Sağlık Bakanlığı'ndan saçma ötesi 4. doz
Türkiye’nin en temel sorunu daha doğrusu AK Parti döneminin en temel sorunu ile bir kez daha karşı karşıyayız.
Kalitatif ile kantitatif arasındaki yarışın bir kez daha kantitatif yerine sonuçlanması ile.
Yani niceliğin niteliğin önüne geçmesi bir kez daha başımıza bela oluyor.
Türkiye’de son dönemde bir “miktar” şehveti yaşıyoruz.
Her şey sayı ile büyüklük ile ölçülüyor.
Bilmem kaç bin kilometre yol yaptık mesela.
O yolların ne kadarı gerçekten gerekli idi ile başlayıp o yolların kalitesi ne, ne kadar zaman dayanır, yenilenme maliyeti Türkiye’ye yük olur mu sorusu sorulmadan yapılan.
Aynı şekilde “Şu kadar havaalanı yaptık.”
Peki 2 milyon garanti verilmişken 61 kişinin geldiği havaalanı yapmak marifet midir demeden.
“Şu kadar ihracat yaptık.”
Peki o ihracatı yapabilmek için ne kadar ithalat yaptın ya da ihracatından elde ettiğin katma değer ne kadardı diye sorup gerçekle yüzleşmeden.
Hep kocaman kocaman içi boş bir anlam ifade etmeyen sayılar.
Şimdi Sağlık Bakanlığı da aynı furyaya katılmış görünüyor.
Sağlık Bakanlığı yeni bir duyuru yaptı.
Şöyle diyor:
“4. doz 3. dozdan 21 gün sonrasına sağlık personeli ve 60 yaş üstüne tanımlanmıştır. Ayrıca 15 yaş üstü herkese ve 12 yaş üstü kronik hastalığı olanlara tanımlanmıştır. PCR pozitifliği sonrası aşı uygulaması 3 aydan 1 aya çekilmiştir.”
Hiçbir bilimselliği olmayan, hiçbir veriye dayanmayan, hiçbir aklı başında ülkenin uygulamadığı bir 4. doz uygulaması.
Sinovac aşıyı yok hükmünde sayan ve Sinovac olanlara 2 doz Biontech yapmayı hedefleyen ama hiçbir veriye, hiçbir bilgiye dayanmayan bir uygulama.
Sadece yurt dışına çıkacak olanların zorunluluk nedeniyle yapması gereken ama hiçbir gerekliliği kanıtlanmamış bir 4. doz.
Dahası Bilim Kurulu’nun da bu hiçbir bilimsel tarafı olmayan uygulamadan haberi yok.
Yani onların önerisi falan da değil.
Türkiye’de 20 milyona yakın aşı olmayı reddetmiş insan varken, onları aşılamak ya da onları aşı olmaya ikna etmek yerine hiçbir anlamı olmayan 4. doz aşı uygulaması.
Niye!
Çok basit.
Sayılarla hava atmak için. 100 milyon aşı yaptık, 200 milyon doz aşı yaptık, 300 milyon doz aşı yaptık diyebilmek için. Sonra da “ABD’den daha çok aşı yaptık, Avrupa’dan daha çok aşı yaptık” diye hava atmak için.
O aşılar bir işe yarayacak mı ya da gerekli mi?
Tabii ki değil.
Ya da bilmiyoruz.
Başka yapan yok, araştırma da yok.
Ama mühim olan bilimsel olması değil ki!
Önemli olan “Sayılarla hava atmak.”
“Benim vatandaşıma aşı feda olsun” diyebilmek.
Oysa herkes biliyor ki, sırası geldiği halde aşı olmayan o 19 milyon kişi aşılanmadıkça bana değil 4, 40 doz aşı yapsalar hikaye.
Bu salgın yine bitmez, yine bitmez.
Ama bakanlık biliyor ki ikna etmek zor iş.
Zorlayıcı tedbir ise siyaseten riskli.
O zaman ne yapalım?
Eldeki aşıyı olmak isteyene dayayalım.
En azından çok yaptık deriz.
Bu uygulamanın ortaya koyduğu tek gerçek şu.
Sağlık Bakanlığımız inaktif Sinovac aşısının yok hükmünde olduğuna karar verdi.
Peki bu durumda “yerli aşıyı” nasıl yapacaklar insanlara?
Onu da düşündüler mi acaba!
NOT: Sağlık Bakanlığı bu uygulama ile ilgili olarak bir veriye sahip ise yani hastanelerde yatan veya hayatını kaybedenlerin durumu ile bağlantılı bir aşı etkinlik verisi elde ettiyse bunu gizlemeyip paylaşmalı.
- Bana katlanan herkese teşekkürler1 yıl önce
- NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?1 yıl önce
- Mirası kim paylaşır1 yıl önce
- Uçlara güç veren bir Anayasa1 yıl önce
- İçimizdeki İrlandalılar1 yıl önce
- Dünün güneşi, bugünün çamaşırı1 yıl önce
- Plan mı pilav mı!1 yıl önce
- Kalksa da görsek1 yıl önce
- İnce dedikodular1 yıl önce
- Oran değil, fark önemli1 yıl önce