Niye SADAT baskını
Geçen haftanın en dikkat çeken olaylarından biri, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun SADAT’a yaptığı baskındı.
Şimdiye kadar, genelde ekonomi ile ilgili kamu kurumlarına baskın düzenleyen ve buralara dikkat çekmeye çalışan Kılıçdaroğlu, bu kez tartışmalı bir özel sektör yapılanmasını, Türkiye’nin gayrı resmi Wagner’i olarak görülen SADAT’ı basması epey ilgi çekti.
Peki, ne olmuştu da Kemal Kılıçdaroğlu ani bir şekilde ilgisini SADAT’a yöneltmiş ve toplumun dikkatini de SADAT’a çekmeye çalışmıştı?
SADAT ne diye soracak olanlar için kısaca anlatalım.
SADAT Emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi tarafından 2012 yılında kurulmuş bir “savunma şirketi”.
Uluslararası Savunma Danışmanlık İnşaat Sanayi ve Ticaret AŞ.
Kurucusu AK Parti’ye yakın bir general ve pek çok resmi toplantıya katıldığı, hatta Yüksek Askeri Şura’ya raporlar hazırladığı iddia edilen bir isim.
Pek çok garip hayalleri olan, şeriatçı bir emekli general.
Zaten şirketine koyduğu SADAT ismi Savunma ve Danışmanlık’ın kısaltması gibi dursa da aslında İslami literatürde geçen bir kavram.
“Tarikat reisleri, büyükleri” anlamına geliyor ve kimi tarikat inanışlarına göre de Hz. Muhammed’in hadislerinde haber verdiği ve ölümünden sonra kendisine vekalet edeceğine inanılan evliyalar zinciri.
Bu din sosunun ardında aslında var olan şey, ABD’de Blackwater adıyla simgeleşmiş, Rusya’da Wagner olarak bilinen “kiralık lejyoner ordusu”.
Libya’dan, Suriye’ye kadar pek çok operasyonda yer aldığı iddia edilen “Yerli Blackwater”.
Peki Kılıçdaroğlu niye aniden buraya bir baskın düzenlemeye karar verdi?
Bu sorunun yanıtını CHP içinde aradım.
Anlatılanlar ilginç.
Kılıçdaroğlu’nun SADAT’ı gündeme getirmesinin ve buraya gitmesinin nedeni, seçimle daha doğrusu seçim güvenliği ile ilgili bir süreden beri konuşulan bazı senaryolar.
Bu senaryolardan en tehlikeli olan ve CHP’yi alarma geçirip bu hamleyi yapmaya yönelten ise şu:
Erken veya zamanında seçim akşamı Yüksek Seçim Kurulu’ndan veri akışı engellenecek. Sonra AK Parti lehine veriler kanalara iletilecek ve gece erken saatlerde iktidarın seçimi kazandığına dair TRT ve hükümete yakın kanallardan yayın yapılmaya başlanacak. Aynı anda sokaklarda SADAT kontrolündeki gruplar kutlamaya yapmaya başlayacak. O andan itibaren hiç kimse aksini iddia eden bir tutum takınamayacak, bir anlamda atı alan Üsküdar’ı geçecek.
Bu hikaye Ankara’da çokça dillendirilmeye başlayınca, her ne kadar “Bu kadarı da olmaz” diye düşünse de Kemal Kılıçdaroğlu SADAT’a dikkat çekmeye ve SADAT’ı gündeme getirmeye karar vermiş.
Baskının arkasında yatan motivasyon işte bu senaryo ve bu iddialar.
CHP yönetimi de 1950'lerden bu yana seçim güvenliği konusunda oldukça iyi sınavlar vermiş Türkiye'de böyle bir gelişmeye ihtimal vermese de ve en azından seçmenin içini rahatlatmak için böyle bir hareket yapmak zorunda hissetmiş kendini.
NOT: Bu yazıdaki senaryolar bana ait değil, Ankara'da üretilen senaryolardır ve Türkiye'de seçim güvenliğini riske atmaya kimsenin cesaret edemeyeceğine inanıyorum.
- Bana katlanan herkese teşekkürler1 yıl önce
- NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?1 yıl önce
- Mirası kim paylaşır1 yıl önce
- Uçlara güç veren bir Anayasa1 yıl önce
- İçimizdeki İrlandalılar1 yıl önce
- Dünün güneşi, bugünün çamaşırı1 yıl önce
- Plan mı pilav mı!1 yıl önce
- Kalksa da görsek1 yıl önce
- İnce dedikodular1 yıl önce
- Oran değil, fark önemli1 yıl önce