyla uygulanmadığı adaletin olmadığı, hukuk fakültelerinin çoğunda da verilen eğitimin bu duruma çanak tuttuğunu (hukuk felsefesi dersini ilahiyatçıların verdiği bunun en önemli örneğidir) biliyor, görüyoruz.

Fakat yine de iktidar hukuk fakültesi mezunlarını, yaptığı her şeye rağmen (özellikle avukatları zira yakın zamanda yapılan Baro düzenlemesinde de bunu gördük) istediği konuma sokamıyor. İstanbul Hukuk ise Türkiye'nin en köklü hukuk fakültesi olarak Türkiye’de hukukun ve Türk Hukuku’nun gelişiminin öncüsü olan bir kurumdur.

Ayrıca son dönemde Hamburg Üniversitesi Hukuk Fakültesiyle birlikte öğrenci kabulüne başlayarak çift diplomalı yetkin hukukçular yetiştirmek gibi Türk hukuku açısından gayet anlamlı bir yola girilmiştir. Türkiye şartlarında gerek akademisyen gerekse Türkiye'de ilk dört bine girerek gayet başarılı olan öğrencileriyle Türkiye'de yetkin hukukçu yetiştirmeye ve Türk hukukunun olması gereken yere getirmeye çalışan bir kurumu maalesef kendi emelleri doğrultusunda heba etmeye çalışanlara, üniversite yönetimi dedikleri bırakın üniversiteyi verdikleri bu kararlarla anaokulu dahi yönetemeyecek kişiler Türkiye için direnmek yerine bu akılalmaz işleri bazılarına yaranmak için gerçekleştirmekteler.

Adeta bir akılsız telefon gibi iş görmekte sahibinin verdiği komutları yerine getirmekte ve Türkiye'nin geleceğini hele de hukuk gibi bir ülkenin temel taşı olan bir konuda yok etmekteler. Umarım bu yanlıştan hiç vakit kaybetmeden dönülür diyorum ve İstanbul Hukuk'un yeni dekanı Prof. Dr. Ömer Ekmekçi hocamızın da en önemli işi bu husus olmalıdır.

Bu fakültenin öğrencisi olarak ülkemizin geleceği için sesimi duyuracağım en önemli yer sizin Pazartesi okur mektupları köşeniz olduğunu düşündüğüm için size bu metni gönderiyorum. Umarım yayınlarsanız. Sevgi ve saygılarımla.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar