Okur mektupları
Evde kal
Sayın Fatih Altaylı
Televizyonlarda başta Cumhurbaşkanı, muhalefet liderleri vs de dahil olmak üzere bilim kurulu üyeleri de dahil esnafın ekonomik sıkıntılarını çok iyi anlıyoruz diyorlar.
Bana sorarsan anladıkları falan yok.
Neden mi?
Hemen söyleyim. Eğer bu Bilim Kurulu'ndakiler veya esnafın durumunu anlıyoruz diyen kişiler ne zaman ki her ay maaşları tıkır tıkır yatmassa o zaman esnafın durumunu anlayabilirler.
Her yerde 'evde kal' deniyor. Peki evde kalınsın, olur.
Olur ama bu insanlar da ayda 700 TL ile geçinebiliyorlarsa olur.
Onlar da 700 TL ile aile geçindirsinler, sonra da herkese evde kal desinler ve sizi anlıyoruz desinler.
Bu haliyle hiç bir şey anlamaları mümkün değil.
Evde kalalım, başüstüne.
Ama insan gibi yaşayacak en azından aç kalmayacak bir ortamı da bu evlere sağlayalım.
***
Kapadokya’da altın isyanı
Fatih abi merhaba
Seni sürekli takip eden bir okurunum ve tarafsızlığını çok iyi bildiğim için sana yazdım.
Kapadokya da yapı kayıt belgesi elinde bulunan harçlarını ödemiş insanların (şu anda 445 kişi) bağ evleri, otelleri işletmeleri yıkılıyor.
Hiç bir yere sesimizi duyuramadık.
Kanadalı bir şirkete siyanürle altın arama izini verildi.
Nevşehir Belediye Başkanı önceki dönem yolsuzlukların üzerine gidiyordu şimdi istifanın eşiğine getirildi.
Bağımsız devam etmeye çalışıyor ama burada olan biten hiç bir haber kanalında gazetede yayınlanmıyor.
Bunlar burası küçük bir şehir olduğu için mi yoksa başka nedenle mi haber yapılamıyor bilmiyorum.
Ama Kapadokya ve Nevşehir kan ağlıyor.
Fatih abi senden ricam sesimizi duyurman.
Teşekkürler
***
Milletvekiliyim, sıramı bekliyorum
Sayın Altaylı;
Ak Parti'nin Balıkesir 1.sıra milletvekiliyim.
Daha henüz aşı olmadım. Üstelik eşim geçen ay Covid -19'a yakalandı ve tedavi oldu. Ailemden de kimse henüz aşı olmadı. Ne zaman aşı olacağımızı da kimseye sormadım. Çok rahat sorup öğrenebilirim, ama gerek duymuyorum. Öngörülen sistemde sıram gelince bana ulaşacaklarını biliyor ve güveniyorum.
Öncelik derdim yok.
Size küçük bir kulis bilgisi vereyim; Sayın Cumhurbaşkanımız aşı olduğunda yanında bulunan Ak Parti MKYK üyeleri de (o gün için) aşı olamadı. Zira adlarına tanımlanmış aşı yoktu.
Öncelik sırasında değillerse hala da aşı olmadılar.
Balıkesir özelinden devam edersek, Ak Parti'nin 5 vekilinden 2 bayan vekilimiz Covid -19’a yakalandı ve tedavi oldu. Aralarında benim de bulunduğum diğer 3 vekilin hiçbiri aşı olmadı.
Velhasılı, milletvekili olmamıza rağmen akıbetini sorduğunuz 1.800.000 torpilli aşı olan kişi arasına girememişiz demek ki diyorum.
Lütfen basit bir telefon veya görüşme ile öğrenebileceğiniz konularda, böyle bühtanda bulunmayın.
Bir de son zamanda genel olarak medyada başgösteren bir tavırdan bahsetmek istiyorum. Önceden gazeteci haberin peşinden koşardı. Yazmadan önce doğrulatmak için taklalar atarlardı. Şimdikiler önce subjektif haberini veya yazısını yazıyor, sonra ilgili kişi veya kuruluşların kendisini bilgilendirmesini ya da aydınlatmasını bekliyor. Mübareklerin hepsi kendi çapında kanaat önderi... Emin olun en küçük yerel medya ölçeğinde bile böyle.
Ondan sonra medya tartışmaları, ifade özgürlüğü candaş medya, yandaş medya sınırının ötesine geçemiyor.
Neyse bu uzun mevzuya burada girmeyeyim.
Şu torpilli aşı meselesine bir açıklık getirmeniz dileği ile çalışmalarınızda başarılar dilerim.
