Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

Bir siyasi parti, kamu yatırımlarının yabancılara satılmasına karşı çıkabilir.

Hele hele bu parti kendini sol olarak konumluyorsa bu çok sıradan bir durumdur ve bu tavrı yüzünden kimse bu partiyi suçlayamaz.

Bu siyasi bir duruştur.

Bu yüzden de CHP İstanbul Borsası’nın yüzde 10’unun Katar’a satılmasına karşı çıkabilir.

Ancak başka bazı partilerin bu satışa karşı çıkması o partiler açısından inandırıcı bir eleştiri olmaz.

Komik olur.

Dün de yazdım bu İstanbul Borsası’nın ilk satılışı değil.

2013 yılında da Nasdaq’a yüzde 5’i satılmıştı.

O zaman da fiyat açıklanmamıştı, her şey büyük gizlilik içinde yapılmıştı.

Ancak tahminler yürütülerek bu satışın parasal karşılığı belirlenmeye çalışılmış, İstanbul Borsası’nın 1,5 milyar dolar değer üzerinden pazarlandığı sonucuna varılmıştı. Ama bu hep tahmin düzeyinde kalmıştı.

AK Parti hükümetleri bunu o zaman da gizlemişti.

Hemen ardından da Avrupa Yatırım Bankası’na Borsa’nın yüzde 10’u yine gizli bir değer üzerinden satılmıştı.

Daha sonra Nasdaq, bu satışı gerçekleştirenlerin FETÖ’cü oldukları ve Türkiye’nin şirketlerinin ticari sırlarının Borsa yönetimi yoluyla ABD’nin eline geçeceği iddiasıyla harekete geçmiş ve Nasdaq’a satılan hisseler geri alınmıştı.

Tek yabancı ortak olarak Avrupa Yatırım Bankası kalmıştı.

Daha sonra AYB de Halk Bankası nedeniyle ABD’de yargılanıp mahkum olan Hakan Atilla’nın Borsa İstanbul’un başına geçirilmesi nedeniyle hisselerini satıp çıkmıştı.

Yukarıda anlattığım satışlar sırasında bugün AKP içinde yer almayan iki önemli siyasi şahsiyet Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan en yetkili konumdaydılar.

Bu yüzden CHP’nin itirazı geçerlidir.

DEVA ve Gelecek’in itirazları ise anlamsızdır. Buna verecekleri bir yanıt var ise onu da dinlemeye hazırım.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar