Rektör
Rektör nedir?
Önemli bir soru.
Bir yandan akademik, bir yandan dini bir Terim.
Kimi ülkeler rektör unvanını kullanıyor, kimi kullanmıyor.
Kimi üniversiteler kullanıyor, kimi kullanmıyor.
Akademik bir pozisyon olarak varlığı iise ilk üniversiteye, Bologna’ya kadar uzanıyor.
11. yüzyılda Bologna Üniversitesi’nde “rektör” üniversitenin öğrencileri tarafından seçilen ve hem kiliseye hem de yerel derebeylere karşı üniversitenin düşünsel bağımsızlığını sağlayan bir makamın sahibine verilen isimdi.
Rektörlük makamı ve manası bugün hala geniş bir tartışmanın konusudur ve İngiliz, Amerikan üniversiteleri dahil pek çok üniversitede kullanılmayan bir unvan ve pozisyondur.
İskoçya’da ise hala Bologna’daki biçimi ve anlamı ile mevcuttur.
Türkiye’de de “rektör” unvanı ve pozisyonu mevcuttur ve kullanılmaktadır.
Şaşırtıcı olan her şeyin hızla “İslamileştirildiği” ülkemizde kilise kökenli bu kelimenin hala kullanıyor olmasıdır.
Üniversiter özgürlük ile dönemine göre gücün sahibi kilise ya da yönetici sınıf her kimse, arasındaki çekişme ve güç savaşı yeni ve bize özgü bir şey değildir.
Mesela Napolyon da üniversiteleri bir bilim kurumu değil, devlete nitelikli eleman yetiştirme organizasyonu olarak görmüştür ama yine de üniversiteleri bozamamış, kendi amacına uygun yeni bir sistemi paralel olarak kurmuştur.
Sonuç olarak rektörlük makamının gücü, etkisi ve yetkisi tarihsel olarak tartışmalıdır.
Gelişmiş bilgi toplumları üniversiteye siyasi müdahalenin toplumsal gelişim ve ülkenin bilimsel gücünün gelişmesine olumlu etki etmediğini gördükçe bu müdahalelerden vazgeçip üniversiteleri mümkün olduğunca özgür bırakmaya başlamıştır.
Bu tartışmanın bizde yeniden alevlenmesi ise dün Boğaziçi Üniversitesi’ne Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından yeni bir rektör atanması ile başladı.
Eskiden göstermelik de olsa bi seçim yapılırken yeni Anayasa ile bu yetki kayıtsız şartsız Cumhurbaşkanı’na tevdi edildi.
Bence de iyi oldu.
Sözde bir seçim soytarılığı ortadan kalktı.
AK Parti ilk döneminde Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’i “En fazla oy alan adayı rektör olarak atamadığı için” antidemokratik bir tutum içinde olmakla suçladı hep.
Sonra AK Partili Cumhurbaşkanları dönemi başladı.
En çok oyu alanın rektör olarak atandığına hemen hiç rastlamadık bu dönemde.
Bu yüzden de bu sözde “demokrasi” tiyatrosu sona erdi.
Artık kimin kim tarafından atandığı net ortada.
Tiyatro bitti.
Sen sağ ben selamet diyelim ve gelin bakalım kimmiş bu Boğaziçi Üniversitesi gibi Türkiye’nin en önemli üniversitelerinden birine atanan Profesör Melih Bulu.
- Bana katlanan herkese teşekkürler1 yıl önce
- NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?1 yıl önce
- Mirası kim paylaşır1 yıl önce
- Uçlara güç veren bir Anayasa1 yıl önce
- İçimizdeki İrlandalılar1 yıl önce
- Dünün güneşi, bugünün çamaşırı1 yıl önce
- Plan mı pilav mı!1 yıl önce
- Kalksa da görsek1 yıl önce
- İnce dedikodular1 yıl önce
- Oran değil, fark önemli1 yıl önce