Av. Adil Çelik
Akparti Balıkesir Milletvekili
***
Yardım istemiyoruz, hakkımızı ödeyin yeter
Sevgili Fatih abi,
Ben Şişhane de elektrik malzemeleri satan ufak bir esnafım.
Taksim İlk Yardım Hastanesi'ne 15.950 TL+ KDV dahil (brüt kar %15 ) Eylül, Ekim ayı başlarına iki adet fatura kestim.
Teklif verirken 3-4 ay içinde ödeneceği söylendi. Biz de ona göre bir fiyattan teklif verdik.
Şimdi saymanlıktan öğreniyoruz ki şu an 2019 yılının Kasım ayı ödemelerini yapıyorlarmış. Yani bizim ödemeye en az yaklaşık 1 sene var. 3-4 ay zaten geçti yani bizim vade 16 aya denk geliyor.
Bu durumda ben devletimize güvenerek hata mı ettim Fatih abi.
Esnafa yardım ve destekten bahsediyor devlet büyüklerimiz vallahi ben şahsen yardım falan istemiyorum. Bize ödemelerini gününde yapsınlar yeter.
Bu kadar uzun vade bekleyecek gücüm yok,
İşin traji komik tarafı, on gün önce Taksim İlk Yardım Hastanesi'ne doktora gittim muayene olmak için.
Bağkur borcum olduğu için muayene olamadım. Muayene ücreti ödedim ekstradan doktora gözükebilmek için.
Maalesef Suriyeli misafirlerimiz kadar değerimiz olmadığını görmek acı oldu.
Fatih abi, Pazartesi okur mektupları bölümünde bu mesajımı yayımlarsan çok memnun olurum. Benim gibi bu zor durumda olan ufak esnaf çok abi.
Saygılarımla
***
Alman döneri
Merhabalar Fatih abi.
Abi diyerek yazmak istedim çünkü kendimi bildim bileli Teke Tek izliyorum ve hergün mutlaka köşenize uğruyorum.
Çok samimi söylüyorum eğer sizin köşenizde sizin yazınız yayınladı ise, tamam diyorum kendi kendime ülkemizde halen daha bir umut var. Dürüst bir yazar ve engellenmemiş önü kesilmemiş.
35 yaşındayım ve İsveç'te yaşıyorum. Size uzun zamandır bir email göndermeyi düşünüyordum sadece size minnettar olduğumu, bugüne kadar sizden çok faydalı bilgiler öğrendiğimi, bana yol gösteren kendime örnek aldığım kişilerden en önemli biri olduğunuzu belirtmek ve teşekkür etmek için yazmak istemiştim size.
Ama bugünkü yazınız vesile oldu. Yakında bir başka coğrafyada Alman döneri denirse demişsiniz ki bu son birkaç senedir mevcut. Avrupa ve Arap bazı ülkelerde restauranları var. "germandonerkebab.com" adresinden ulaşabilirsiniz bu siteye. Benim yaşadığım şehirde de mevcut.
Birgün eşim ve ben içeri girdik ve İsveççe konuşarak sipariş verdim.
Sonuçta çalışanların Türk veya İsveçli olduklarından emin değildim.
Şef yada müdürleri bilmiyorum ama orada çalışan bir yetkili bana dönerek "Biz Türküz burada Arap yada İsveçli personel çalıştırır mıyım hiç , Türkçe konuşabilirsin" dedi.
Bende ona "Ama ismi Alman döneri belki Alman çalışıyordur, nerden bilebilirdim" dedim.
Türk dönerine Alman döneri demek normal ama benim İsveç’te tanımadığım biri ile İsveççe konuşmamı anormal bulmuştu.
Fatih Abi bu yazınız eski ama aradan geçen zaman sizi haklı çıkardı ve artık Alman döneri adı altında birçok ülkede zincir kuran ve en azından bulunduğum şehirde İsveç'te oldukça popüler olan bir yer var.
Size bunu anlatmak istedim ve tekrarlıyorum ama bana bugüne kadar çok destek oldunuz ve öğrettiniz. Size minnettarım ve çok çok teşekkür ederim. Tarafsız ve dürüst olduğunuz için. Çalışmalarınızda başarılar dilerim. Sağlıcakla kalın Fatih abi.
Bu fotoğrafı da Seatlle’da yaşayan bir okurum yolladı. ABD’nin Washington eyaletinin en büyük kentinde bir dönerci . Ve “Alman döner kebabı” satıyor.
