Türkiye evde sadece yemek yapmış
Dün Türkiye’nin nüfus verileri açıklandı.
Medyamız buna pek ilgi göstermedi .
Yüzeysel bir iki lakırdı ile geçiştirdiler meseleyi.
Benim ortaya çıkan verilerden anladığım işi şu oldu:
Pandemi döneminde eve kapananlar evde kitap okumayı, yemek yapmayı, televizyon seyretmeyi tercih etmişler. Ama nüfusu arttırmamışlar. Üç çocuk tavsiyesine uymayı hiç ama hiç düşünmemişler.
Eve kapanma ‘baby boom’a sebep olmamış.
Türkiye’nin nüfus artış hızı muhtemelen Cumhuriyet tarihinin en düşük seviyesinde gerçekleşmiş.
Nüfus artışında binde 8’lik bir düşüş söz konusu. Artış hızımız binde 13,9’dan bin de 5,5’e gerilemiş.
Üç çocuk hikaye olmuş.
Ekonomik kaygılar ve önünü görememe ağır basmış.
İstanbul’da sözü edilen nüfus azalması çok önemli bir gerileme değil. 56 bin kişi.
Bunların bir bölümü şimdilik Ege’dedir.
İşsiz kalan servis elemanları da geçici olarak memleketlerine dönmüştür muhtemelen.
Adrese dayalı nüfus sayımı sonuçlarından anladığımız bir başka gerçek ise şu:
“Türkiye Suriyelileri insandan saymıyor”
Çünkü açıklanan sayılarda Suriyeliler yok.
Ülkemizde ikamet eden yabancı sayası 197 bin kişi azalarak 1 milyon 333 bin kişi oldu cümlesi bunu zaten açıkça gösteriyor.
Türkiye gibi yaklaşık 7 milyon kayıt içi veya dışı mülteci benzeri kişiyi barındıran bir ülkenin nüfus sayımında bu kişilerle ilgili veri elde etmemiş olması yapılan sayımın ekonomik önemini çok azaltır.
Sonuçta safi veya gayri safi milli hasılayı hesaplarken bu 7 milyon kişinin yarattığı ekonomiyi de hesaplayacağız.
Ama kişi başına bölerken şu 7 milyon kişiyi saymayacağız.
Yani yine kendimizi kandıracağız.
Hem de en istatistiki biçimde!
- Bana katlanan herkese teşekkürler1 yıl önce
- NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?1 yıl önce
- Mirası kim paylaşır1 yıl önce
- Uçlara güç veren bir Anayasa1 yıl önce
- İçimizdeki İrlandalılar1 yıl önce
- Dünün güneşi, bugünün çamaşırı1 yıl önce
- Plan mı pilav mı!1 yıl önce
- Kalksa da görsek1 yıl önce
- İnce dedikodular1 yıl önce
- Oran değil, fark önemli1 yıl önce