***
Çiftçinin suyuna yüzde 400 zam
Merhaba Fatih Bey,
Çiftçinin sorunlarından ve yanlış tarım politikaları konularındaki yazılarınızı ilgiyle takip ediyorum.
Çiftçinin kullandığı ve DSİ'ye ödedidiği su parası 2018'de dönüm başı 70 TL, 2019'da 140 TL, 2020'de 200 TL olarak ödenmiştir.
2021 yılında ise 240-280 TL arasında bir bedel ödeneceği söylenmektedir.
Son 4 yılda suya % 400 zam gelmiş olup, sattığımız ürünün fiyatı( mısır) yalnızca % 40 artmıştır.
Arazilerimizin % 90 sulu tarıma müsait olmasına rağmen, 2021 yılında kuru tarım (buğday) yaptık.
Devletimizin milyarlarca dolar yatırım yaptığı GAP projesini kullanamıyoruz.
İsterseniz size detaylı bilgiyi telefonla anlatabilirim.
Saygılar.
***
İDA Madra jeoparkı
Fatih bey merhaba.
Ben Balıkesir Üniversitesi Öğretim Üyesi ve İda Madra Jeoparkı Koordinatörü Dr. Erdal Gümüş.
Marmara Adası ile ilgili köşe yazınızı okudum ve bu konuya dikkat çekmenize çok sevindim. Marmara Adası bir denize ve kayaca isim kaynağı olmuş dünyanın en önemli adalarından birisi. Marmara Adası, şu an UNESCO tescil sürecinde olan İda Madra Jeoparkı’nın 11 tematik odağından bir tanesi. Buradaki doğal ve endüstriyel mirası korumak ve topluma kazandırmak üzere sahaya bir Mermer Madenciliği Endüstriyel Mirası temalı bir müze planlamaktayız. Yine proje kapsamında antik taş ocaklarını turizme kazandıracağız.
Marmara Adası gibi jeolojik ve jeomorfolojik özellikleri bakımından üstün nitelikli sahalar UNESCO Jeoparkı olarak tescilleniyor. Yerkürenin tarihine ışık tutan miras öğelerini (Earth heritage) korumak üzere Avrupa Jeoparklar Ağı 2000 yılında kurulmuş ve 2015 yılında UNESCO programı (IGGP-International Geoscience and Geopark Program) haline gelmiştir. Bugün küresel ölçekte 44 ülkede 161 tescilli UNESCO Jeoparkı bulunur.
İda Madra Jeoparkı Balıkesir ilinin tamamı ile Çanakkale’nin Ayvacık ve Ezine ilçeleri ve İzmir’in Bergama ilçesi olmak üzere toplam 23 ilçeyi kapsar. İda Madra Jeoparkı Kozak ve Kestanbol granitleri ile Sındırgı Hisaralan traverten bacaları ve Marmara Adası antik taş ocakları gibi zengin bir jeolojik mirasa ev sahipliği yapmaktadır. İşte bu Jeolojik mirası korumak, eğitim ve turizm maksatlı kullanmak üzere 2019 yılında Balıkesir Valiliği, Balıkesir Büyükşehir Belediyesi ve Balıkesir Üniversitesi arasında imzalanan “Jeopark İşbirliği Protokolü” ile İda Madra Jeoparkı resmen kuruldu ve Kasım 2020 tarihinde de UNESCO başvurusu yapıldı.
Naçizane 15 yıldır bilfiil Jeoparklar ve Jeolojik miras üzerine çalışan bir akademisyenim. Yunanistan’da Jeoparklar konusunda doktoramı bitirdikten sonra Türkiye’ye döndüm ve 2013 yılında Manisa Kula’da Türkiye’nin ilk UNESCO Jeoparkını kurup 2017 yılına dek yönettim. 2018 yılında “İda Madra Jeoparkını kurmak üzere Balıkesir Üniversitesine geçtim.
Fatih bey Jeoparklar, Türkiye’nin doğal mirasının korunması ve uluslararası tanınırlığı için yeni bir fırsat.
Saygılarımla.
***
- Bana katlanan herkese teşekkürler1 yıl önce
- NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?1 yıl önce
- Mirası kim paylaşır1 yıl önce
- Uçlara güç veren bir Anayasa1 yıl önce
- İçimizdeki İrlandalılar1 yıl önce
- Dünün güneşi, bugünün çamaşırı1 yıl önce
- Plan mı pilav mı!1 yıl önce
- Kalksa da görsek1 yıl önce
- İnce dedikodular1 yıl önce
- Oran değil, fark önemli1 yıl önce